- 2190 Okunma
- 11 Yorum
- 5 Beğeni
21 Mart'ın Şiir hâli ve Âşık Veysel
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
"Dünyayı şiir kurtaracak" insanları vicdan..
Cahil insan gül ise de koklama demiş A. VEYSEL ŞATIROĞLU efsanemiz...
Efsane ozanımız Âşık Veysel’in de ölüm yıldönümü olduğundan 21 Mart şiir günü bir başka anlam ve hüzün kazanır benim ve belki birçok seveninin gözünde, yüreğinde..
Âşık Veysel 25 Ekim 1894 yılında Sivas’ da dünyaya gelmiş zorlu bir hayat ardından 21 Mart 1973 günü, sabaha karşı saat 3.30’da doğduğu köy olan Sivrialan’da, şimdi adına müze olarak düzenlenen evde yaşama gözlerini yummuştur.
Dolu dolu gönül gözü ile yaşanmış bir hayatın ismidir değerli ozanımız.. Bilgeliğinin kor köşesidir bize o gönülden aktardıkları..
-Taş olsam yandım idi. Toprak oldum da dayandım.
-Şu geniş dünyaya sığmayan gönül, şimdi bir odaya kapandı kaldı.
" Âşık Veysel’in yaşamını özetlemek gerekirse, Erdoğan Alkan’ın şu betimlemesi en güzel cümleleri oluşturur: “Kızılırmak soru işaretine benzer, Zara’dan doğar, Hafik ve Şarkışla’dan sonra Sivas topraklarını terkeder. Bir yay çizip Kayseri’yi, Nevşehir’i, Kırşehir’i, Ankara’yı ve Çorum’u sular, Samsun’un Bafra ilçesinde denize dökülür, Âşık Veysel’in yaşam öyküsü Kızılırmak gibidir. Bir ucu Bafra’dadır, bir ucu da Zara’da. Bafra’ya dek uzanan acılı bir yaşam Zara’nın doğusundaki Kızıldağ’ın gür sularıyla beslenip sona erer.”
Nasıl da geçiyor zaman nasıl akıyor yıllar farkına varmadan..
Bir dağın en uç zirvesidir yaşamayı bilmiş insanların yeri, oraya çıkmak güç ister,
gün ister,
gül ister tenleri, elleri semâ da duâ ister kâlpleri.
- Elimi televizyon kumandasına uzattığım anda yanıyorum haberlerden nefret ediyor, bu haberlere konu olan zalimleri yalandan kınayanları kınıyorum! Zalim rolüne bürünmüş maşaları Allah’a havale ediyor ve tüm ölen o masum -önce çocuklar, kuşlar ve anneler olmak üzre- saygı ve hüzün ile topraklarından öpüyorum...
Sonra ;
"İnsan gitmekten yapılmıştır dünya kalmaktan" diyen Mustafa Akar düşünürümüzü alkışlıyor, bu sözü bir irdelesek ve iğnelesek vicdanımızı has olacak diyorum.
Zira hayat kavga edip küsüp ve sonra da barışacak kadar uzun değil yahut savaş yapıp öldürüp yeniden diriltecek kadar mucizevi bir yer değil!
Yaşamayı öğrendiğimizde (ki bu mümkün değil) harfleşmiş hali olacak cennetin şiir.
-inanın bana-
Ki
- Şiir insanın doğası gereği benliğine kaydettiği duyguları harflere gelin ederek gerdeğe sokmasıdır cümlelere.
(Bu cümleler biraz kaba bir de şu şekilde kuralım cümleyi)
- Şiir canı yandıkça ruhunu çardağa gerdiği ütopyanın o korkunç azabıyla cehennem ateşinde yaktığı halidir insanın, tütsülendikçe dumanında genzi yananlar anlar olayı, destan ölümsüzleşir ölen bir bedenin ardından.
Ya da şu şekilde devam edelim biraz daha karamsarlaşarak..
- Şiir anlaşımlayı beklediği karmakarışık bir dünyada yap-boz misali kaybolan parçasının peşinde yolu yalnızlığa düşmüş yarı şizofreni yarı vicdan esiri yarı tamahkar, kanaatkar ve çokça hüzün diyarının çıkmaz sokağı olarak da bilinir.
Neydi şiir tam bilinmiyor aslında ki kısaca şu tanım da var:
- Şiir, "düz kelime anlamına ek olmak üzere ya da yerine anlamlar oluşturmak için dilin ses estetiği veya ses sembolizmi ve ölçü gibi estetik ve ritmik özelliklerini kullanan bir edebiyat türüdür."
Eyvallah!
..devamında ise şiirin varoluşununa ve ilk doğusuna götürmek istiyorum sizi:
"Şiir, Sümerlerin Gılgamış Destanı’na kadar uzanan köklü bir tarihe sahiptir. İlk şiirler Çincede olduğu gibi halk şarkılarından ya da Sanskritçe Vedalar, Zerdüştlük inancının Gataları ve Homeros’un İlyada ya da Odysseiası gibi destanların yeniden sözlü anlatım ihtiyacından ortaya çıkmıştır. Şiirin tanımlanması için antik dönemdeki çalışmalar, Aristoteles’in Poetikasında olduğu gibi konuşmanın, retorik, drama, şarkı ve komedide kullanımına odaklanmıştır. Daha sonraki çalışmalar, yineleme, mısra biçimi ve kafiye gibi özelliklere yoğunlaşmış ve şiiri tartışmasız olarak bilgilendirici, düz yazı formlarından ayıran estetik konusuna vurgu yapmıştır. Yirminci yüzyılın ortalarından itibaren şiir dile yön veren temel yaratıcı güç olarak daha fazla anılır oldu.
"Şiir sözcüklere farklı yorumlar getirmek veya onlardan kaynaklanan duygusal tepkiler yaratmak için biçim ve bir araya getirmeleri kullanır. Asonans, aliterasyon, yansıma ve ritim gibi araçlar müzikal veya arpağ etkisi oluşturmak için bazen kullanılmaktadır. Şiir dilinin anlam belirsizliği, sembolizm, ironi ve diğer stilleri gibi araçları şiiri farklı yorumlamalara uygun hale getirir. Benzer biçimde mecaz, benzetme ve mecaz-ı mürsel gibi konuşmanın öğeleri daha önce algılanmamış farklı imajlar arasında bir anlam katmanı içeren bir ilişki kurmaktadır. Kafiye ve ritim kurgusu içinde şiirin sözleri arasında da benzer yakınlıklar kurulabilir.
Bazı şiir biçimleri, şairin yazdığı dilin özelliğine bir yanıt ve ait olduğu kültüre ve türe özgüdür. Dante, Goethe, Mickiewicz ve Mevlânâ Celâleddîn-î Rûmî tarafından yazılan şiirleri okumaya alışık okurlar şiirin her zaman kafiye ve ölçü ile yazıldığını düşünebilir ne var ki kimi kutsal metinlerde olduğu gibi ritim ve ses estetiği oluşturmak amaçlayan şiir gelenekleri de vardır. Modern şiirin çoğunluğu şiir geleneğine eleştiri üzerine kuruludur; bunu yaparken; birçok unsurun yanı sıra, ses estetiği ilkeleriyle oynayıp test etmekte bazen bunu kafiye ve ritimde de yapmaktadır. Günümüzün küreselleşen dünyasında şairler artan oranda farklı kültür ve dillerden biçimleri, tarzları ve teknikleri uyarlamaktadır."
Şiir "Türkçede karşılığı koşuk, yır, özün gibi sözcükler önerilmişse de hiçbiri yaygınlık kazanamamıştır. Günümüzde koşuk, nazım karşılığı olarak kullanılmaktaysa da nazım ve şiiri birbirine karıştırmamak gerekir. Birincisi yalnızca bir anlatım yoludur. Geçmişte şiirin uyak, ölçü, nazım biçimleri gibi biçimsel özelliklerden ayrı düşünülmemesi sebebiyle şiirle nazım eşanlamlı sayılmışsa da günümüzde bu düşünce aşılmışsa da edebiyat’ın şiirle birlikte başladığı düşüncesinde fikir birliği oluşmuştur.
Yahya Kemal Beyatlı şiiri "Bildiğimiz musikiden farklı bir musiki" olarak tanımlarken, Cahit Sıtkı Tarancı’ya göre şiir "Kelimelerle güzel şekiller kurma sanatıdır" Ahmet Haşim şiiri "Söz ile musiki arasında olan fakat sözden ziyade musikiye yakın olan bir lisan" olarak tanımlar. Necip Fazıl Kısakürek ise şiir için "Mutlak hakikati arama işidir" der.
Velhasıl kelam değerli dünya mensupları,
şiir yaşamın en güzel parçasıdır, bu parça olmadan bizler yarımız ve bu bu parça kimimizde şiir yazarak tamamlanır kimimizde ise şiir okuyarak, bunu da iyi ayırdetmek gerek kendi adımıza.
Son olarak;
"hissederek yaşarız. burada bilinmesi gereken ne ki?
oluşumu dinliyorum yakalarken sağırdan sağıra teni
bir düşe uyanıyorum ve ağırdan alıyorum şiddetimi... " Mustafa IRGAT "
Yazıma tarihte ölen şâirleirmizden Mustafa IRGAT(d.22 Ocak 1950 –ö.03 Mart 1995), (Türk şair ve sinema yazarı) kaleminden birkaç satır ile son verirken başda yazdığım cümleyi tekrar ediyor şu kısacık ömrümüzde uzun uzun acı çekerek yaşadığımız şu vakitlerde tek duâmdır şiirin dünyayı ele geçirmesi dolayısı ile insanların vicdanına kavuşması.
Sizler bu yazıyı okurken belki ben o vakitlerde bir dünya telâşı ile meşguliyetime esir alacağım şiiri, yahut bir kırılmışlık sonrası iki dizeyi yazacağım derdimi anlattığım suyun damlacıklarına belki azraile göz kırpacağım canımı alma diye belki duâya muhtaç bir şekilde musallada helalleşmeyi bekliyor olacağım..
Allah özellikle çocukları ve hepimizi korusun dahi hâyırlı ömür bahşetsin hepimize kısa da olsa hâyırlı bir yaşam diliyorum Lâkin unutmayın ölüm kaş ile göz arasındadır, ömür ölümün az öncesi şiir ise bu iki cümlenin tam ortasında yaşanan insanın tamamen kendi iradesine kalmış bir yaşam biçimidir.
Duâm şudur hakkımızda;
ister hece ister serbest ister ne tür olursa olsun ama illâki şiir gibi bir ömrümüz olsun.
Şiir ile
şiar gibi yaşayın inşallah...
Kutlu, duâ ve insanlık ola 21 Mart şiir günümüz!
Z. Nâr
21Mart2016
YORUMLAR
Nar-ı Çiçek
En cok yakisan sensin sevgili Davidoff :)
var ol hep. cok sevgiler.
Nar-ı Çiçek
Ne güzeldir unutulmamak, üstad hep yüreklerde olacak.
sevgiler
şiir; sevgi dolu dilsiz yüreklerin; kalemden kağıda dökülen sessiz çığlıkladır...
aşık Veysel benim sadık yarım kara topraktır, diyerek nerden geldigizimi ve nereye gidecegimizi kısadan anlatıyor bize. mekanı cennet olsun. güne yakışan anlamlı yazınızı kutlarım şairem saygı ve sevgilerimle...
Aşık Veysel'le başlanan yolculuk şiirin hayatımızda olmazsa olmazı şeklinde son bulmuş.Şiir demek, ses demek,şiir demek insan demek ,şiir arzuların hislerin düşüncelerin zirvesi demek,şiir bir yudum su gibi gerekli ve şifa demek...
Bu bağlamda yazınız şiir ve şairi ve halk ozanını sevmek demek..istemiş bence.Çünkü biz bizi en iyi şiirlerde anlatırız
Yazı nitelikli ve geniş kapsamlı idi...Şiir aşk şair de aşkın seslendiricisi .Tıpkı sizin gibi gönlü güzel ,dizeleri güzel her bir ozan gibi şair gibi...yazar gibi
Yazdığınıza ve paylaştığınıza değmiş efendim..Tebrikler...saygılar...
Nar-ı Çiçek
Okumaniz deger ve anlam katti,
tesekkürler, sevgiler
Şiir(ler)in, insanın dünyada var oluşunun anlamını meydana getiren en büyük resmin yap-boz (puzzle) parçaları olduğuna inanıyorum...
Parçalar, Allah'a inanıyorsanız, söz konusu olduğunda (ilham geldiğinde) kendilerini kanlı canlı 'varlıklar' olarak hissettiriyorlar...
Bundan sonraki aşama, sizin dürüstlüğünüze, gönlünüze ve şiirle ilgili bilgi ve birikiminize dayanıyor...
Kırk yıl kapısına bir kez eğri odun taşımadan kulluğunu yapabildiyseniz, sonunda mesela şöyle diyebiliyorsunuz:
Yunus vücudun pak derken,
Cihanda mislin yok derken.
Seher vakti "Hakk!.. Hakk!.." derken,
Bizi de unutma bülbül.
Yunus Emre
Saygılarımla.
Nar-ı Çiçek
Anlam katti varliginiz.
Selam olsun degerli yoruma..
Yunus Emre'yi de dua ile aaniyoruz..
her ne kadar dünya şiir gününü diğer günler gibi saçma bulsam da... verdiğin örnek çok güzel.. nerede bugün Aşık Veysel gibi gönül insanları? nerede bu kırk anlam yükleyebileceğimiz mânâda dizeler?
"Aldanma cahilin kuru lafına" müthiş ya!....
ve yazı da çok güzeldi... "şiir gibi ömrümüz olsun" kâh uyum içinde, kâh serbest:)
Nar-ı Çiçek
Serbest bir ömür tercihim :)
sevgiler cok varligina bin tesekkürler sevgili küss
Öncelikle dünya şiir günümüz cümle şiir ahvalimiz için kutlu olsun. Nice şiirlere inşallah.
Evet aslında başlık bir nevi özet olmuş. Çok hızlı ve dikkatli okuma potansiyelim arttı nesir bölümüne biraz yönelince
Üniversitelerde ders kitaplarında birer tez olarak sunulacak kendi kendine söyleşi yapıyor gibi okura samimi duygular yansıtan bir nesir ziyafeti olmuş.
Emeğine sağlık güzel yürek
Xanthi tarafından 3/21/2016 4:05:39 PM zamanında düzenlenmiştir.
Nar-ı Çiçek
Arada bir siirler ile sairler ile ve vefat eden sirleri ay ay gözlemleyip siirlerini paylasarak kendi kendime anarim onlari, bunu da bazen sesli düsünür buraya yazarim bazen de sessizce kendim esliginde anarim.
Anilacak o kadar cok degerli kalem var ki..
Yaziyi okuman bile kocaman bir destek idi yaptigim kendimce kücük anma vakitlerime.
Tesekkür ediyorum, yolun siir olsun insallah.
Xanthi
kalemin kıymeti bilinmeli her dâim
tebessümle kal güzel yürek
Güne düşen anlamlı yazınız için tebrikler, Sözlerinizin finali çok anlamlıydı.
ister hece ister serbest ister ne tür olursa olsun ama illâki şiir gibi bir ömrümüz olsun.
Şiir ile
şiar gibi yaşayın inşallah...
Dünya şiir gününüzü kutluyorum.
Nar-ı Çiçek
Siirleri sizin gibi yüreklere emanet etti eskiler belki de.
Varliginiz hep destek ve güc degerli siir dostu.
Yolunuz siir olsun insallah..
saygilar