ŞİİRDE İMGE / NEO KRİTİSİZM
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
1. PASAJ / ŞİİRDE ELEŞTİRİ
Ne mutlu ki hayatı Picasso gibi boyayanlara. Şiir de hayatın düşlerle olan güçlü senkronudur. Ama eleştiri bir şair için kaçınılmaz bir sendromdur. Şair dediğin hayalleri - takım elbiseli - olanından olmalıdır. Fikirlere - ceketi ilikli - olup asla salvo yapma ültimatomu ile karşılık vermemelidir. Kimse müzik tabiri ile oktav’lık şiir yazmıyor bu literatür platformunda. Tahammül şeridi çekmelidir kendine şair keskin eleştirilere maruz kalsa da.
Düzeysiz ve tutarsız eleştiri anlayışı alışkanlık hâline gelmemelidir. Mahatma Gandhi’nin bu hususta güzel bir sözü ile; "Sözlerinize dikkat edin düşüncelerinize dönüşür. Düşüncelerinize dikkat edin duygularınıza dönüşür. Duygularınıza dikkat edin davranışlarınıza dönüşür. Davranışlarınıza dikkat edin alışkanlıklarınıza dönüşür. Alışkanlıklarınıza dikkat edin..."
Eleştiri mutlak gerçektir. Ben bazı eleşitmenler gibi felsefik bir bakış açısı ile kritisizm dolu düşünceler öne sürmeyeceğim. Nitekim ilgili olduğumuz şey şiir ile ilgili baş ağrısı hâline gelen kimi zaman kıymetli isimleri bu değerli edebiyat platformundan koparan veya kimimizi şiirden soğutan yalnış üslupla ve gözü kara niyetle şahsi saldırı girişimleridir. Neden rezerv almadan önce şöyle düşünmüyoruz; ’Ben kadar yetkinim, Ben ne kadar yazabiliyorum?’ Belki sana göre kötü olan şey bir çoğunun beğenisi! Neden sürekli çamur atma girişimi ile menfur niyetle necis bir öfke ile siper alır anlamsız ötekileştirme çabaları. Mücadele dili iyi bir şiir nasıl yazabiliriz? doğrultusunda olmalıdır kanaatimce. Oysa ne güzel demiş şu sözü ile Tolstoy; "Birine çamur atmadan önce düşün ve sakın unutma; ilk önce senin ellerin kirlenecek."
Şiir eleştirisine nokta koymadan önce bir eseri eleştirirken geride tertemiz bir izlenim bırakmalıyız, Kirletmek arif olana yakışmaz!
2. PASAJ / ŞİİRDE İMGE
Açıkçası bir evvelki nesrimde yarım kalan düşüncelerimi tamamlamak üzere bulunmuş oluyorum bu defa ki nesrimde. Bir defa defterde Şükran Ay gibi değerli bir eleştirmene tanıklık ediyoruz. Bence çok şanslıyız. Adeta en ufak detayları bir cımbız havya ile yerine monte edercesine yarım yamalak düşünceleri tamamlamasını biliyor.
Şair düş sihirbazı olursa iyi şiir yazmaya başlar. Nedir o misal; şapkadan imge çıkartması. İmgeler öz tabirimle - literatür planetinin ayrışarak artan kuantum tanecikleri gibidir. Dipsizlik evresinin hayattan bir görünümüdür. Şiirde imge nasıl dinamizm kazanır maddeler ile irdeleyelim.
☆ Şiirde çeşitli çağrışımlar babında değerlendirebiliriz. Aslında bu neredeyse çok ustalık isteyip çok nadir yapilabilen birşeydir. Bu maddeye en güzel örneği Servet-i Fünûn şairlerinden Tevfik Fikret’in "Yağmur" şiirinden bir bölüm ile verebiliriz;
Küçük, muttarid, muhteriz darbeler
Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz
Olur dembedem nevha-ger, nagme-saz
Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz
Küçük, muttarid, muhteriz darbeler...
Sokaklarda seylabeler ağlaşır
Ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır;
Yağmurun yağışını "-şır -şır " vurgular ile ne güzel anlatmış değerli usta şair sizce de öyle değil mi?
☆ Şiirde akla aykırı düşlere uyumlu olmanın sınırı yoktur. Nitekim Orhan Veli "Dalgın Ölü" şiiri ile ne güzel desteklemiş görelim.
"Dün güzel bir kadın geçti
Kabrimin yakınından
Doya doya seyrettim
Gün hazinesi bacaklarını
Gecemi altüst eden
Söylesem inanmazsınız
Kalkıp verecek oldum
Düşürünce mendilini
Öldüğümü unutmuşum."
☆ Şiirde sihirli dokunuşlar önemlidir. Nitekim - melâl - ve - düz gazel - -yüklem - ve - his katili - adlı şiirimlerimde birir dize ile düşüncemi kuvvetli bir hale getirmek istiyorum.
’ gülüp ağlayan şehlâ nefsimiz ’ (melâl)
’ rüzgâr artçıl bir kuvvetle kaldırılmalı esmerliğini’ (düz gazel)
’ kanları iffet taşını kirletti
kalleş hayatın ’ (his katili)
’ nasıl dil olup konuşabilirdi dudaklarım ’ (yüklem)
Şiirde önemli buluşlar imge burgusunu canlandırır. Çeşitli benzetmeler istiareler Tecahül’ü Arif ve teşbihler imgenin kolu kanadıdır.
☆Bir diğer husus olarak ses oyunları aliterasyon ve asonanslar şiirin bel kemiğidir. Buna da bir başka şiirimden örnek vereceğim; Ve birkaç şairin şiirinden
’keza bunca eza ceza iken’ (hor adlı şiirim’den bir dize )
"seherlerde seyre koyuldum semayı, deryayı." (Tevfik Fikret )
"kim o deme boşuna benim ben
öyle bir ben ki gelen kapına baştan başa sen. " (Özdemir Asaf)
☆ Son bir detay şu an için şiirde imge babında çeşitli metafor teknikleridir.
Örneğin;
Vazo - Çiçek kombinini resmeden biri...“İnce çorapla kendimi uzun ve ince hissediyorum.” demesi veya
yere düşen dondurma’nın “kaçan çorabın” yarattığı utanma duygusuna karşılık gelmesi gibi...
Naçizane yazıma son vermeden önce şiirde bir değerli mevzu metafor konusu ile bir sonraki nesir ile siz değerli edebiyat severlerin huzurunda olacağım.
Düşler hayata ışık veren bir mum gibidir... Tebessüm ve ışıkla kalınız.
YORUMLAR
Senin gibi gençlerin edebiyat adına böyle düzeyli ve ciddi çalışmalar yapması ne kadar gurur verici.
Ki yıllardır tanırım burada çizgisini bozmadan ilerleyenlerdensin. Hatta ilk geldiğimde dikkatimi çeken isimlerdensin.
Ne kadar güzel değinmişsin eleştiri cehennemine, kaba sözcüklerden uzak durarak. Edebî dil ile konuyu özetlemen, şık sözcükler eşliğinde devam edişin anlatıma değer katıyor... Eminim daha söyleyeceğin çok şey vardı ama tadında bırakman da ayrıca çok güzel ve örneklemeler çarpıcı...
Her şeyi ile nefis bir yazı okudum.
Emeklerine sağlık canım...
n e. m tarafından 3/27/2016 6:37:53 PM zamanında düzenlenmiştir.
Xanthi
Kali cansın sen 😇😊
Ben ilk şiir okumaya başladığımda ( sanırım ilkokul birinci sınıftı) nasıl sevmiştim sesli okuduğumda ard arda düzgün sıralanmış, kulağıma hoş gelen kelimeleri ve beynimde oluşturdukları resimleri;düşünmüştüm ki bunları yazan " süper zeki, olağanüstü canlılar" ...
Sonra yavaş yavaş açılınca dünyaya anladım ki hiç bir şey o kadar kolay değil ! Yani süper Zeki olmakta, tüm kitaplardaki bilgileri toplayıp, araya tabiri caizse yabancı kelimeler serpiştirip sunmakta veya herkesi yağlayıp ballayıp ( geçici popularite)dünya kurallarını uygulayıp yazmak da,yazanları okumakta çok sıkıcı.
Hayal gücümü tetiklemeyen, bilgi birikiminin doğru biçimde sunulduğu, evimdeki bir çok kitaptan derlenmiş gibi gözüken bir yazıyı günde görmek şaşırttı ancak bir şiirsever olarak vardır elbette bir sebebi bu durumun diye de düşündüm .
Bu sebeple tebrikler :)))
Saygılarımla
Uzun uzun akılda bekletilesi ve benimsenesi bilgiler.
Yolun şiir olsun inşallah.
Tebrikler tesekkūrler verdiğin emeğe.
Xanthi
tebessümle güzel yürek
Merhaba Fatih' cim. Öncelikle onore eden düşüncelerin için çok teşekkür ederim. Senin gibi bilgili. şiiri ciddiye alan , değer verdiğim bir insandan böylesi sözlere mazhar olmak son derece mutluluk verici. Sağ olasın.
Yazının girişinde Eleştiriye ve daha çok sitemizde yapılan eleştirilere yönelik haklı görüş ve düşüncelerine katılmamak imkansız. Bir şiire ya da yazına yönelik eleştiride bulunmak gerçekten çok zor. Bazı arkadaşlarımızda örneklerini gördüğümüz gibi direkt olumsuz düşünceyi belirtmek değil, ya da şiirin psiko incelemesini yapıp deneme yazmak da değildir eleştiri.
Eleştiri bana göre, eleştirenin tamamen öznel bakışından son haddine kadar sıyrılmayı becererek, nesnel ölçülerde yapıt üzerinden yapılan bir eylemdir. Tamamen yapıtı meydana getiren unsurlar üzerinden yürütülmeli.
Onların dilsel ve anlamsal açıdan tek başına ve birbirleriyle olan etkileşiminden kaynaklı yeni oluşumlarını görerek bir sonuca varmayı hedeflemeli. Şiir yazmak nasıl bir kültür ve bilgi zeminine, yeteneğe sahip olmayı gerektiriyorsa onun karşısında duran eleştiri yapmak da en az aynı ölçüde , aynı şekilde donanımlı olmayı gerektirir.
Bir de eleştiri yazmayı sadece kendilerince hata görüleni tespit etmek olarak gören bir anlayış hakim ki buna da son derece karşıyım. Bence öncelikle şiiriyet değeri üzerinden genel kabul görmüş fenomenleri ortaya çıkardıktan sonra bunların bilimsel dayanaklarını , mümkün mertebe örneklerle açıklamalı.
Daha sonra aynı bilimsel veriler ışığında olumsuz yönlerine projektörlük yapmalı. Ki neden olumsuz bir yargıta bulunulmuş olduğu okurlarda öznel tutum olabileceği yönünde şüpheye yer bırakmasın.
Kaldı ki bunu bile dikkate almayacak olsak, sonuç da bir şey konusunda iddia da bulunuyorsak ispat yükümlülüğünü ve sorumluluğunu da taşımalıyız. Ötesini düşünmek bencillikten ve eleştirinin yapılmasına yönelik faydanın zarara dönüştürülmesini sağlamaktan başka hiçbir şeye yaramaz.
İmge konusunda Tevfik Fikret' den vermiş olduğun örnek son derece manidar ve anlamlı. Hem sessel, hem anlamsal yönüyle gerçekten birbirini tamamlayan bir güzellik bütünü. Daha güzel anlatılamazdı. Yağmuru kendi sesiyle ve dokusuyla anlatabilmek. Hem akla, hem duyguya, hem göze, hem kulağa bir insanda algıya yönelik ne kadar unsur varsa hepsine yüzünü dönmüş hepsini kapsayan bir başyapıt. Canlandırılmış görüntüler, kelimelerdeki seslerle ( kafiye, redif, aliterasyon, asonans ) sağlanak müzik, ahenk.hepsi şiirin hem biçim hem anlam yönünden birbirlikte kullanımına örnek teşkil ediyor.
İmge bir şiirin olmazsa olmazıdır. Bazı şiir sever arkadaşların kabul gördüğü gibi aslında salt amaç değildir. Araçtır imge. Gönderen ile gösterilen arasında gösterendir. Oktur. Der ki bunu takip et sonuca ulaş. Yolunu da çağrışımla yapar. Gösterdiğim bu ama bunun hem sessel, hem anlamsal açıdan sende uyandırdığına bak. Bunu tek kelimeyle de yapabilir. İmge tasartısı olarak kullandığı kelimeler dizini ile de. Aslında asıl sorun nedir bana göre biliyor musunuz ? İmge olmazsa olmaz diyoruz ama imgenin karakteri ve şiirdeki ana anlama olan organik bağıdır dikkat edilmesi gereken. Yani bir dörtlükte bakıyorsunuz gök inerken yere diğer dörtlükte masa denizde yüzüyor ... Yukarıda Tevfik Fikretin şiirine bakalım baştan sona yağmur ve görüntüsüne, onun hissettirdiklerine ilişkin. Bütünsellik yok. Aslında tekbir imge var olmalıdır şiirde. Diğer kullanılan imgeler onun kolu, bacağı, gözü, gözü olmalıdır. Yani ona ilişik. Çünkü tek imge anlama dönüktür. Gösterilmek istenene dönüktür.
Diğer imgeler onun yardımcısı olmak zorundadır. Buna riayet edilmediği takdirde ortaya başı farklı, kolu farklı, yürüdüğü yol farklı, söylediğinin tersini yapan, ya da garip bir canlı çıkar. Evet burada aslında şiiri canlı olarak , insan olarak gördüğüm bakışımı da deşifre ediyorum .
Doğa da her şey estetik bir dizaynda, güzellikte vücud bulmuş. Şiir de canlıdır. Şaire verilmiş vergidir. Ve bu kurala riayet etmelidir derim.
Her zaman ki gibi doyurucu bir güzellikti. Çook teşekkür ederim. İyi ki varsın. Varlığın büyük nimet hepimiz için. Sağ olasın Mehmet' cim. Nicelerini okumalara. Selam ve sevgiyle.
Şükran AY tarafından 3/26/2016 12:14:33 PM zamanında düzenlenmiştir.
Xanthi
saygın kaleminin huzurunda vezir daha şiiryüzüm
saygılarımla her daim
İnsan kendi kendine ‘’Ne saçmalıyorsun beee!!!’’ der mi? Der tabi..Bende az saçmalamak için başımı şöyle gökyüzünü yavaş yavaş kaldırdım… Sonra aklıma Nıetzsche geldi… Hani bir zamanlar okuduğumu sandığım ve loş odada beni yapayalnız bırakıp gittiği kitap ‘’Ahlakın Soy Kütüğü’’ adlı kitabı…
‘’Ne ahlaksız bir dünya ve ne ahlaksız şiir’’ diye geçirdim aklımdan… Bakma aklımdan dediysem. Aslında kalbimden ! ‘’Ve sen’’ dedim Kant ! ‘’Ne saçmalıyorsun evrene karşı bunca gerçekler varken? ‘’ Sonra ışıklar söndü. Bir anda dilimden "eureka, eureka" sözleri dökülüverdi ‘’Ahlakın Soy Kütüğü’’ ne yeni yepyeni eleştiri modelleri bulmuştum kendiliğimden… ‘’ Neo-Kritisizm’’ yani yeni eleştiricilik…Vay dedim kendime var…Artık şire yeni bir gözle hatta gözlükle ve hatta her neyse işte onunla bakacağım. diye.
Sonra dedi şair:
‘’müşkilat-ı dehr olur mu hiç pa-bend-i dühat
zahme düş oldukça sirin savleti şiddetlenir’’
Sonra ‘’ahhh’’ dedim . Ama inanmadı… ‘’Eleştiriyorum’’ dedi şair .Sonra bunları duyan Alain çıkageldi…’’Yok arkadaş yok ‘’ dedi…’’Çünkü (natüre morte)unu o bizzat kendisi yapar. Onun gözüne her şey güzel görünür. Yeter ki onlar ;dizeyi, portreyi, düşünceyi ortaya çıkaran dilin çınlayışına, ahengine uygun düşsünler. Bunun tersine öğretici, eleştirici şiir dünyaya, duyguya ve insana soğuktur. Bu tür şiirlerdüşünce,portre ve dize doğaya aykırı bir yol tutarlar,sonunda boğarlar,bütün bütüne sustururlar onu. Bunma şiir diyemeyiz artık, olsa olsa bir bilgidir o; bir dil bilgisi,gözlem ve manzumecilik bilgisidir..
Sonra o seslendi bu seslendi şu seslendi hepsine sus dedim…Çünkü onlara yeni ‘’ Neo-Kritisizm’’ yani yeni eleştiricilik dönemi şiirde başladı’’ dedim… İyi demişim valla…
Aslında genel kültür seviyesi düşük,kelime hazinesi günlük 16 kelimeden ibaret olan bir topluma ,askılıkta asılı duran ve kimsenin aklına gelip de kullanmak istemediği bazı kelimeler,bazen olağanüstü şeyler yazdırabiliyor.. Bunu tekrar anladım..
Umarı yazınız yeniden güne gelir ve şiirde yeni çağ eleştirisini herkes öğrenir..
Xanthi
Saygılarımla hep