ASYA BEBEK
Taksim, İstiklal
Yok bize asla izmihlal!
Sevinmeyin zinhar!
Bu ülke ne rüzgarlar gördü, ne dalgalar yedi; bu ülkeye karşı ne dümenler çevrildi, ne oyunlar oynandı! Rabbim her türlü oyunu bozdu, her türlü hileyi sildi. Çok şükür! Rabbin yanındaysa her işin daha kolay oluyor. Ve sen rabbinleysen korkmaya da gerek kalmıyor.
İstiklal Marşı, "Korkma" diye başlayan bir millete siz o yarım aklınızla ayar veremezsiniz. Ensenizin köküne şaplağı yer ebediyen otururusunuz yerinize.
Terör saldırısının en küçük mağduru Asya Başaran!
Lütfen yaşa!
Küçücük kalbinle kocaman bir mücadele veriyorsun.
Türkiye için yaşa, insanlık ve barış için yaşa...
Hayvanlık yapıp sana ve diğer canlara kıyanlara inat, ağzında barış kalbinde savaş olanlara inat, vücuduna bomba sarılı olana inat yaşa...
Senin ne günahın var ki!
Asya 2,5 yaşındadır.
Pusetiyle seyir halindedir Taksim’de.
Adana ’dan gelmişlerdir, İstanbul’u gezmektedirler.
Hem Ayşe daha bir melektir, günahsızdır, masumdur.
İki yanında da güvercinler ona eşlik etmektedir.
Derken...
Melek Ayşe ve iki güvercin yere savrulur birden.
Canlı bomba infilak ettirmiştir kendisini.
Bakmamıştır caddede kim var kim yok diye.
Boş bir puset İstiklal Caddesi’nde...
İki güvercin ölüsü pusetin iki yanında.
Oysa çocuklar sevilmek içindir, güvercinler bakılmak için...
Bunu yapanlar da asılmak içindir.
Taksim, İstiklal!
Yok bize asla izmihlal!
Korkmuyoruz 2,5 yaşındaki Asya’dan!
Korkmuyoruz yanı başımızda uçan güvercinden!
Korkmuyoruz canlı bombanızdan.
Canınız cehenneme...
Kına yaksın terör örgütleri münasip yerlerine.
Nasıl bir zafer kazandıklarını Asya’ya bakıp görsünler.
İnsan olan kıyar mı bebeğe?
Pusetinden savrulup düşer yere Asyacık! Daha canı ne onun? Yanındaki iki güvercin de savrulup düşer Asya’nın iki yanına. Üç masum yerde; Asya ağır yaralı, güvercinler kırık kanatlı, kan kırmızı gagalı ve ölü...
Bu tablonun ressamı hangi canidir?
Vay onun haline!
Asya Bebek, yanı başında anne babasıyla, ablası Elçin’de bulunmaktadır.
İstiklal’dedir.
Etrafına gülücükler saçmaktadır.
Güvercinlere bakmaktadır.
Ne bilsin etrafında dönüp dolaşan canavarı?
Belki ona da gülümsemiştir!
Belki ona da el sallamıştır!
O bebektir çünkü, masumdur.
Ne bilsin ömrünü çalanı...
Canına kastedeni...
Canlı bomba patlatır kendini yanlarında.
Etraf can pazarına döner...
Güvercinler döner ve düşer iki yanına pusetin.
Asyacık bütün dualar sana. İyileş de gör haini, yılanı, çıyanı... Ülkesini satanı, insanını arkasından vuranı, bil! Kahret onları, kus nefretini onların yüzüne.
Patladı bomba İstiklal’de. Asyacık ağır yaralandı. Hafızalarda boş puseti kaldı, bir de yanı başındaki iki güvercin ölüsü... Ey it, seni tarife lüzum yok ne it’sin biliyoruz. İnsanlığın yüz karası... Hayvanlığın aşağısı...
Asya, beyin ameliyatı oldu ayrıca gözünden de operasyon geçirdi.
Duamız sana Asyacık.
Yanında anne babası bir de 7 yaşındaki ablası...
Pusetinde yaralandı Asyacık.
Pusetin iki yanında iki güvercin ölüsü...
Uyutuluyor ameliyat sonrası Asyacık.
Düşlerimizi yitiriyoruz, aklımızı kaybediyoruz, kalbimizi köreltiyoruz. Nasıl bir yüzyıla geldik? Nasıl birbirimize kıydık! Asya, simgesi olsun barışın. Çabucak iyileşsin ve pusetiyle il il gezsin. Barışa çağrıda bulunsun.
Suçu neydi sahiden? İstanbul’u gezmek mi, martılara yem atmak mı, güvercinleri beslemek mi, gördüğü herkese gülümsemek mi?
Günahı neydi? 2,5yaşında bir bebek! Masumiyetin remzi!
Asya, ailesiyle İstanbul’ u geziyordu.
2,5 yaşındaydı. Altında puseti...
Kalbinde söylenmedik sözlerin cesareti.
Ve sana dokunamamanın esareti...
Patlamada arabasından savrulan Asya ağır yaralandı. Söyleyecek söz bulamıyorum. Yaralı babasının ağzından dökülen sözlerle bitiriyorum. "Asya’m nerede ona bir şey oldu mu? "
gürhan gürses
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.