- 593 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İdare et be abi...
Huzursuz bir şekilde uyanıyorum uykudan saat üç olmuş haziran ortası uykusunun en kötü yanı çıplak yatsanız dahi terleyerek uyanıyor olmak. Boğazımdaki kuruluğu geçirmek için üç bardak su içmem gerekiyor. Babamdan kalan bir takıntı aslında su içmek yemek yerken su içmeden duramazdı rahmetli onu taklit etmek için elinden geleni yapan çocuk aklım fazlasıyla alışmıştı yemek yerken su içmeye.
Şöyleki genelde ayranla beraber iyi giden ekmek arası aperatifleri bile suyla yerim ben. Ramazanlarda televizyonlara reklamları dolan kola gazoz gibi ürünler yemek sırasında asla beni cezbedemez benim suyum var arkadaşım ne kolası.
İki günlük bulaşık mutfak evyesinin içerisinden bana gülümsüyor. Aslında bulaşık biriktirmek gibi bir huyum yoktur bu konuda hep dikkatli olmuşumdur. Elbette arada sırada olur böyle şeyler. Buzdolabının kapağını açıyorum taze taze topladığım tarla salatalıklarından 5-6 tane alıyorum yanına birazda domates tuz ekmek ve su. Salona geçiyorum önce vantilatörü sonra tvyi açıyorum önce tvyi sonra vantilatörü kapatıyorum salatalıklar ve domatesler bitti ekmekten hiç yememişim.
Aklıma telefonumun nerde olduğu geliyor genelde sessizde olur o yüzden birisi aradığında duymam. Bu huyum yüzünden bir iki sefer kötü işler açılsada başıma bu huyumdan vazgeçmek gibi bir niyetim yok.
Telefon bir iletişim aracı ve ben iletişim kurmak istediğim zaman kullanırım onu.
Vantilatörü tekrar açıyorum karşısına geçiyorum serinletmek bir yana dahada boğuyorbeni bu şey odadaki boğucu ve sıcak havayı üzerime kusmaktan başka ne yapıyor ki sanki. FKÖ nün gayette komünist bir yapılanma olarak kurulmuş olduğu gerçeği aklımdan geçiyor o sırada. Denizli adında bir şehir var bu ülkede denize herhangi bir kıyı bağı olmadığı halde adının neden denizli olduğunu düşünürüm hep.
Ayrıca horozuyla ünlü bu yer gerçi denizli yerine Ispartaya gitmiş biri olarak bence bu ülkede yaşamaya en müsait yer Isparta. Planlı yapılaşma anlamında gerçekten iyi işler yapan nadir yerlerden. Tabi ki bu şehrin böyle gelişmesinde Demirelinde bir etkisi olduğu açık. Eğitim kalitesi açısından Süleyman Demirel Üniversitesi bence İstanbul ve Ankaradaki muadillerinden çok ileride. Kafam çok karışık bu günlerde olur olmaz şeyler düşünüp duruyorum. İdare et abi beeci zihniyetteyim. Bir darafım idare edemiyor işte hatalı ve haksız yere bir insanın başına bunca çorap örülmüş olmasına katlanmak istemediğim için olaya benide dahil ettiler muhtemelen disipline sevk edileceğim edilmesem bile artık onların gözünde idare etmeyen ve herzaman ispiyon potansiyeli olan biriyim. Bu ülkenin en büyük sorunu idare et abi olayı bence. İdare etmek üzerine yaşıyoruz resmen borç veriyorsun üç ay sonra dört ay sonra istediğinde idare et abi deniyor. Yasal birşey oluyor biliyorsun eksik var idare et abi diyor. Sırf kırtasiye işiyle uğraşmamak için. Hayır efendim yasa buysa idare etmeyecek işini sağlam yapacaksın.
İşini sevmek diye birşey vardır ben bizde kimsenin işini sevdiğini düşünmüyorum idareye yapılıyor işler. Yaptığı işle ilgili bütün yasal mevzuatı biliyor sonucunu öngörüyor ve bu sonuca rağmen eksik yapıyor. Yakalandığında ise idare et abi diyerek bu suça senide ortak etmek için elinden geleni yapıyor.
Balkonun kapısını açıyorum üç gündür okumaya çalıştığım uzak tepeler balkondaki açılır masanın üzerinden bana bakıyor. Karşıdaki büfenin sahibi tavlaya çağırıyor bağırışı sokağı inletiyor altımda yazlık şort yarı çıplak balkondayım. Ve aptal büfecinin marifetiyle sokaktaki herkes bir an dönüp benim balkona bakıyor. Ağzımda sigara utanıyorum resmen belden üstümü bu kadar çok insanın aniden görmesine hazır değilim. Neyseki beni izlemekten çabuk vazgeçiyorlar. Üç gün önce bu balkonda bir kedi vardı adı Niyaziydi akşam çayımı demlemiş balkonda onunla hasbihal ederken bir anda gördüğü kuşun peşine aşşağı atladı. Apartmanın bahçesinde ne kadar dolaşsamda niyaziyi bir daha bulamadım. Şu anda beyaz üzerine siyah düz çizgileri olan diz üstü askılı yazlık elbisesi küt kesilmiş saçlarıyla yeşil hafif topuklu ayakkabılarıyla gülerek bana bakmakta olan kızın peşinden atlaya bilirim. Niyazi bile benden daha anarşik bu konularda. Kız sokağı terk edene kadar onu izliyorum gerçektende bazı kadınlara kısa saç çok yakışıyor.
İçeri geçiyorum saat ancak dört olmuş karşıdaki ile tavla oynamaktan daha iyi bir şey yapmalıyım bu gün. Üstelik tavla oynarken misketine iddaya niye girer bir insan anlamıyorum ki. Duşa giriyorum vücudumu ıslayıp geri çıkıyorum. Artık telefonu bulmam gerek nereye gitmiş olabilir ki. Evi dört dönüyor ne yapsam ne etsem bulamıyorum her ne kadar sessizde kullanıyor olsamda bu telefon arada bir gözümün önünde olması iyi oluyor. Henüz ona uzuv muamelesi yapmasamda iletişimin en kolay yolu olduğunu itiraf etmeliyim gerçi modeli biraz eski kalmış durumda. Tanıdıklarım bunu bohem bir şekilde sistemin tüketim kültürüne karşı çıkış olarak görsede benim yeni telefon almayışımın asıl sebebi bunun bozulmamış olması. Bir ürünü kullanılır oluşu ortadan kalkmadan atmak israftan başka birşey değildir. sigara içen insanlara paranızı havaya atıyorsunuz israf bu diyen insanların yıllık 2-3 bin tl yi yeniden telefona yatırmasıdır asıl israf. Bilirsiniz Japonlar bu tip teknoloji işlerinin ağbabasıdır Bir yaz Karadenizde tanıştığım japon mimarın dört yıl sonrada aynı telefonu kullanıyor oluşunu saçma bulup ona telefonun çok eski dediğimde aklım yeni ve bana yetiyor demişti. O gün boyunca yüzüm kıpkırmızı dolaşmışımdır.
Ben bir sony ericsson kullanıcısıyım emektar k750i ve ben bu durumdan mutluyuz artık. Telefonla yüklü gelen tenis oyununda Rafeal nadalı bile yenebilirim tuş takımını tenis oyarak bozdum zira.
Üstüme bir tişört geçirip salondaki çekyata yayılmaya gidiyorum. Son bir umut çekyatın başlıkları ile oturulan kısmı arasına elimi atıp telefonu arıyorum
Evreka sonunda benin yaşlı kurt neredeydin boğuluyordum az daha diye beni karşılıyor. Tanımadığım bir numara üç kere aramış yirmi dakika arayla İsmet haftaya Giresuna gidelim karagöle tırmanalım diye mesaj atmış. Salak salak konuşma diye cevap atıyorum ona ben gelir alırım seni sen izin al işten yazıyor. Aslında haklı iyi gelir memleket bana. Eda da mesaj atmış ayrılalı 3 ay olmasına rağmen Edanın arkadaş kalalım tribinden kurtulamamış olması içimi gıdıklıyor. Kız doktor oğlum ve sana aşık bu gün evlenme teklif etsen yarın evlenirsiniz diyor aklım. Avukatlara ve tıp doktorlarına karşı bir zaafım olduğunu bilen zihnim birinci kısımdan beni uzak tutuyor. İkinci kısma doğruda itiyor aslında avukatlarda insan ancak savunma hakkının kutsallığına rağmen her kazandıkları davada pohpohlanan dünyayı sen yarattın egoları aşırı tehlikeli geliyor bana. Doktorların ise iç organlarına kadar bir insanı tanıyor olması. Kadavralar cesetler kalp masajları ölümler ve ölüme karşı giderek olağan bir duruşa bürünen doktor zihnine korkuya karışık bir hayranlık duyuyorum.
Edaya cevap vermeyi ihmal etmiyorum her ne kadar ayrılmış olsakta. Benimle canımlı konuşan tek kadın bu ara. Haftaya iki günlüğüne denize girmek için geleceğini bende kalıp kalamayacağını istersem otel ücreti ödeyeceğini falan söylüyor. Otelde kal o zaman diyorum korkuyorum diyor niye diyorum. Hayatında tek başına hiç otelde kalmadığını ya otelde kötü şeyler varsa diye sıralamaya başlıyor birçok şeyi aklıma İsmetin Giresun planı geliyor olur diyorum anahtarı Edaya veririm iki gün kalır bende İsmetle Giresuna giderim bu sayede bedensel açlığımım risklerinin beni Edaya çekme ihtimali kalmaz. Aynı zamanda Edanın kalbinide kırmamış olurum. Öpücüklü ve gülücüklü teşekkür mesajları atıp susuyor.
Tanımadığım numara arıyor bi anda heyecan yapıyorum genelde beni tanımadığım bir numara aramaz. Bir iki defa öksürüp Alo diyorum
Bir yerlerden hatırladığım bir ses bu çok güzel bir ses
Merhaba beni tanıdın mı diyor
Hayır tanımadım ancak çıkarıcam diye kıvırıyorum
Ben Funda diyor
Funda diye apışıp kalıyorum
Bir yılı geçti vakit çok geç kalmadın mı
Hiç aramayada bilirim demiştim değilmi
Elbette haklısın diyorum nasılsın ne yapıyorsun türevide şeyler söylüyorum
Bana anlattıklarını dinlemiyorum bile niye aradı ki beni diye düşünüyorum sadece
Nerede olduğumu soruyor
Söylüyorum
Kitabı soruyor okuduğumu ancak ilk verdiğinde iki günde bitirdiğim için aklımda pek birşey kalmadığını anlatıyorum
İnsan sabretmesini bilse neslimiz belkide Cennette büyürdü diye gülüyor
Bekle tekrar arayacağım ben diye telefonu kapatıyor.
Tenis oyununu açıp bir iki servis almaya başlıyorum…
YORUMLAR
Tsukuyomi
su meselesi önemli. geçen pideciye sinirlendim, biliyor bol su içtiğimi, 1.5 lt suyu iki liraya kakalıyor. Tamam, sorun değil, kakalayabilir de, ben yine de ayar oldum daha sonra başka bir şey içer misin sorusuna. Suyu gösterdim, al,işte bak su. Ben bunu bitireceğim.
Vücut artık alışmış, su az içince dengesi kayıyor. Şu telefon mevzusu var. Kaç kere küstü arkadaşlarım. Bize bilerek açmıyorsun, dönmüyorsun da. Sonra düzelir gibi oldum, sessize almamaya çalışsam da, telefonun aptalca çalan sesini de sevmiyorum. Tembellikten değiştiremiyorum bile.
Ayrıca yaz gelsin de, bol bol kemiklerim ısınsın diye dua ediyorum. Tabi, şans eseri bir bombaya filan da denk gelebiliriz. Belli olmaz.
Eda dedin de, survivor daki edayla konuştuğunu hayal ettim :)