- 990 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Şehidimiz Zeynep Başak Gülsoyun ardından
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
ŞEHİDİMİZ “ZEYNEP BAŞAK GÜLSOY”UN ARDINDAN
13 Mart 2016 gün akşam saat 18.45 de Ankara Kızılay Güven park’daki otobüs duraklarının en kalabalık yerinde, kahrolası hain teröristler tarafından bir bombalı araç patlatıldı. Bir kısmı olay yerinde, bir kısmı hastane yollarında, bir kısmı da hastanelerin acillerinde 37 canımız vatanımız için şehit oldular.
Kimler yoktu ki, 15 yaşında bir gencimiz, gencecik üniversite öğrencilerimiz, milli bir futbolcumuzun babası, bir partimizin kıdemli bir ilçe başkanı, daha nice kıymetli vatandaşımız…
Elbette hepsi de bizim için kıymetli idi. Ama Zeynep’imiz bizim yavrumuz, kuzumuzdu. Yandı yüreklerimiz ki, hem de sönmemecesine. Gencecik bir hukuk fakültesi öğrencisi. Yine bir hukuk fakülteli genç arkadaşıyla birlikte terör şehitleri kervanına katıldılar.
Erzurum Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesinde 1977-1981 yıllarında birlikte okuduğumuz sınıf arkadaşımız, sevgili kardeşim Mali Müşavir ve İşadamı Ali İhsan Gülsoy’un iki kızından küçüğü idi Zeynebimiz. Abla kızımız Elif de genç bir avukattır.
Olay günü arkadaşım Ali ihsan Mengen Şirinyazı’daki işyerindedir. Televizyonlardan olayı duyunca hemen Zeynep’imizi arar ve cevap alamaz. Soluğu hızla Ankara’da alır. Eşi Asiye hanımla birlikte bütün hastahanelerin acillerini, hatta karakolları dahi ararlar, fakat bulamazlar yavrumuzu. Kimin aklına gelirdi, kim kabullenebilirdi adli tıbbın morgunu soruşturmak, kimin gönlü isterdi morglardan araştırmak…
İsimler medyada yayınlanınca acı gerçek hepimizin yüzüne yıldırım gibi çarptı. Yıkıldık, kahrolduk. Çünkü çoğu sınıf arkadaşımız gibi ben de ailecek yavrumuzu çok yakından tanıyorduk.
Bu satırları içim kan ağlayarak yazıyorum. Amacım acılarımızı tazeleyerek yeniden üzülmek ve sizleri üzmek değil. Amacım tarihe not düşmek.
Acı haber çabuk yayıldı ve otuza yakın sınıf arkadaşım ve ben Ankara yollarına düştük. Aynı akşam Ankara’da olan sınıf arkadaşlarımız hemen yavrumuzun evlerine gidip ailemize destek olmaya çalıştılar. Ertesi gün öğle namazından önce, bir mahşer yerine dönen Karşıyaka mezarlığı camisinde toplandık. Terör patlaması şehitlerimizle birlikte 34 adet cenaze namazı kıldık. Belki hepimiz için bir ilkti. “Hatun kişiler niyetine 6 vatandaşımız, Er kişiler niyetine 5 vatandaşımız” olmak üzere 7 kez cenaze namazı kıldık. Namaz öncesi manzarayı anlatabilmeye ne satırlarım yeter ne de gücüm. Feryatlar, figanlar, ağıtlar, öfkeler, lanetler, hüzünler. Allah’ım, bir insan en yakın arkadaşını ve ailesini teselli etmede bu kadar mı çaresiz kalırdı?
Namaz sonrası her arabaya dört can konuldu. Herkes kalabalıkta cenazesini ve arabasına kaybetti. Cenaze arabaları kalabalıktan yollarda ilerleyemedi. Bir gün önce şiddetli bir şekilde yağan yağmur, o gün şehitlerimizin cenazelerinin defini için bizlere izin vermişti.
Her cenazenin başında görevli imamlarımız ve mezarlık görevlilerimizle birlikte yakınların hummalı çalışmaları ile, mahşeri bir kalabalık eşliğinde şehitlerimizi Sahibimiz Rabbimize emanet ettik. Dualar okundu, mezarlık taziyeleri uzunca sürdü.
Kardeşimiz Ali İhsan ve abla kızımız Elif, daha metanetli gibi görünüyorlardı. Ancak annemiz Asiye hanımı teselli edebilme imkanı yoktu. Adeta yıkılmış ve ayakta duramıyordu. Hiç de kolay değildi elbet. Allah’ım bu durumda kardeşlerimizi teselli etmek ne kadar da zordu…
Karşıyaka mezarlığından hüzünle ayrıldık ve taziye evinde tekrar toplandık. Şehidimiz, bizimle birlikte, tüm vatandaşlarımızın evladı olmuştu. Kalabalıktan eve girebilmek ne mümkün.
Şehidimizin cenazesinin öncesinde ve sonrasında Gülsoy ailesine destek olan tüm vatandaşlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Rabbim cümlesinden razı olsun.
Ankara’dan katılan sınıf arkadaşlarımız: Neşe Kurugöllü, Ekrem Sancak ve eşi, Göngör Kaya ve eşi, Derviş Başer, Muhammet Tosun, Eyüp Kütük, Ali Osman Külekçi.
İstanbul’dan: Müzeyyen Durgun, Canan Kurt, Uğur Kurt, Ufuk Yetgin, Recep Ali Aksoylu, Göksel Gençarslan, İmdat Okumuş, Özer Hatunoğlu ve eşi, Ercan Karaman, Zafer Semerci, Fatih Öztürk, Çetin Sümer, Prof.Dr. Zekai Özdemir, Vahap Markopçuoğlu,
Kayseri’den: Mehmet Conağası, Bekir Sami Keşoğlu,
Aksaray’dan: Metin Tapanoğlu.
Bolu Akçakoca’dan: Bülent Turanlı.
Alanya’dan: Gürsel Faiz.
Afyonkarahisar Dinar’dan Salih Arısoy.
Denizli’den: İsmail Palvan.
Antalya’dan: Süleyman Coşkuner
Ayrıca mazeretleri nedeniyle cenazeye katılamayıp, gönlü her zaman bizlerle birlikte olan, telefonları ve yazılarıyla her an hüzünlü ailemize destek veren;
Kayseri’den: Gülsevil Yıldız ve Muhterem eşleri Rifat Yıldız hocamız. Murat Özaşır.
Erzurum’dan: Sevil Oya Öner.
İstanbul’dan: Hayrullah Özyetgin. Nurten Küçük.
Gaziantep’ten: Mehmet Babür Gücüer, Ali İhsan Akmurat.
Adıyaman’dan: Kenan Doğan.
Bursa’dan: Fatma Turan Ün ve eşi Haluk Ün. Kızları Dr. Feride Ün.
Antalya’dan: Ergün Önder ve İbrahim Uzunbekiroğlu.
Trabzon’dan: Hediye Uzun, Hasan Kamber, Müslüm Yıldız.
Hepinizden Allah razı olsun.
Selam, sevgi ve dualarımla. Allah’a (cc) emanet olunuz.
17 Mart 2016 Saat: 06.30. Antalya
Süleyman COŞKUNER
YORUMLAR
çok şey yazmak isterim ancak bu sosyal medyadan cidden nefret ediyorum artık.
iç sesinize çok fazla vakitte ayırmıyorum o yüzden. lakin şunu yazmadan geçmek istemedim. böylesi önem arz eden bir yazıya bu kadar az yorum düşmesi açıkçası çok manidar geldi bana. samimiyetsiz. tarafını bilmeyen.rengini belli etmekten korkan vs vs vs.
yada neme lazımcılık oynayanlar sahnesi. bi sürü bi sürü.
köken olarak Erzurumluyum ve Bayrak ve ülkesine aşık bir kadınım.
avrupa öksürürse dünya kusuyor. bu inkar edilmez bir gerçek. herkes charlie hebdo oluyor herkes ermeni alman ingiliz vs vs.
peki ya bizim yoldaki yönsüzler.ne çok vesaire dönüşmüş şekiller var Allahım...
bu çok korkunç bir görüntü ve ürküyorum açıkçası.
neyse en azından bu paylaşıma bir baş sağlığı ve fatiha bırakıp hayırla yad edilebilirdi şehitlerimiz değil mi.dilerim Rabbim rahmeti ve merhameti ile sarmalayıp mekanlarını cennet eylesin inş..
altını çizerek seçki kuruluna şükranlarımı sunup duyarlı yüreğinizi kutluyorum.
son olarak hiç tereddütsüz Ben Ankara bu gün Ben Türkiye bu gün ve son nefesime kadar ben vatanım diye imzamı atayım.
saygılar...
Mehtap Yıldız tarafından 3/19/2016 12:03:10 AM zamanında düzenlenmiştir.
:((
Maalesef...
İçim kan ağlayarak okudum yazıyı. Ancak aradan geçen bunca seneye rağmen bu kadar ''DOST'' olan sınıf arkadaşlarınızın acı bir günde bir araya gelmesi mükemmel...Allah u Teala muhabbetinizi artırsın ve İnşallah güzel ve neşeli günlerde bir araya gelirsiniz.
Şehitlerimize Allah u Tealadan gani gani rahmet dilerken; Yakınlarının ve bizlerin başlarıımız sağ olsun.Ailelerine sabrı cemil niyaz ederim.
Çok güzel bir anlatım ama üzücü.
Selam ve dualarımla.
:((
13 Mart 2016 Pazar akşamı Ankara'da meydana gelen hain ve alçakça saldırıyı kınıyor, şehit düşen güzel yurdumun otuz dört nadide gülüne Allah'tan rahmet, yakınlarına ve Aziz Milletimize başsağlığı, yaralılara ise acil şifalar dilerken tekrarından yüce Rabbime sığınırım
Güne gelen yüreğe, emeğe, kaleme, kelama selam ve saygılarımla...
Önce sizlere yardımcı olan kişilere buradan Defterimiz ve şahsım adıma teşekkür etmek isterim.
Acı haber tez duyulur derler, tez duyulan haberin sahibine ulaşmak ne kadar zor olmuş. Okudukça ürperdim. Allah yardım etsin o ana babaya başka ne diyebilir ki insan.
Ailelere sabırlar dilerken, bütün şehitlerimize rahmet dilerim..
Nur içinde yatsın.
Lisede, iyi bir İngilizce hocam vardı.
O iyi bir hoca idi de, ben çok başarılı bir öğrenci sayılmazdım İngilizce dersinde.
Ama,
yine de iyiydi aramız.
Sonra, duydum emekli olmuş ve memleketi Görele'ye yerleşmiş.
Balıkçılık yapıyormuş orada.
Gitmek, görmek, elini öpmek nasip olmadı Azmi Gülsoy hocamın.
Duydum ki, şehit kızımız yeğeni imiş kendisinin.
Allah'tan sabır diliyorum kendisine de.
Gerçekten çok üzücü bir olay.