- 1103 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
40.MEKTUP (ERDAL ŞAFAK BEY'E AÇIK MEKTUP)
40.MEKTUP (ERDAL ŞAFAK BEYE AÇIK MEKTUP)
Bismillahirrahmanirrahim
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Vela tehinu ve la tehzenu ve entumul ağlevne in kuntum mü’minin
Üzülmeyin gevşemeyin inanıyorsanız, en üstün sizsiniz.
Ali İmran Süresi 139. Ayet.
Hamd alemlerin rabbı olan Allah’a salat ve selam, onun kulu ve resulu Muhammed Mustafa s.a.v. ve onun yolunu takip eden müminlere ehli beytine şehitlere sıdıkların üzerine olsun.
Güzel vatanımızda hain saldırılarla şehit edilen tüm insanlarımıza Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabr-ı cemil niyaz ediyorum.
Değerli yönetmenim Erdal bey
Size, ailenize ve emriniz altında çalışanlarınıza sevdiklerinize Yüce Allah’tan sağlık, huzur bereket, hidayet, bol rızık, feraset ve iki cihan saadeti dilerim.
Değerli Yönetmenim
Bu mektubu yazmamdaki amacım, 2003-2010 yılları arasında grubunuzla olan bağımı tekrar işler hale getirmektir. SABAH gazetesi ile ilk tanışmam kuran kursu yıllarına dayansa bile asıl bağlantı, 2003 yılı bir aralık ayında Günaydın ekinde yazan Gülse Birsel’e yazdığım “Lahmacun klubü ve metroseksüellik” adlı mektup (mail) ile başladı. Gülse Hanım’a duyduğum bu muhabbet, nefsani ve hayvani duygularla değil de tamamen ulvi bir sevgiyle yazılmıştır. Amaç kendisine 40 mektup yazarak, küçükte olsa kalbinde iman ışığı yakabilmekti. 2003 ve 2010 yılları arasında hemen hemen hergün ve mutlaka her Pazar sabah gazetesi alıyor ve okuyordum. O günlerde gazetenizde Ergun Babahan, Emre Aköz, Balçiçek Pamir (İlter), Öncel Öziçer, Hıncal Uluç, Yavuz Donat gibi yazarlar vardı. İlk yazdığım mektuptan sonra metinlerin bazılarını sakladım, bir kısmını ise korktuğum için sildim. Bu mektuplar 2.3.4.5.6.ve 22. Mektuplardır. Bu mektupları;
www.edebiyatdefteri.com/kodadimehdi adlı blogumun mektuplar kısmından okuyabilirsiniz. Silinmiş olanlar ise tahminimce [email protected] adlı adreste yani gazetenizin serverlarında olabilir.
Değerli Yönetmenim,
Gülse Birsel’e yazdığım bu mektuplarda (hastalığımın etkisi ile) aşırıya kaçsam da bazen uyarı alarak yazmaya devam ettim. İlk olarak 2007 yılında hastalığımın etkisi ile müstehcen bir yazı gönderdim ve gazeteden sert bir uyarı geldi. Bunun üzerine o zaman meşhur olan mirc adlı sohbet programında “neoldu” nickname’ine sahip olan ve benim Gülse Hanım olduğunu zannettiğim bir kişi ile gerçekleştirdiğim konuşma şöyleydi.
- Ne oldu
- Kalbim kırıldı
- Özür dilerim
Bu konuşmadan sonra yazışmaya devam ettim, ama daha dikkatli olarak. 2009 yılına geldik ve benim ilk kolektif kitabım “Hayat bana yüreğini açıyor” Doğan Kitaptan çıktı ve benim Doğan grubuna platonik aşkım başladı. O günlerde maddi açıdan zor günler geçiriyor ve üniversite mezunu olmama rağmen vasıfsız işçi olarak babamın işyerinde çalışıyordum. O sıralar kitabın verdiği öz güvenle SABAH gazetesine iş başvurusu yapmak için Barbaros Caddesindeki merkezine geldim ve işe başvurmak istediğimi söyledim. Bana iş başvurularının internet üzerinden yapıldığını söyleyip CV’mi Meltem Hanım’ın mail adresine göndermemi söylediler. Bende internetten CV’mi verilen adrese gönderdim ve Gülse Hanım’a “seni referans olarak gösterdim” dedim ertesi gün Gülse Hanım’dan tek cümlelik bir yanıt geldi, “ne referansı beraber çalıştık mı?”. Ama gerçekte Meltem Hanımın mail adresi yanlıştı, gönderdiğim CV Meltem Hanım’a ulaşmamıştı ve Gülse Hanım hiç kimseye referans olmamıştı. Bunun üzerine ben de “Gülse Hanım elbetteki kime referans olacağınıza siz karar verirsiniz ancak mesajınızdaki sertlik 6 yıldır size sevgisini ifade eden birine uygun değil, ayrıca mail yanlış olduğu için kimseye referans olmadınız. Sizden Muhammed Bey sizinle çalışmadığımız için size referans olamam şeklinde nazik bir üslup beklerdim. Bundan sonra hiçbir yazınızı okumayacağım, namazlarımdan sonra size dua etmeyeceğim ve gazetenizi takip etmeyeceğim.” dedim ve SABAH gazetesi ile olan bağım koptu.
Yıl 2011 oldu, benim ikinci kollektif kitabım “Aklımın iplerini saldım” yine Doğan Kitaptan çıktı. Ve Doğan Grubuna olan platonik aşkım kuvvetlendi. Burada bir parantez açmak istiyorum.
Doğan Grubu ile muhafazakar medya grubu arasında geçen kavgalardan beni uzak tutun. Bu mücadelenin tarafı olmak istemiyorum. Aydın Bey hakkındaki iddaalar, bağımsız yargı tarafından muhakeme edilecektir. Kararı verecek olan büyük Türk yargısıdır.
Neden Doğan Grubu ile bağımı koparıyorum?
İlk sebep Doğan Grubunun beni yok sayması. İki tane kitap dosyası gönderdim ikisini de geri gönderdiler. Olabilir ticari açıdan başarılı bulmamış olabilirler. Hürriyet Sosyal’de yazar olmak istedim iki kere başvurdum, ikisinde de cevap dahi yazmadılar. Gülse Birsel’e Ahmet Hakan’a Taha Akyol’a Ayşe Arman’a Yaşar Sökmensüer’e onlarca mail attım hiçbirine cevap yazmadılar. Hele Hanzade Hanım’a yazdığım Trump’la ilişkilerini sonlardırdığını yazan açıklamasına ilişkin mektupa bir cevap bekledim, hergün gazeteye umutla baktım ama hiçbir yerde ismim geçmedi. Mesela birincileri arasında bulunduğum Yed-i Velayet 7 Vilayet kısa film senaryo yarışması Gabra adlı film Cannes Film Festivaline davet edildi. Bu haber Sabah Gazetesinin 18/03/2016 tarihinde 2. Sayfada haber olurken Doğan Grubunda haber olmadı. Tamam ben Gülse Hanım’a hitaben yazdığım bazı maillerde “cevap yazma, yazacaksan kırıcı olma” dedim ama bu kadar duyarsız olacağını düşünmemiştim.
Tamam ilişkide bulunduğum yazarlar yazılarında bazen yazdıklarımı okuduklarını belirtir işaretler oluyor ancak ben daha görünür bir şekilde yani yazar olarak var olmak istiyorum.
Mesela ben yazılarımı Baki selam (sonsuz selam) diye bitiriyorum. Belki rastlantı ama Gülse Hanım bir yazısında “baki selam” yazdı. Mesela ben youtube’ta keman virtüözü Ai Okumura Stravinsky suite italien adlı keman partisi linkini gönderdim bir yazısında Stravinsky’den bahsetti tesadüf olabilir. Bunun gibi bir çok tesadüf var.
Ama son yaptığı ipleri kopardı. Beni Twitter ve instagram’da engelledi halbuki uygunsuz hiçbir paylaşımda bulunmamış olmama rağmen. Biri sizi engelliyorsa ya tacizcisin yada trol yani seninle konuşmak istemiyorum manasına gelir. Buna rağmen hala yazmaya devam ediyorsan onursuzsun.
Değerli Erdal Bey
Bu mektubu yazmamın bir nedeni de gazetenizin internet sitesinde freelance yazar olabilmektir. Özgeçmişim ektedir. 2013 yılında yapılan düzenlemeyle devlet memurları köşe yazarlığı yapabilmektedir. Maalesef maddi açıdan zor günler geçiriyorum. Maaşımda ¼ haciz var bu bir. Gazetenizden alacağım küçük bir harçlık beni rahatlatacak. Ayrıca Hürriyet Sosyal, tamamen seküler bir platform, genellikle seküler ve dinden rahatsız olanların paylaşımı söz konusu. Hatta Suudi Arabistan’da bir lojistik firmasında müdür kademesinde görev yapan, gayet iyi Türkçe konuşan İsrail ordusundan yüzbaşı rütbesi ile ayrılmış bir Musevi bile var. Ama yine de güzel dostluklarım da var.
Ez Cümle
Değerli Yönetmenim özetlemek gerekirse yazar olarak grubunuza iş başvurusu yapıyor olumlu yada olumsuz cevabınızı bekliyorum.
CV im ve bazı resimler ektedir
Baki Selam
Fi emanillah
Muhammet Hanefi Taşkın
05074291778
Nilüfer/Bursa
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.