- 960 Okunma
- 9 Yorum
- 2 Beğeni
BAŞKA HİÇ BİR ŞEY YAPMAYIN, YAZIN...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hiçliğimin kırıntılarına muhalifim ve yozluğumun körelmiş inancında, aykırı duran her bir tümceye.
Yokluğun tınısında darp edilmiş bir düş’ün kaçıncı düşkün imgesiysem, sağalttığım üzünç duvarına edepli bir destur yükleyip, anlamsızlığın kıyısında gözü pek bir devrim mahiyetinde, yoldan çıkmışlığını görmezden geldiğim aşk kıvılcımlarından muzdaripim.
İklimlerin yakasında, yonttuğum ucu sivri düşlerin tahammülsüzlüğüne sığındığım en aykırı mizaçları görmezden gelen akla zarar yaratılarını yine hayal dünyamın, imlediğim varsıl ikametlerine rehin verdim.
Dün bir, bu gün iki ey sefil ve kayıp rotam.
Serzenişlerim en aykırısından o taraf tuttuğum güncemin en sıra dışı yalnızlığı kadar sefil ve nasıl da dokunaklı bir tını, yine de yoksunluğumun Tanrısı bir eziyet iken dillendiremediğim.
Dilden dile yayılan asılsız hikâyelerin sıradan kahramanları kadar duyumsamaktan aciz ve belli ki kısmetini tepen en akılsız canlı.
Süzgün bir ömrün hangi çalıntı kıtasıysa sayamadığım dizelerden mütevellit ve hangi keyfe keder ve sığıntı üzünçse zararını yadsımaktan aciz bir varlık iken şu ikilem yüklü mizacında ve görünmezliğinde rest çektiğim o aykırı aşktan arda kalan.
Gönülsüz bir cümle kadar yorgunum.
Aslı astarı olmayan o yalnızlık iken kıblemde terk edemediğim ve en acı yankıysa duymalardan çok uzak.
Sonu gelmeyen bir şarkı benim dillendirdiğim ve en aykırı söylence nazarımda konduramadığım o bilinmezlik kadar çokça hicap ettiğim.
Başka ne mi yapmalıyım?
Aklıma gelmeyen bir öngörünün bağımsızlığında, sağaltmakla yükümlü olduğum dünlerin ve üzünçlerin tekelinde ve tüm durağanlığında hayatın, bilfiil sorguladığım benliğimin duvarlarına çarpan en aksi ve en acı yüklü sancılarını görmezden gelemediğim onca safsatanın hükümsüzlüğünde, diri diri gömüldüğüm balçık yüklü mezarımın en soğuk ve beyaz taşı iken, henüz ismimin yorgun güncesinde, birer ikişer azalırken yankılar ve duyumları insan denen ırkın…
Yapmaktan kendimi alıkoyamadığım en saplantılı yükümlülüğü kadar yorgun bir ömürden sızan yine kalemin her izdüşümünde aralıksız sorguladığım bilinmedik yanım kadar ayan beyan bir var oluş iken, yüreğimin kıblesinde aralıksız yanıp sönen o ışık…
Bir devrin kayıp nizamı, bir gölgenin aydınlıkla dansı ve en civcivli saltanatlığında var oluşunu yine kalabalıklara taşıyan adsız kadın ve adamlar.
Ne mi yapıyorum?
Duyumsadığımı duyumsatmak adına hatta sürrealist bir edim kadar edindiğim şu anlamsızlıkta yorgunluğa peşkeş çektiğim ne çok duygu, her şekilde yansıyan yine de emin olamadığım bir paralellikte, baştan aşağı donattığım beyaz sayfasını günün tezahüründe, tüm yoldan çıkmışlığımı görmezden gelemeyip de, satır satır döşediğim.
Kozamdan ayrı düştüm mademki ve mademki her satır başı telaşı yine benden bir parça belledim.
Ayrı düştüğüm onca insandan yansıyan, ayrı kalamadığım önsezilerimin sağalttığı özlem ve elem yüklü her bir edimden yoksun kılamazken benliğimi.
Yaptığım mı yapmaya ant içtiğim mi?
Yüreğimden sızan bir cümlede takılı aklım, aslında çok uzaklardan günümü ve ömrümü delen bir söylem:
‘’Başka hiçbir şey yapmayın, yazın.’’(Raymond Queneau)
Ya zor olan nedir sizce?
Yaşamak mı yaşadığımı yazmaktan ibaret bir edimden ibaret iken özlem duyduğum ve doyamadığım üstelik anbean çoğaldığım en aykırı iklimlerden yolum düşmüşken sayısız ikileme.
En aydınlık yanımla geldiğim bu düş çukurunda, içinde debelenmekle yükümlü olduğum bir düş pazarında, yadsıyamadığım ama her nasılsa yalıtıldığım ve belli ki belirsizliğin katmanlarında yol almışlığımı görmezden gelirken bir alay insan.
Alay yüklü ömürlerin çatısını yükseltmekle, ayrı düştüğüm ve en aykırı varoluşun yoklukla imtihan olduğu o serzeniş.
Tüm yanılsamaları mademki es geçtim, kim bilir hangi kayıp özneden ibaret şu evrenin yoksunluğu yine de varlığını tescillendirirken…
Söylemediğim ama için için söylendiğim.
Söz konusu olandan ziyade satır aralarına yığdığım.
Ve belki de edebiyattan ibaret bir hayatın güncesinde saf tuttuğum en uç ve müphem düş’ün kucağında terk edilmişliğimden ibaret iken hayat denen düş pazarında.
Değerli Seçki Kuruluna ve gönül dostlarıma çok teşekkür ediyorum efendim. İyi ki varsınız.
YORUMLAR
Kıymetli Gülüm Hanım.
Günün yazısı olarak seçilen makalenizi tebrik eder kaleminizi kutlarım.
Saygı ve selamlarımla.
Gülüm Çamlısoy
çok çok teşekkür ederim değerli Serhat bey.
eksik olmayınız.
selam ve saygılarımla yürek dolusu...
Aykırı düşüncelerin yoldan çıkmışlığını görüp, görmezden gelip rotamızı değiştirsek te bazen ne çok yoruyor hayat.
‘’Başka hiçbir şey yapmayın, yazın.’’ huzuru barındıran ne anlamlı bir cümle bu.
Bence de bunu yapmalıyız can şairem ve sen bunu layıkıyla yapanlardansın.
Gerçekleri görüp, vicdan ve akıl ırmağından imgelerle süsleyip
Kırmadan, dökmeden.,
Renklerle sürrealist resimler çizenlerdensin..!
Güne yakışan yürek sesini beğeniyle okudum can şairem. Emeğine, güzel yüreğine sağlık, güçlü kalemini can-i gönülden kutlarım.
Selam, saygı ve sevgilerimle...
Gülüm Çamlısoy
merhaba sevgili arkadaşım.
tüm yorgunluğu alan bu değil mi? tek yürek ve duyumsamak yine birbirimizi...
çok çok sağ ol can şairem, elimden geldiği kadar ve büyük bir sevginin eşliğinde ve bu sayede yüreklerimizden uzanan o yolda sizlerin varlığı sayesinde ve benim için öylesine şükür vesilesi ki...
yürek dolusu sevgilerimi, selamlarımı gönderiyorum canım.
her şey ama her şey gönlünce olsun.
o kadar mutlu oldum ki.
Gülüm Çamlısoy
saygılarımla efendim...
" Beyaz bir kağıda herşey yazılablir.." der bir düşünür.
Çok naif bir yazıydı yine.
Tebrikler
Gülüm Çamlısoy
güzel yüreğiniz dert görmesin.
bulutlar gibi pür-ü pak bir dünya ve bize iyi gelen.
çok teşekkür ederim.
sevgimle...
Günün yazısını ve kalemini tebrik ederim .Kaleminize sağlık yazarım
saygımla
Gülüm Çamlısoy
sevgi ve saygılarımla...
Bin şüphe içinde, birbirimize tam güvenmeden ortak paylaşımlar içine girmek zorunda olduğumuz yaşam da her birimize ait olan pencerelerin bulunduğu evlerin anlatmak istediğimiz kısmını aktardığımız kadarız birbirimiz için. Bazen doğru bazen yanlışlarımızla var olmayı öğrenmek, sebebimizken; bilinçaltımızda oluşan her kelimeyi yazıya aktarmak en büyük terapi olsa gerek. Belki de bizi bize kavuşturacak tek şey de bu.
Yürekten tebrik ediyorum Gülüm Hanımcığım
Sevgilerimle
Gülüm Çamlısoy
çok sağ olun sevgili İpek hanım. ne güzelsiniz ve ne naif...
güzel yüreğinize selam olsun.
sevgimlesiniz...
Gülüm Çamlısoy
Ve çok çok teşekkür ediyorum.
Ömrünüz çok olsun.
Selam ve saygılarımla her daim...
yazmak ki
yaza kapı aralamak
karlı dağlarda nefes almak
masmavi göğü selamlamak
kendi semanızda kanat açmak
martılarla yarışmak
sirrus bulutları kadar hür ve yalnız olmak
yalnızken insanları kucaklamak
velhasıl-ı kelam sanıldığı kadar yalnız olmamak
yine şiirsel nesrin güzel bir örneğini bahşettiğinizi görüyorum
mükemmel bir iç döküm
psikolojinin derin sularında kulaç atmak
yoğun ve fakat bir o kadar da anlamlı
nihayet
güne gelen yüreğe, emeğe, kaleme, kelama selam ve saygılarımla....
Gülüm Çamlısoy
Var olunuz.
Saygılarımla her daim...
Kelime haznenize hayranım Gülüm hanımcım.Naçizane biraz daha yalın olmasını isterdim cümlelerin.
Ama harikulade bir derya kaleminiz . Kutluyorum içinizdeki ikilemi yansıttığınız değerli mısralarınızı.
Sevgilerimle.
Gülüm Çamlısoy
Yalın olması gerektiğine ben de tüm yüreğimle katılıyorum ve bunun bilincinde yazma gayreti içerisindeyim.
Estağfurullah efendim, kelimelerin dinginliği bazen coşkuyla zuhur ediyor ve mümkün mertebe kelime tekrarı yapmak istemiyorum ki asla bunu ukalalık olarak algılamayın bilakis zengin bir sunum babında ve yine mümkün mertebe gözü ve gönlü okşamak.
Ve tüm yüreğimle teşekkür ediyorum: varlığınız ve yorum ve de görüşünüzle aydınlık kıldınız, çok da mutlu oldum.
Yüreğiniz dert görmesin sevgili şairem.
Sevgilerimi gönderiyorum en iyi dileklerimin eşliğinde kabul buyurursanız.
Esen kalın.