- 877 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Terör ve Ben
Türkiye, kozmopolitik yapısı itibari ile üç kıta arasında kalan önemli bir konuma dahip olmsının yanı sıra doğal kaynaklar bakımından gelecek yüzyıllara yatırım açısından mükemmel bir yer altı zenginliklerine sahiptir.
Bu nedenle 2. Dünya savaşına girmeyerek "yurtta barış dünyada barış" parolasıyla iç bünyesinde gelişim hamleleleri başlatmıştır. Seri bir şekilde fabrikalar açılmış, iletişim ağları kurulmaya hız verilmiş ve ulaşım ağları yaygınlaştırılmış, yorgun Türk ulusu uyanmaya başlamıştır.
1960’larla başlayan, 1961 anayasası ile geniş hürriyetler ortamı sonucu zenginler ve fakirler arasındaki uçurum sonucu farklı arayışların ortaya çıkmasına ferahlık sağlamasınını bir takım grupların uç noktalara kadar gitmelerine haklı bir neden sağlamıştır.
Ancak bu nedeni bir fırsat bilen dış odaklar iç gruplarla işbirliği içine girerek bunu kendilerince bir fırsata dönüştürmeyi başarmışkar. Kendi idolojiletini empoze etmek uğruna dört koldan saldırıya ve kandırıya başlamışlardır. SSCB, İran, İsrail (o dönemlerde İsrail adına Misyonerler), ve ABD bunlardan sadece bir kaçı. Hepisinin Türkiye üzerinde ayrı ayrı planı, projesi ve de hesabı vardı.
Rusya kominizmi yayma hayaliyle fikir ihracatı yapmakta, İran din peşinde, İsrail ABD eliyle Ortadoğu zenginliği arzusundadır. Gelecek yüz yıllara dair projeleri her daim hazırdı. Taa ki Gorbaçov’un 1980’li yıllarındaki "perestroyka"sına kadar. Bu dönemden sonra SSCB derin bir uykuya daldı. Elindeki birçok bölgeler bağımsızlığını ilan etti. Böylece ekonomik güçler önemli bir rakibi otomatik olarak devre dışı bırakmış oldular.
Güç bakımından bağımsız olamayan Türkiye habire askeri cuntalar yaşamakta, halk baskı altında tutulmaktadır. Dış güçlerce kargaşa ortamı değişken zamanlara bağlı olarak sürekli körüklenmektedir (sağcı_solcu, alevi_sünni, türk_kürt vb).
Her defasında dış güçlerden izacet alan siyasi otoriteler günü kurtarma adına, geleceğe dair bir ulusal proje üretememelerinde kaynaklanan basiretsizliklerinin bedelini çeşitli dönemlerde kedileri de ödemek zorunda kaldılar.
Bulunduğumuz yy. geldiğimizde Ortadoğu petrol kaynakları değerini hızla artırarak, sömürge güçlerinin iştahlarını kabartmaya hız verdi. Ellerindeki terör kaynaklarına çeşitli etiketler yapıştıp dönem dönem piyasaya sürmeye devam ettiler.
On yıllarca süren Iran-İrak savaşı, Afganistan talibanı, Irak işgali, Mısır ayaklanması, Filistin işgali-İsrail baskısı buna benzer olaylar. Bütün bunlara bakıldığında görülen tek resim süper güçlerin ekonomik sabaşı.
Ülkemizin bu bataklığa girme serüveni Avrupa’ya açılmamızla başlayıp, Büyük Ortadoğu Projesine dahil olmamızla "ortadoğu eşbaşkanlımızla" hız kazanmıştır. Her alanda kullnıldığımız gibi bu alanda da sömürge güçlerince kullanılmaktan kendimizi koriyamadık. Şahsi çıkarlarımız, siyasi emellerimiz her daim buna engel oldu.
Şimdi şöyle kafamı kaldırıp baktığımda terör ve ben kendimi iç içe görmekteyim. Terör her daim yanıbaşımda bir gölge gibi takip etmekte benim korku parçm gibi peşimden gelmekte.
Eeee! Şimdi her şeye he diyen siyasi otoriterler benim bu kangren haline gelmiş korkumu nasıl yok edecekler?
Kamber BAL
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.