- 539 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Saygınlıkla perişanlık arasında çıkış aramak 2…
Dünkü zaman da bu güne sıçradı...
Geriye kalan sadece dünkü zamana ait anılar ve anılara düşen gölgeler...
Güneş aynı yerden doğup battı. Tan şafağa yine ulaştı sadece geçen bir güne dönüştü zaman…
Ve akılda kalan tüm anılara bir gölge daha düştü. Sana ait ne varsa üstüne bir günlük anı daha düştü ve sen her geçen günle beraber hep derinlere doğru düşe kalka aklımdan eksiliyorsun...
Oysa senli yaşamın huzuru bir başkaydı veya senli yaşamın özleminin kahrı da ne kadar güzel oluyordu.
Bense bu günlere umut dışın
da sadece aklımda kalan akan terlerimin vücudumdan
dağılmayan sıcaklığı basmakla kaldı…
Ve bir gün hayatımıza giren biri bir kelebek sessizliği ile kanat çırparak hayatımızdan gider, geriye sadece anların noktasal izleri kalır düşüncelerimizde...
Sen sevgili dünlerin özlemin içine karışmış kahırlarını omuzlarımda taşırken bu günlerde sadece içimde yağız taylar koşuşuyor…
Her şeyin çoğulu seninken, ben azıyla yetindim ki yine de paye alamadım, oysa ne dünya da, ne de başka şeyde, deniz hariç gözüm yokken sevgili, kala kala bir hırka, bir naz kaldı artık yaşama ki onlarda da pek hevesim yok, senden sonra...
Gördüklerimiz göremediklerimizin hep arkasında kaldı...
O kadar çok yaşamımdan gidildi ki yalnızlığa doğru kalabalıklarımızı unutmaya yüz tutmuş sevgi çemberi içinde dolandıkça eksildikçe eksildik yaşamın sevinçlerinden ve de umutlarımızdan…
Her gün bir düş anıya dönüştükçe, kendi kendimize söylemlerimiz çoğaldıkça çoğaldı
boşluğa doğru konuşmalarımızla…
Sadece yarınlara olan umutlarla, yaşama tutunmaya çalıştıkça, sanki her an yaşamdan uzaklaşıp bezmişliğe doluşuyorduk eksildiğimiz kadar sevinçle…
Kendi kendimizin umutlarımızı kemirdikçe, yaşamın siyah yüzü bozuyordu pembe düşlerimizi…
Oysa yaşamın hasını sevdiğimiz kadar kendimizi sevmemiştik. Sevgili dediğimizi sevdikçe büyüyen sevgili ile saydıkça kendimizden hep eksildik ve eksildikçe sanki acıyı acı ile yaşamı sever olduk…
Dünler vardı geçmişimizde, bu günlerde özlemi çoğalan… Dünler vardı dağların yarı beline kadar çıkıp “bende sevdim” diye avaz avaz bağırdığımız, dünler vardı eskilerde sevgili dediğimizin yüzüne bakarken, yüzümüzün kızarıklığı ile “ben de sevdim seni” dediğimiz tıpkı onun gibi kısık sesle utangaç yüzümüzün kızarıklığı ile…
Yılbaşı geceleri sonrası günlerde sesimizi daha da kısarak biraz da büyümüş gibi kendimizi farz ederek, “ben seni geçen senelerden de çok seveceğim yarınlarda” defken, kim bilir ne kadar kızarırdı yüzümüz?
Sen sevgili beni mutlu edeceğine dair, ömür boyu mutlu yaşatacağına dair söylemlerin büyük bir övünçle söylerken, hiç düşünmedin mi bu günlere uzayan acıların arasında sebep olduğun yaşam kırıklıklarının üzüntüsünü hiç iç,nde yaşadın mı ki yüzünün kızarabilmesini içinde hiç hissettin mi riya kervanlarında yalan çukurlarına düştükçe?
Sen hiç, kırgın umutların, kırılmış düşlerin gölgesini gördün mü yüzündeki halin ile…
Tüm umutlarımı süpürürken, rüzgarda uçuşan sonbahar yapraklarının nasıl renk değiştirerek çürüyebildiğini düşünebildin mi?
Mutluluğu ve de huzuru, iç huzur ile vaat etmiştin… Oysa sanırım yüzüme baktıkça
Hep gözyaşlarımı gördüğünde vaat etiğin huzur bu mı diye hiç düşündün mü?
Bu yanılgılarda, bilmediğim bu sebeplerle ne kadar yıkıldığımı hiç mi düşünmedin sebeplerini? Ve belki de değerini gördükçe tansiyon arttıracak kadar uyguladığın planlarla mutluluğun gölgesine sığdırdığın sevgi ölçüsü bu muydu?
Ben seni sevdim sevgili dedikçe vaat ettiğin geniş zamanlar bunlar mıydı?
Hayat bu sevgili, çivisi çıkmış bu sarkacın ki yalpalaması sadece bana acı veriyor…
Fazlasında hiç isteğim yoktu bu sevginin yükselişinde yapabildiğin
ve de senden gelen kadarıyla… Oysa mutluluğu yakaladığımı sanmıştım, yanılmışım, bu sevgiden çok acının tırmanışıydı bedenimde…
Öfkeliyim bedenime ve öfkeli olduğum kadar da ruhuma acıyorum…
Alamadığın kadar sevgiyi vermem sadece ruhumu eskitti ve bu günlere gülmeleri unutarak uzandım…
Artık tutunduğumuz yaşam sanırım kelebek kanadına bağlanarak devam edip gidecek…
Bilmiyorum b uz kesmekte olan bedenimi bu donma sürecine ne kadar zaman nefeslenecek?
Zamandı bedenimizi kahırla aşındıran ve sevgili sen sebeptin bu zamanı yanlış kullandırmaya…
Mustafa yılmaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.