- 435 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
her şeyinle git...
Tenimde ince dalgalar zuhur ediyordu. Yüreğini dillendiren bir kemancının telleri gibi titriyordum. Yüzüme pamuk pamuk bulutların attığı naif bir tokat, çekilmek istemiyorum gökyüzü ile toprağın arasından. Hani unut demiştin ya giderken, bende susturmuştum benliğimdeki her şeyi. Şimdi kainat sesleniyordu benim yerime “yüreğime künyeni düşürmüşsün giderken, adın karışmış kanıma, silinmez bir quaj zihnimi tual gibi kullanıp, resmini çizmiş. Şimdi sen söyle, gidebilmek mi kolay yoksa her şeyi silebilmek mi?” öylece gitmekle olmuyor diyordu yağmur, toprağın özüne özüne ince bir sızı gibi çöreklenirken ve bir nehir coşuyordu ötelerde, sana söylediğim o taş vardı ya? Sen nasıl baktıysan artık hayata, anlamadın hiçbir şeyi. Başını kaldırmadan yürü taş bloklarla döşeli o tenha yolda. Sakın bakma gökyüzüne, bir şimşeğin yalazında görme beni. Bir denizin mavisinde bulma gözlerimi, bir ağacın yaprağında sensizken üşümüşlüğüm asılı dururken, bir ağacın yanından geçme, bir çeşmeden içme saflığımı, etrafı alevlerle kuşatılmış bir akrepten oku çaresizliğimi. Şimdi git gidebiliyorsan, taş döşeli o tenha yoldan…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.