- 349 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ölümü düşlerken
ÖLÜM VE KORKU GÜNLERİ (MEZRA)
........ Mezraya girdiğimizde vakit öğleye geliyordu.
İhtiyar mervan durmadan öksürüyordu boğazında zaman zaman hırıltılar yükseliyordu. Sanki bedenindeki ruhu farklı bir ruhla çatışma halindeydi her adımda yavaş yavaş ölüme yaklaştığını hissediyordum nedense ölümler buralarda hiç beklenmediği anda geliyordu.
Mezra çoktan terk edilmişti evlerin çoğu yıkılmıştı buralarda sadece insanlar ölmüyordu. Yapılarda tıpkı insanlar gibi ölüyordu. Uzun bir zaman aralığı etrafı dinledim hiçbir yerde ses yoktu sadece Koca Mervanın boğazındaki hırıltı ara sıra hissediliyordu. dünya yokluk içinde yokluktu sanki her yer çaresizlik ve sefalet kokuyordu. İnsanlar buraları çoktan terk etmişlerdi belli bir zaman aralığı etrafı izledim hiç bir canlıya ait bir iz yoktu her şey kendi kabuğunda yok olmuştu.
İhtiyar mervan dinlendikten sonra yeniden hareketlenmeye başladı iki üç adım ilerledikten sonra tekrar durdu ve bana dönerek arkadaki kaya bloklarına bak dedi kaya bloklarına baktığımda sol tarafımda ani bir sesle irkildim iki tane yaban keçisi yıkılmış ve harabe haline gelmiş evlerin arasında koşuştuğunu gördüm hafif bir toz bulutu arkalarında oluştu canlı bir varlıkla karşılaştığıma sevinmiştim gözlerimi iyice kıstım taş yığınının arasında ayağı kırık bir yaban keçisi arkalarında topallıya topalıya gidiyordu. Sağ arka ayağı kırılmıştı en az üç dört santim diğer ayaklarına göre havada duruyordu.
Belliki bir boğuşma yada yırtıcı bir hayvan tarafında bacağı bu hale getirilmişti ihtiyar mervan iyice uzaklaşmıştı ve yıkılmış bir evin sağlam kalan duvarının gölgesine çoktan sığınmıştı ihtiyar mervana doğru ilerledim o esnada yaban keçisi çoktan kaybolmuştu eve yaklaştığımda sefaletin boyutu dahada büyümüştü her yer yıkılmıştı insanlar buraları çoktan terk etmişlerdi bir çaresizlik fizyonu her yere yayılmıştı şuan harabe evin önündeydim tavan ağaçlarında iki üç tanesi hala ayakta duruyordu. Toprakla mertekler birbirine karışmıştı merteklerden bir kaç tanesi hala ayakta duran tavan ağaçlarından sallanıyordu. Ve birer mızrak gibi uçları toprağa değiyordu.
Tahta bir kapı çercevesi üzerinde paslı menteşeler yardımıyla hafiften sallanıyordu. Ölüme açılan bir kapı gibi ara sıra gıcırdıyordu. ve durmadan helezonik bir titremeyle hareket halindeydi kapının hemen yanı başında iki üç kemik toprağın teninden sırıtıyordu. insan kemiklerimi yoksa hayvan kemiklerimi pek anlaşılmıyordu. Kemiklere bakmak için hafiften eğildim ve birden sağ tarafımda lahit taşına benzer bir taşın üzerinde kan lekesi gözüme çarptı uzun bir zamandan beri burada silinmediğ belliydi elime aldığım mertekle toprağı hafiften eşedim toprağın altında bir kaç tane kemik parçası çıktı bir hayvana ait olan kemiklerdi yönümü doğrulttuğumda birden kaya bloklarında iki üç kişinin görüntüsü gözlerime çarptı hepsindede uzun namlulu silahlar vardı kaya boloğunun gölgesinde dinleniyorlardı ihtiyar mervanın kast ettiği bunlar olmalıydı hemen ihtiyarın yanına döndüm.....
Mezra ölüm ve yaşamın kuşatması altındaydı ...................................................
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.