Şimdiye kadar hiç kimse taklit yoluyla büyüklüğe ulaşamamıştır. -- samuel johnson
me
mehmet ali vural
@mehmetalivural

ÖLÜM VE KORKU GÜNLERİ

18 Mart 2016 Cuma
Yorum

ÖLÜM VE KORKU GÜNLERİ

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

530

Okunma

ÖLÜM VE KORKU GÜNLERİ

ÖLÜM VE KORKU GÜNLERİ (İLK TEMAS)
....... İki gün boyunca yağmurun dinmesini bekledim.

gökyüzü delinmiş gibi durmadan yağmur yağıyordu. Gökyüzü adeta bir şakule benziyordu. Ara sıra gökyüzü hıçkırıyordu. ve gökyüzü zamansız bir şekilde bir insanın edasıyla ağlıyordu.

Uzun geçen karlı kış günleri artık geride kalmıştı uzak ve bilemediğim diyarlardaydım bütün geçmişimden uzak reddettiğim dünyadan soyutlanmış bir şekilde bir sınır köyündeydim ama yaşadıklarım kafamın içinde yeni kabuk bağlanmış bir yara gibi durmadan kımıldayıp duruyordu.

Şuan her şeyden uzak bilemediğim bir evin penceresinde kendi karanlık geçmişimle yağan yağmurla beraber hesaplaşıyordum ağzımda talk tadında acımsı bir tat benliğimi ele geçiriyor gibiydi

Üçüncü günün sabahında berak bir güneşle uyandım fırtına sonrası bir sessizlik her yere hakimdi uzun bir zamandan beri yağan yağmur durmuştu öğleye yakın bir zamanda ihtiyar adamdan vedalaşıp ihtiyarın gösterdiği yöne doğru yola koyuldum toprak yolun kenarları ölü yapraklarla doluydu uzun bir zamandan beri bu yol kullanılmamıştı yol daha çok bir patikayı andırıyordu. ilerledikçe toprak yol dahada daralıyordu. İhtiyarın dediğine göre bu yol daha çok Irağa geçmek için kullanıldığını söylemişti ilerledikçe yol kaya blokların arasına giriyordu. Kaya blokları gökyüzüne doğru birer mızrak gibi yükselmişlerdi ısısızlığın hüküm sürdüğü ve aşina hayaletlerin patika yolu arşınladığı bir yerdi burası ilerleyen zamana aldırmadan yürümeye devam ettim ikindiye yakın bir vakitte sınır köyünden epey uzaklaşmıştı.



Yolun kenarında epey uzağımda silahlı iki adam duruyordu. İhtiyar adam bu konu hakkında beni uyarmıştı yol boyunca silahlı adamlarla karşılaşacağımı ve buralarda belli aralıklarla sorgulanacağımı uzun uzadıya anlatmıştı ilerledikçe adamların görüntüleri netleşiyordu. burada pati yol biraz daha genişliyordu. ve normal bir yol haline geliyordu yolun aşağısı muhteşem bir dağ manzarası bütün görkemliğiyle kendini ele veriyordu. Burası nevroz dağlarıydı rengarenk çiçeklerin açtığı kardelenlerin dağ doruklarında ölüme inat yaşamaya tutunduğu ters lalelerin diyarıydı.

Adımlarımı biraz daha yavaşlattım geçmişim bir filim şeridi gibi perde halinde gözlerime iniyordu yine silahların gölgesinde ölümün yaşamdan üstün geldiği bir yerdeydim ilerlemeye devam ettim iki adam yolu ablukaya almış durumdaydı hemen elli metre ilerisinde konteynır bir barakanın hemen yanında iki adam daha arkaları dönük bir şekilde bir şeyler konuşuyorlardı sağ taraftakinin bir metre ilerisinde çatal ayak üzerine kurulmuş ve en az bir metre yükseklikte bir doçka silahı konuçlandırmışlardı ve silahın yönü dağın zirvesine doğru yöneltmişlerdi içimdeki korkularla yüzleşiyordum sanki karanlık bir tünelden yol alıyor gibiydim burası barakadan yapılmış bir karakol olmalıydı ihtiyar bunlardan söz etmişti en az beş kişilik en çok on kişilik olduğunu söylemişti

ilerlemeye devam ettim

Adamlarla aramdaki mesafe en az elli metreye yakın vardı adımlarımı tümden yavaşlattım ve olduğum yerde durdum belli bir zaman aralığı karşıdaki adamlarla göz teması sağladım içlerinden biri bana doğru ilerlemeye başladı arkası dönük olanlar durumun farkına varmış olacaklar ki bir tanesi çatal ayak üzerinde bulunan silahın başına geçmişti diğer ikisi ise çoktan toprak mevzilere girmişlerdi iki elimi hava kaldırdım ve iki dizim üzerine yere çömeldim kötü bir niyetimin olmadığını ve Zorduça gitmem gerektiğini söyledim silahlı adam söylediklerime aldırmadan bana doğru ilerlemeye devam etti adam deforme olmuş bir yüzü vardı yüzünün yarısı şarapnel parçalarıyla parçalanmıştı yüzü bir savaş sahnesinden çıkmış gibi yer yer çukurluklarla doluydu üzerinde haki renginden bir elbisr vardı otuz otuz beş yaşlarında vardı sağ gözü durmadan ara sıra kasılıyordu sanki bir şeye göz kırpıyor gibiydi sağ elinde tuttuğu silah helezonık bir dalga haline titriyordu belli ki kalp atışları hızlanmıştı ve elinin titremesine sebep oluyordu.



Vücudu terden sırılsıklam ıslaktı sol şakağında boncuk halinde terler birikmişti iki üç adım daha attı aramızdaki mesafa belkide iki üç metre ancak vardı iki üç dakika olduğu yerde durdu tam konuşacağı sırada sol şakağındaki ter damlalarından bir tanesi yere doğru kaydı...............

Okunma sayısı: 728 Puanı: 0 Yazıya oy ver

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ölüm ve korku günleri Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ölüm ve korku günleri yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÖLÜM VE KORKU GÜNLERİ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.