- 345 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
BAY HİÇ...
O bu sabah erken uyandı. çıktı dışarı başını göğe kaldırdı. yağmurluydu hava bahçesindeki incir ağacanın önünde durdu.bir incir kopardı kokladı. incir,incir kokuyordu,bir dolu nefes çekti ciğerlerine buram buram toprakı kokuyordu.saatine baktı,saat sabahın 7sini gösteriyordu açtı demir bahçe kapısını meydana giden yolda ağır adımlarla ilerlerledi.meydandaki fırının önünde durdu.yağmur hızlanıyordu O’girdi fırına ilerledi. tam çıkacakken ELİF,i gördü ay gibi yüzü vardı, kocaman kocaman gözleri,kızıl saçları beline kadar uzanıyordu.üzerinde siyah bir kazak vardı,açık kahverengi bir ceket,siyah bir kot,kahverengi ayakkabılar...O’nun nefesi kesildi bir an gözleri kararır gibi oldu, bir an vucudundaki kan çekildiğini hissetti, parmak uçları ve beyninde karıncalanma .O’ çıktı fırından.durdu.o an şehirdeki bütün dikensiz çiçeklerden bir demet yapıp ona vermek, Uludagın zirevesine çıkıp deli rüzgarları sinesinde hissetmek,şehrin en kalabalık semtine gidip kalabalıkların içinde kaybolmak istedi.hiçbirini yapamadı bunların... duraksadı. kendine geldiğinde yağmur hızını yitirmişti.ilerledi bir kahvenin önünde durdu kahvenin yanındaki şelaleden delice bir surratle bir pişmanlık akıyordu.kahvenin kenarı kırık eski ahşap kapısını yavaşça aralıdı.girdi içeri.soğuktan tir tir titreyen bedeni iliklerine kadar ısınmıştı.kahvenin ortasında bir soba,ahşap iskemle ve masalar, içeride üç beş kişi yalnızlık, üç beş kişi. boş bulduğu bir iskemleye yavaşça oturdu kahvenin sahibi kır saçlı ihtiyar’dan bir bardak çay istedi.tam çayından bir yudum alacakken O’düştü aklına ansızın. duraksadı kendine geldi yorgun gözleriyle çaya baktı,içmedi kalktı.dışarı çıktığında karanlık şehrin üstüne yavaş yavaş çökmeye başlamıştı.yağmurlu hava yerini keskin bir soguk a bırakmıştı. meydanda elektrik direğinin altında bir adam saatine bakıyordu köşe başında bir taksi yolcu bırakıyor, evlerin ışıkları bir bir sönüyor, şehir gitgide yalnızlaşıyordu.O’ eve gitmeyi düşündü,gitmedi eve. yağmur yine inceden inceye yağmaya devam ediyor saat 01:03 geçiyordu.umutsuzluk semtinde bulunan ,eski kırgınlıklar sokagına girdi. hava soğuk, rüzgar delice bir sürratle esiyor. sokagın başında bulunan ihtiyar çınar ağacının yaprakları hışırdıyordu.eski dostları geldi aklına,aşkları,kırgınlıkları,yarı yolda bırakılmaları...oysaki O’ çok birşey istememiştiki,soğuk bir bursa akşamında bir yudum çay, bir yudum sohbet,bir yudum aşk...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.