- 637 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Bir Tutam Kadın
Yılların hatrı acının yayılan bedene hükmü vardı.
"Elveda" demeden gidilen dünyalar. Kırılan, dillere düşmüş gibi ağıt yakan yürekler.
Masum olduğuna inanılan bedenlerin masumluktan uzak izleri. Beyaz duvara dikilmiş boş gözler.
"Dur" dese de ne fark ederki düşüncelere gerçek bir tokat gibi çarptıktan sonra. Aynı söylenen yalanların söylenmeyen doğruları kadar onur kırıcı.
Kaç kişinin daha suçunun üstü kapatılarak rafa kaldırılacaktı. Oysa biten hikayelerin üstü tozlanana dek bir rafta bekletmek, hâtıra sayfalarına dokunmasa bile hissetmek kadar acı veren tek şey mazi değildi. Bir daha olmayacak olmaları, bir daha sevemeyecek olmaları ve hatta bir daha nefes alamayacak olmaları.
Ateşe dokunsa yanmaya tenezzül etmeyen bedenin, acıyı hissetsede umursamayacak kadar sahipsizdi artık.
Oysa bir kadının; yolları bitmiş, sözleri tükenmiş, sesi titrek, bakışları soğuk, gülümsemesi hüzün ve kırgınlık yağmuruna tutulmamalıydı. Herkes erkeklerin egemenliğine yoğunlaştı oysa egemenlik kadındaydı.