Gecenin Bağıran Yalnızlığı
Karanlığın yalnızlığı bağırır durmadan.. Toprak yağmura ben neye hasretim bilmeden.
Her halimden viran misali tahta kırıkları dökülür.. İçimden yangın kokusu yayılır semaya doğru..
İyi değil her dem kötüydü ahvalim. Ama iyileri sevdim daima.
Pişmanlığım dahi utanırken tekerrürlerimden, kalemim bir küsmedi bana. Bende onla dost oldum, onla besledim yalnız satırlarımı..
Gülüşlerim kalabalık olsada, gözyaşlarım hep utangaç ve yalnızdı.O karlı gecelerde, trenlerin türküsünü dinlediğim o nemli gecelerde; mualla bir renge büründüğümden aşikar olmayışım..
Tokat yemiş gibi gönlüm.
Donuk...
Manasız...
Hareketsiz..
Öldü mü kaldı mı onu bile sezemiyor bedenim, hislerim..
Bir kahve fincanı efkarımı dağıtmaya yetmiyor bu gece. Hatta bu karanlık yarılıp Şems dahi gösterse lem’alarını, gülmez kederim..
Az kaldı.. Bu yolu işaret ediyor her hatırât kalbimde..Suskunluğun ayak sesleri boğar nefesimi. Anlatamaz mürekkep, bu saman kağıdına bile.
Korkuyrm işte yenilmekten.. Herşeyden korkuyorum..
Kervandan ayrı kalıp oraya buraya sürüklenen bir yolcu gibiyim bu aralar.
Gölgemden bile çekinir ellerim..
Gözlerim ses etmez yıldızlarla bu gece.. Nazarların değmediği bir liman isteyişim bundandır..
Her eşya, her zihayat bir sona muhtaç bu alemde.. Kalem tükenir, sayfa biter, yağmur durulur, fırtına diner,yolcu gider, keder susar...
Bir beklemenin sonu yok bu dünyada.. Ümitlerin, korkuların, sevdaların bile sonu varken.. Beklemek? Peki ya özlemek?
Susmak istiyorum. Hakiki bir sonsuzluğa uçmak istiyorum. İhlâsa talip hasbi bir garip olmayı diliyorum..Kendimden kaçamam daha fazla, insanlara da küsemem ya! Kırgınlıklarımı dürmek istiyorum bu gece..
Dilhûn olmuşsa bir gönül, anlatamayan mürekkep kurusun...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.