- 550 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DEVRİMCİ VE YOBAZ
’Yoz’ sözcüğü , ’kaba-saba, adi-bayağı...’gibi anlamlara gelir. Bir ’şey’in ’doğasında olan iyi şeylerini yitirmesi’ durumu ’yozlaşmak’ olarak nitelenir.
Türk Dil Kurumu Sözlüğü ’yobaz’ sözcüğünü ’Dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran kimse; başkalarına baskı yapmaya yönelen kimse’ olarak tanımlıyor. Bu sözcük şu anlama da geliyor: ’Bir düşünce ve inanca bağnazca bağlı kimse; kaba, saba, inceliksiz...’
Yukarı da yazdıklarımla, ’Yoz’ ve ’yobaz’ sözcüklerinin ne anlama geldiğini anlatmaya çalıştım sizlere. Biraz da durup dururken bu iki sözcüğe bulaşmamın sebeplerinden söz edeyim .
Günümüzde ahlaki yozlaşma, fuhuş, kadının aşağılanması, feodal zorbalık, dayak, esrar...alabildiğine yaygındır.
Emile Zola’nın büyük yapıtı Germinal bunu tüyler ürpertici bir biçim ve eşsiz bir sanat dehasıyla anlatır.
Uzaklara gitmemiz gerekli değil, çevremize bakmamız yeter; yoksul halk semtlerinde çalınan her kapının ardında hemen hemen, bir arabesk öyküsü ile; köle bir kadın, dayaktan sessemlemiş bir çocuk ile, bir mahalle kabadayısı ya da bir kadın tüccarıile; bir esrar satıcısı ya da yoksulluğuna kurnazca çözüm yoları arayan bir insan ile karşılaşmamız şaşırtıcı değildir. Bu görüntüler bilinçsiz halk kitlelerinin ’kültürel’ görüntüleridir.
Yobazlığa gelince; tarih boyunca dinsel ve her türden yobazlık, bilimsel ve kültürel gelişmenin, ileriye yönelik toplumsal çalkantıların karşısında olmuştur. Ve bu gelişmelerin öncüsü bilim-kültür-siyaset adamları, lanetlemelerden, ölümlere varana kadar cezalara uğratılmıştır.
Şimdi de ’Devrim ve devrimci’ sözcüklerine bir bakalım.
Öncelikle Mustafa Kemal’in kendi ağzından ’devrim’ sözcüğünün ne anlama geldiğini ortaya koyalım isterseniz.
’Devrim, Türk milletini son asırlarda geri bıralmış olan müesseseleri yıkarak yerlerine, milletin en yüksek medeni icaplarına göre ilerlemesini temin edecek, yeni müesseseleri koymuş olmaktır.’
İşte Mustafa Kemal, ülkeyi çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmak adına kendi zamanında yapılamaz denilen bütün devrimleri yapmış ve medeniyetten uzak bir toplumu medeniyetle tanıştırmayı başarmıştır. Bu başarısının arkasında ise şu sözünün rolü çok büyüktür.
’Devrim, milleti ve sosyal çevreyi hazırlayarak yapılır.’
İşte sırf bu yüzden 21. yüzyılın en büyük devrimcisi Mustafa Kemal’dir.
Bunları söyledikten sonra gelelim devrimci ile yobaz arasındaki ilişkiye:
Devrimci hayatı bütünlüğü içinde kavramaktan söz eder, yobaz O’nu çerçevelemeye çalışır.
Devrimci hızla gelişen hayatın içinde, bilimin gelişen yöntemleriyle, yeni yorumlarla gelişmekten, derinleşmekten, hayatın hızına yetişmekten söz eder, yobaz herşeyi kitabına sığdırmaya, dar deneycilikle boğmaya çalışır.
Devrimci düşünce üretiminde, yaratıcı düşünce eyleminden söz eder, yobaz ezberi, kalıpçılığı önerir.
Devrimci duygunun olmadığı sanatı sanattan saymaz, yobaz sanatın ve duygunun düşmanıdır.
Devrimcinin insanları değerlendirmesi, hayatın içindeki konumları, üretim, yaratım değerleri, uzmanlık alanındaki değer ve katkılarına göredir, yobaz ise insanları kendi dar çıkarlarına göre sınıflar.
Devrimciye göre Faulkner, Tolstoy, Dostoyevski...insanlığın kültür hazineleridir. Siyasi yobaza göre kimi sağcı, kimi dinci, kimi mistik kişilerdir. Ve bu çizgiyi de hiçbirini okumadan çizer.
Devrimci çağının tüm kıpırtılarıyla içiçe bir heyecan taşır; harekewti, dünyanın görünmeyen dönüş hızına göre değil, bir saatin hızla akıp giden saniyelerinin hızıyla yaşar ve bu hıza yetişmek için çırpınır. Yobaz boş gezenin boş kalfasıdır, ’cemaat’ her gün aynı ritim ve aynı dualarla yatıp kalksın, o da sallasın başını alsın maaşını ister.
Devrimci bir ufuktur, üstüne varıldıkça enginleşen, derinleşen; yobazlık ise devrimcinin engin ufkuyla aramızdaki kara duvardır.
Devrimcinin , onu geliştirmeye, yeni düşünce ışıltıları aramaya, bilim-kültür-politikada gelişmeye çabalayanlara; anlaşılmazı anlatmaya çabalayanlara, insani duyguları geliştirmeye çabalayanlara, doğru değerleri savunmaya korumaya çalışanlara ...gereksinimi var. Yobaz ise gevezelik ve ezber ordusunu çoğaltmaya çalışır.
Gerek kendi içimizde, bizzat kendi varlığımızda taşıdığımız yobazlık etkileri ve gerekse çevremizdeki yobazlığın her biçimiyle mücadele, hayata, halka, devrime inanan herkesin temel görevidir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.