- 520 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Matris
Matris
Matematikte matris, sayılar (soyut miktarlar) tablosu. Bu tabloyu oluşturan soyut sayı veya miktarlar, aynı zamanda izafidir! Bu izafiyet, soyut olarak kabul edilen miktar veya sayının izafi oluşundan kaynaklı! Yoksa işlem, gayet düzenli! Burada izafi veya soyut miktar ve sayıların, belli bir mantık ile dizilimi ve bu dizilimden çıkan sonuçların da dizilimdeki mantığa uygun sonuç vermesi amaçlanır!
Bir nedir?
Sıfırdan doğan ve sıfıra olan nispeti ile izah edilen soyut bir miktar veya sayıdır!
Bir metre, sıfırdan uzaklığı bir cetvel üzerinde işaretlenmiş ve izafi olarak kabul edilmiş bir birimdir! Bu birim, teorik olarak, soyut tek boyutu ifade eder! Kabul edilen bu miktar veya birim, sonsuz bölünebilir çünkü sıfır ile bir arası izafi bir belirleme yapıldı! Bu belirleme, somut izafi bir kabul oluşturdu! Soyut sayı olarak bir aslında bölünemez! Yarım olarak veya çeyrek olarak sonsuz bölünmesi de yine aynı birimin kesirleri olarak soyut ifade edilebilir! Teoride sonsuz bölünebilir olması gerekir ama bölmeyi aynı birim ile yapmak durumunda anlamsız olur! Yani bir olarak kabul edilen bir soyut miktar ya da sayı, yine aynı birime bölününce sonuç değişmez! Bir bölü bir, eşittir bir! İki, sayısı birden ayrı düşünülemez; bir için kabul edilen soyut miktar veya sayının iki katıdır! Bu şekilde sayılar, artar-eksilir yani tüm işlemler soyut birim üzerinden yapılır! Bir, sıfırdan doğup sıfıra olan izafi mesafesi ile tanımlanabilir! Sıfır ile izafi belirlenen uzaklık arasına “Bir” dendiği için tüm işlemler bu belirlenen “Bir” yani ölçüye göreceli olmak durumunda! Bu izafi uzaklığın soyut alanda ne kadar olduğu tanımsızdır! 3. Boyutta “Uzak-yakın, az-çok, büyük-küçük izafiyetinin de kaynağı bu izafi belirlemedir! Misal; “On top”, soyut alanda yani 2. Boyutta, on adet “Bir” ifade eder ama 3. Boyuttaki hacim ve kütlesini vermez! 2. Boyuttaki soyut alanda izafiyet olmadığından oradaki sayılar, tamamen soyut olarak bir ve katlarını ifade eder! 3. Boyutta ise bu soyut miktarlar ve sayılar, somut madde üzerinden hacim ve kütle olarak gösterilir! “On top” dendiğinde; bu toplar, güneş büyüklüğünde de olabilir, zerre kadar da olabilir! 2. Boyutta bunun bir anlamı olmaz! 3. Boyutta izafi belirleme yapıldığı için “Büyük-küçük, az-çok, uzun-kısa gibi görünür!
Boyutlar konusunu açmadan soyut miktar ve sayıları anlamak zor olur!
Hiçlik: “0” veya “O” denilebilir! Boyutsuz olarak düşünülür! Her şeyin kaynağı gibi…
1. Boyut: Hiçlikten çekilen ve hiçliğe potansiyel olarak özdeş olması nihai olarak beklenen “Bir” birim gibidir! Bir noktanın, bir boyuta çekilmesiyle oluşan bir doğru parçası, “Sicim”, çizgi! Bu birim, hiçliğin kapsamında olmakla beraber hiçliğe özdeş olmaya adaydır! Hiçliğe özdeş olduğunda, zaten bu birim anlamsız olacak! Yukarıda bir bölü birin, bir olması gibi! Bölme sırasında iki ayrı “Bir” varmış gibi oluyor ama sonuçta “Tek” bir kalıyor!
2. Boyut: Sayılar ve harfler alemi gibi, soyut bir yazılımı ifade eder. Doğru parçasının diğer ikinci boyuta çekilmesi ile oluşan düzlem! Bu da bir levha üzerindeki yazılım gibi düşünülür! Geometride düzlem iki boyutlu! Burada, hacim ve kütleden de söz etmek anlamlı olmaz! Yani 3. Boyuttaki izafi ölçeklerin “Büyük-küçük, az-çok, iyi-kötü, güzel-çirkin” gibi izafiyetlerin işlemediği, sadece soyut olarak tasarılarının bulunduğu alan! Bu düzlemdeki veriler, bilgiler 3. Boyutta izafi olarak “Büyük-küçük, az-çok, iyi-kötü, güzel-çirkin” şeklinde algılanacaktır! Burada dikkat çekmek istediğim, aslen bunlar 2. Boyutta tanımsız; algılama esnasında izafi olarak algılayanın “Ben” birimine göreceli oluşuyor! Yukarıdaki sayılar örneğindeki durum gibi “Algılama birimi” yani “Bir” yani “Ben” nasıl belirlenmiş ise algılanan da öyle izafi oluyor! Bütünü algılamak için bütünün tamamını kapsayacak bir birim gerekecektir! Yani “Ben”, hiç olduğunda ancak bütünü algılayabilir! Bu durumda da izafi tüm belirleyicileri aşmak gerekecek! “Büyük-küçük, az-çok, iyi-kötü, güzel-çirkin” gibi izafi birimler oluşturmamak gerekecek! Zaten bunlar 3. Boyutun enstrümanları!
3. Boyut: Düzlemin üçüncü bir boyuta çekilmesiyle oluşan “Küp” gibi eni boyu ve yüksekliği olan madde alanıdır! Yükseklik boyutu, hacim ve kütle kazandırıyor ve madde alanı oluşuyor! Madde alanının oluşmasıyla da izafi birimler oluşuyor; “Büyük-küçük, az-çok, iyi-kötü, güzel-çirkin” gibi! Madde alanının oluşumuna temel kaynak hiçlik; birinci boyutta tercih edilen, ikinci boyutta tasarlanıyor; üçüncü boyutta da izafi olarak gözleniyor! Ne tercih edilmiş ise o tasarlanıyor, ne tasarlanmış ise o seyrediliyor! Kaynak hiçlik…
Son tahlilde; birinci boyutta yapılan tüm tercihler ve ikinci boyutta tasarlananlar, üçüncü boyutta yansıyor! Yansımalardan, nelerin tercih edildiği veya tasarlandığı belli oluyor! Bu tercih ve tasarıları da “Ben” birimi yapıyor! “Ben” birimi, hiçlikten çekilen 1. Boyut gibi düşünülebilir! Tüm hesaplamalar ve ölçülere kaynak olan birim, “Bir” sayısı gibi de düşünülebilir! Kaynak ile kaynağı bilmek için çekilen birim arasındaki kapsam farkı kadar izafiyet açığa çıkar! Kaynak ve birim örtüştüğünde izafiyet kalmaz! “Bir” de “Bin” de aynı olur! İnsan birimi kadar olur! Yani “Ben”, “Bir” kapsamı tek olur! Bir ve ben ayrı olmaz! “Bir” bölü “Ben”, eşittir; “Tek” olur! “Bir” ölçüsü üzerinden yapılan tüm hesaplamalar ve ölçmeler de bire yani kabul edilen kapsama dair olur! Yani sayılar ve harfler nasıl ve ne kural ile dizilir ise ona yönelik sonuç alınır! Her “Ben”, bu dizimi bizzat kendisi tercih eder! İster hazır alsın, ister kopya çeksin, ister kendi çabasıyla dizsin; tüm durumlarda “Tercih” sorumluluğu veya sonucundan kaçamaz! Saygılarımla!
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.