- 657 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Mesele
Ne yapsak da düzelse?
Neresinden başlamalı tekrar hayatın?
Bu halde olduğumuz için herkes birbirini suçluyor, her kafadan ses çıkıyor. Yorulduk, bıktık, usandık.
Eskiden tenha yerlerden kaçınıp kalabalıklarda güvenli hissederdik kendimizi; şimdi tenha yerde tecavüz korkusu kalabalık yerde canlı bomba korkusu yerleşti sinemize ve evlere tıktık kendimizi. Nerede ne olacağını kestiremiyoruz; hayatımızı devam ettirebilmemiz için üstümüze düşenleri yapmak zorundayız. İşimize, okulumuza gidebilmemiz için metrobüslere, otobüslere binmemiz gerekiyor; yolumuzun üstü Taksimlerden, Sultan Ahmetlerden, Eminönülerden, İstiklal Caddelerinden geçmemiz gerekiyor. Bunları erteleme lüksümüz de her zaman olmuyor. Çünkü devamsızlık korkusunun, işten atılma korkusunun canımızdan daha değerli olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Sahi kim bütün bunların sorumluları? Hele sevdiklerimizin kıymetini bilmiyorsak vay halimize!
Öyle bir ülke ki, dün kalbini kırdığımız kişinin bugün toprağını öpüyoruz.
Mayın tarlasına döndü güzel yurdumuz, nereye adım atsak paramparça oluyor bedenlerimiz; bir defa doğmamıza rağmen defalarca ölüyoruz. Yaşama ihtimalimiz ölme ihtimalimizden çok daha az.
Ölme ihtimalimiz kupon kazanma ihtimalimizden çok daha fazla. Bir adım atıyorsun ikinci adımı atmaya nasip olmuyorsun.
İçinizden birileri “Bu eceldir, kaderdir.” Diyordur. Ölmek kaderimiz ve ecelimizdir; ama ülkemizin bu durumda olması kader midir sizce? Sokağa çıkma korkusu, bomba korkusu kader midir? Bize bunları yaşatanlar bir gün hesabını verecek ve görecek bunlar kader mi tercih mi? Köşeye sıkıştığınızda tercihe kader demeyi nereden öğrendiniz siz? Hangi kutsal kitapta yazıyor?
Bırakın bu işleri, bu kader değildir!
Bunu değiştirmek elimizdedir; Birlik içinde olarak!
Düşmana karşı tek yumruk olarak!
Yapabiliriz,
Haydi…
YORUMLAR
İşin püf noktası orada işte.
Düşmana karşı tek yumruk olabilmekte.
Ama,
siyasi ihtiraslarımız, çıkarlarımız o kadar ön plana çıkmış ki bu devirde,
vatan elden gitmiş, devlet yıkılmış ne gam...
Herkes kendince bir yol tutturmuş,
kendince bir düzen kurmuş,
kendince bir hedef belirlemiş,
onun arkasından koşup durmakta.
Oysa,
atalarımızın kanları ile suladıkları ve bizlere emanet ettikleri bu güzel vatanımız,
bu gün bizlerden fedakarlık beklemekte.
Bu gün birlik olmayacağız da,
ne zaman olacağız?
Güzel bir çalışmaydı.
Elinize sağlık.
Ayşegül AKDAĞ BARUTÇU
çok teşekkür ediyorum
Güzel temennilerinize katılmamak mümkün mü? İnsanın insana zulmettiği her yerde terör vardır. Terörden nemalananlar terör kışkırtıcılarıdır. Kimlerdir bu nemacılar? Elbette ki malum, emperyalist güçler ve kleptokrasi rejimlerinin yönetimleri... Bu nemacılardır ki, halkı cahil bırakmak, fakir bırakmak için düzenlemeler getirirler, çünkü halkın terörist olması için fakir ve cahil kalması şarttır... Bunun tersinde de aydın ve zengin bir halk barış ister, ister çünkü rahattır, huzurludur. Selamlar, saygılar...
Ayşegül AKDAĞ BARUTÇU
Allah hiçbirine fırsat vermesin
çok teşekkür ediyorum
Sevgili Ayşegül.
Terörün ve teröristin amacı zaten yüreklere korku salmaktır. Bunu hissettiği anda da daha azgınlaşacak ve daha pervasızlaşacaktır. Eve kapanmayla, sokağa çıkmamayla yani hayatı ertelemeyle de bitmez.
Hani mümkün değil ama bir an için mümkün olduğunu var sayalım: Hiç kimse bir ay sokağa çıkmasın diyelim ki. Ne olacak? Terörist sokakta kimse bulamayınca evlere, sitelere bomba atmaya başlayacak. O halde?
O halde yapacak şey topyekun millet olarak '' Sizden korkmuyoruz'' Demektir.
Sana küçük bir hatıra anlatayım:
12 Eylül 1980 öncesi görev yaptığım Manavgat'ta Manavgat Köprüsünün üzerinden Side tarafına yürüyemezdik. Korkardık köprü üzerinde dayak yemekten. Öylesine bir korku sarmıştı Alanya istikametinde oturanları.
12 Eylül ihtilali yapıldı. Gördük ki sadece beş on serseriymiş bizi korkutan.
Bu gün de öyle. Yüreğimize korku salanlar öyle çok büyük sayılarda değiller. Temizlenecek hepsi de. Bir ülkenin teröriste teslim edildiği görülmüş şey mi?
Olaylar elbette üzücü. Üzüleceğiz elbette, hatta korkmak da elbette insani bir duygu, ama bunu karşı tarafa hissettirdiğimiz an, işte o an kaybederiz.
Biz bu filmi daha önce de gördük. Benzerlerini yaşadık. Bu da bitecek. Ya bitecek, ya bitecek. Başka yolu yok. Yeter ki düşmana cesaret vermeyelim.
Selam ve sevgilerimle.
Ayşegül AKDAĞ BARUTÇU
Nasıl ki köpekten korkunca peşimize düşer, bu durum da aynı öyle işte.
(KÖPEKLERLE TERÖRİST karşılaştırmasını aynı kefeye koyduğum için KÖPEKLERDEN özür diliyorum.)
yorumlaırnız için çok teşekkür ediyorum
Ayşegül AKDAĞ BARUTÇU
çok teşekkür ediyorum
Yürek sesiniz daim olsun.. Ülkeyi bu hale getirenlere de lanet olsun
Selam ve sevgilerimle
Ayşegül AKDAĞ BARUTÇU
teşekkür ediyorum