ÇANAKKALE SAVAŞI’NIN İSİMSİZ KAHRAMANLARI…..................HÂTIRA
ÇANAKKALE SAVAŞI’NIN İSİMSİZ KAHRAMANLARI…..................HÂTIRA
O isimsiz kahramanlar…
Onlar… Yüreklerimizde gururla, minnetle taşıdığımız sızılar…
Yurdun her köşesinden koşup, vatanımızı savunurken şehit olan binlerce yağız delikanlı…
Çanakkale Şehitliği’ne yıllar önce, Ahmet Yesevî Vakfı’nın ve sayın Erdoğan Aslıyüce’nin organize ettiği bir gezi ile gitmiştik. Şehitliği dualar, fâtihalar okuyarak dolaştık. İçimizdeki duyguları anlatmaya kelimeler kifayetsiz kaldı. Gencecik toprağa girmiş bir çok vatan evlâdı. Onlar en yüksek mertebeye erişmişler.
İnanılır gibi değil ama, o şehitliği gezerken, duvarlarının örüldüğü her taşta, sanki onların yüzlerini görüyordum. Her taşta değişik bir çehre… Gözlerimin, beynimin bana oynadığı bir oyun muydu, yoksa ölümsüzlüklerini, ölmediklerini mi anlatmaya çalışıyorlardı bilmem. Kiminin gözleri açık, kimi gülümser gibi, kimi özlem içinde, ama hepsinin de yüzünde dingin, vatan için can vermenin gururu vardı. Orda ne kadar durdum bilmiyorum. Ama onların ölmedikleri, oradaki her filizde, açan her çiçekte, toprakta, taşta da olsa yaşadıkları aşikârdı.
Orada nöbet tutan kahraman askerlerimize, daha önce çoğalttığım ÇANAKKALE ASLANLARI şiirimi dağıttım. Hepsinin gözlerinden, alınlarından öpmek istedim. Onların yaşında bir erkek evlâdını kaybetmiş bir annenin iç sızısıyla, hepsine sevgiyle seslenip, ölen oğlumun ömrü sizlerin olsun, sizi yüce Allah korusun diye dua ettim.
Dönerken içimde bir ses devamlı bağırıyordu: VATAN SAĞ OLSUN! VATAN SAĞ OLSUN!
Seneler geçse de, orda duyduğum duyguları unutamam. Allah (C.C.) onları hep korusun. Şehitlerimize de rahmet eylesin.
17 Mart 2012 Saat: 21.38
ÇANAKKALE ASLANLARI
Gözler şimşek, gönül ateş koştular,
Kükreyip arslanlar, taşıp coştular!
Göğsü iman, dili Kur’an taştılar,
’Allah Allah’ diye dağlar aştılar!
Zafer için koşan yürekler harlı,
Vatan aşkı sarmış, sanmayın karlı...
Mehmet’i korkar da kaçar sandılar,
Şehadete koşup, nûra kandılar...
Yılmadan koşuyor kahraman nefer,
Tarihler yazacak, destan bu sefer...
Düşman dayanamaz, yok gözünde fer,
Allah için koşun, bizimdir zafer!
Coşup akıyorlar, çılgın sel gibi,
Aziz vatan için eser yel gibi,
Türk’üz, her gönülden sesleniyoruz,
Vatan sevgisiyle besleniyoruz!
Kükreyip atıldı, savaştı mertçe,
Bağrın açmış, siper etmiş cömertçe!
Tekbirle inledi yürekler pakça,
Savaştılar yalın kılıç, erkekçe!
Anafartalar’da Mustafa Kemâl,
Arıburnu Cephem şehitlerle al,
Esat, Vehip Paşa, bir çok miralay,
Koşuyor askerler bak alay alay!
Hepsinin yüreği şimdi bir volkan!
Yiğit askerlerim düşmana kalkan!
Dereler, tepeler boyanmış al kan!
Atam sesleniyor:’’Vatanım çalkan! ’’
Bir değildi, iki değil, beştiler,
Aynı köyden, yanan kor ateştiler!
Sanılırdı, hepsi de kardeştiler,
Ufukta parlayan bir güneştiler!
On sekiz Mart günü albay Cevat Bey,
Diyor:’’Bu zaferi duysun dünya, hey!
Verdik, burda koşup binlerce şehit,
Türk başını eğmez, tüm dünya şâhit...
Cana bin can katmış askerim sanki,
Bu öyle bir savaş, öyle bir an ki,
Hangi ilden bunca şehit seçilmez,
Diyor:ÇANAKKALE BİLLÂH GEÇİLMEZ! ’’
Şehit, besmeleyle toprağa konur,
Babalar ürpermiş, duyarlar onur.
Anadır, olsa da gözleri yaşlı;
Başlarında hâle, yüzlerinde nur!
Vatan kutsal deyip, Mehmet çağlıyor,
Düşman yenik düşmüş, hep kan ağlıyor.
Mustafa Kemâl’le yer gök inlesin!
İstiklâl Marşını herkes dinlesin!
Hâlenur Kor (30 Ocak 2000)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.