- 1011 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Çanakkale Ruhu Nasıl Tuz Ruhuna Dönüştü
Ne olacaktı ki survivor pisliklerinin, denetlenmeyen Siyonist tezgahı ahlaksız dizilerin, dangalak evlilik programlarının, hikayelerle dini program diye uyuşturulan bir toplumun ve hızla tegavvür eden (gavurlaşan) bir kültür dejenerasnunun çocuklarından ne bekliyordunuz ki;
Çanakkale Ruhunu bu kafayla kimse te’sis edemez. Bu ruh olsa olsa tuz ruhu olur. Onun da ne denli tahripkâr olduğunu bilirsiniz….Yok ederek temizler kökten kaldırır….Ondan sonra da çıkar Eyyup Sultan Türbesinde “Kurtar bizi bu felaketlerden Ey Ulu Hazret” ya da “Ey Mehdi baba gel bizi halas eyle perişanız” der durursunuz…
Ma’bud olarak Allah’ı rehber olarak kitabını bırakırsanız, Aziz Peygamberimizin örnekliğini şekle indirir de Onun güzel ahlakını yaşam tarzı yapmazsanız, örfümüzü geleneğimizi, kültür değerlerimizi, Allah sevgisini, Ahiretteki hesap korkusunu nesillerinize vermezseniz, tuz ruhundan başka bir numara olmaz o toplumdan. Yüce kitap ne güzel buyurmuş;
“İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden, bizi helâk eder misin, Allah’ım?” (A’râf 155)
İşte size tuz ruhundan birkaç örnek:
1-Şefkat-Der Raporuna göre Türkiye’de 55 ilde bulunan resmi genelevlerde çalışan kadın sayısı 3 bin, genelev harici vesikalı kadın sayısı 15 bin, gayr-ı resmi genelevlerde, randevu evlerinde, otellerde, sokaklarda çalıştırılan vesikasız seks kölesi kadınlarının sayısı 100 binleri geçmiş ise, Türkiye’deki seks kölelerinin 50 bini ise henüz çocuk ise; (Haber Vaktim)
2- Bir haftada "2 bin, toplamda 5 bin erkek, Taksim’de açılacak erkek genelevinde çalışmak istiyorum diye başvuruda bulunuyorsa (2013 A Haber)
3-Birleşmiş Milletler’in 2005 yılı Türkiye fuhuş raporuna göre kadın tacirleri günde 15 erkeğe pazarladığı bir hayat kadınından yılda, 765 bin dolar kazanıyor. Bu kadınların yüzde 36 sı hastalıklı ve bu hastalıkları masum ailelerine buşatırıyor ve hem nesli bozuyor hem de yavaş yavaş nesli öldürüyorsa;
4-Dört bir yanı camilerle donanmış Fatih’in mübarek şehri olan İstanbul’un fuhuş piyasasındaki rantı yılda 190 milyon doları buluyorsa; Sadece İstanbul bu kadarsa varın tüm yurdu siz düşünün...(Habertürk)
5- Kamudaki (belediyeler dahil) yolsuzlukları saymazsak Türkiye’de polis bölgelerinde yılda 85 bin civarında evden hırsızlık vakası yaşanıyorsa, ayrıca işyerinden hırsızlıkları da dahil ettiğimizde yılda 130 bin vaka ve yaklaşık 80 milyon liralık bir pazar söz konusu ise;
6-Yılda 2 bin 500 civarındaki kapkaç vakası, ortalama 200 liradan 500 bin liralık küçük ama kriminal bir pazar oluşturuyorsa;
7-Ençok suç geliri çetelesinde ilk sıraya fuhuş ve eroin oturuyorsa; (yılda 100 ton eroin)
8-İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın "Suç Ekonomisinin Türkiye Bilançosu" adlı araştırmasına göre 2010 yılında 27 kalemde Türkiye’de yasadışı faaliyetlerde oluşan ciro en az 8 milyar TL, Elde edilen net kazanç ise 2.1 milyar dolar ise;
9-Eşcinsel sayısının 1 milyonun çok üstünde olduğu söz konusu ise;
10-Sigara tüketiminde oran #-% 30 ları bulmuşsa;
11-Dini ve milli şuur düzeyinde seviye hızla düşüşler yaşıyorsa;
12- Kadına şiddet oranları hızla artıyorsa, çocuk tecavüzleri, genç kız tecavüz ve cinayetleri oranlardaki artışın önü alınamıyorsa;
13-İnsanlar muhtelif sebeplerle yaşamayı değil de intihar etmeyi bir kurtuluş olarak tercih eder hale gelmişse;
14-İç ve dış terörize girişimler neticesinde ülke güvenliğinin tartışılması söz konusu ise;
15-Tüm bunlar olup bitiverirken bazı sözüm ona dini-dar eşhasın da imam nikahı adı altında garsoniyer evlerde karılarını boynuzlaması ve zina etmesi ve bu konudaki ahlak tanımazların hızla artması söz konusu ise;
Bunca ahlâki çöküş hızla yok oluş mevzu û bahis iken ülkemize nasıl faydalı oluruz, gençliği nasıl bu buhranlardan halas eyleriz endişesi taşıması gerektiği halde bazı fırsatçıların koltuk kaygısına düşüp yakınlarımı nasıl arpalık bir yere tayin ettiririm deyu dinden-imandan ve milli hissiyattan kul hakkı vebalinden mahrum bir hayat tazı benimsediği bir zamanda gerçekten de Çanakkale Ruhuna çok büyük ihtiyaç var ama, halkı eğitmesi, halka örnek olması gereken yerlere maalesef ehliyetsiz, basiretsiz ve de Ahlâk-ı Muhammediyeye malik olmayan insanların getirilmesinin akıbeti TUZ RUHUNDAN öteye gitmiyor…
Tabi ki bu ihanetin çok ötelerde bir ağır faturası olacak…Belki de çok ötelerde değil buralarda da olması söz konusu….Yanarım yanarım da hiç suçu olmadığı halde bu felaketten, ağır faturadan masumlar da zarar görür ya işte ona yanarım…
Benim içim kan ağlıyor, tıpkı benim gibi bir zamanlar içi kan ağlamış büyük şairimiz Mehmet Akif’in Allah’a naz makamında niyazen seslendiği bir şiiriyle yazımı bitiriyorum.
Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?
Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!
Nûr istiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!
’Yandık! ’diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun!
Toprak kesilip, kum kesilip Âlem-i İslâm;
Hep fışkıracak yerlerin altındaki esnâm!
Sönsün de, İlâhi, şu yanan meş’al-i vahdet
Teslîs ile çöksün mü bütün âleme zulmet?
İ
slâm ayak altında sürünsün mü nihâyet?
Yâ Rab, bu ne hüsrandır, İlâhi, bu ne zillet?
Çanakkaleyi geçirtenlerin Çanakkaleyi geçirtmeyenlere hesap vereceği gün elbet gelecek.
Adnan Zeki BIYIK
Kırklareli Müftü Yardımcısı
YORUMLAR
Soysuzlarin garezi ehliyetin en bariz delilidir, denilmis.
Araba sürerken kaldirimdaki sanatçi kimlikli yayayi ezenin kardesinin kocaman gemileri var,
araba sürmesini bilmiyor olabilir ama yüzlerce ton agirligindaki gemilerin dümeni elinde.
Eger işler ehli'ne teslim edilmezse, ki edilmiyor, bunun sonu hayra alamet olabilir mi!
Rasulullah 20 çesit köleligin 18'ini bir kalemde sildi atti kaldirdi, fakat bugún Rasulullah'in takipçileri oldugunu söyleyenler, orta çag karanliginda, cahiliye döneminde dahi varolmayan yeni kölelikler icad ettiler.
Dünyanin uyusturucu merkezi diye bilinen bir sehirde dogdum büyüdüm (Amsterdam), fakat bonzai veya jamaika diye bir uyusturucu burada dahi yok iken, bu açikça Türk milletinin refleksi olan bir kesim gençlerimizi yok etmek için bir gayri-nizami harp usulü iken, hükümet ne yapti.
Onun inine gireriz, bunun inine gireriz diye hava atan, müslümanlarla ugrasmayi görev edinen, dost veya kardes göründügü heryeri felakete savasa sürükleyen tepemizdekiler bonzai inine niye girmiyorlar.
Tabiki daha 2 ay önce Libya sahillerinde bir gemiye operasyon yapmasini biliyorlar, çünkü o gemide uyusturucu var, o pastayi bizimkilere haraç ödemeden yiyemez kimsecikler.
Devlet uyusturucudan para yer olmus, camilerin kursun kaplamalarini söküp vatan müdafasinda kullanan bir Çanakkale seferberliklerinden, uyusturucu parasini neredeyse utanmasa resm'i gelir kabul edecek olan döneme geldik.
haerika bir çalisma yapmissiniz, tesekkür ediyor, saygilar sunuyorum.
Sadece "Çanakkale Ruhunu Tuz Ruhuna" çevirmediler insan ruhunu bile bitirdiler. Hocam kalemininize Allah kuvvet, yüreğinize de bol ilham versin.
Gittiler ! (Çanakkale Şehitleri)
Geliyorlar!
bir bebeğin karnını yararcasına,
gökle eş mavilikte olan
denizi yara yara,
Elizabeth'ler,
geliyor!
Siniyorlar!
Karanlık Liman'nın kuytularında
eceli-i nimbus bulutlarını örtünerek
ölümün karanlığına
siniyorlar!
Uyanıyor!
bir bahar sabahı şehir,
top sesleriyle uyanıyor
deniz ateş püskürüyor
adeta
yakıp yıkıyor dört bir yanı
alev alev
yanan,
gelinler, kızlar, kundaktaki yavrular,
elinde bastonu 90'lık dedeler...!
Çanakkele yanıyor dostlar yanıyor.
Kızıl alevler kaplıyor gök yüzünü,
tadını bile çıkaramadan, daha tadamadan hüzünü
küller yağıyor başımıza
düşmüş Mehmetim yere
sere serpe yatar!
Yatarken ruhu göklerde,
eli tetikte siper bekler.
Ezineli Yahya Çavuş
Çavuşum!
ben sana kurban olmuşum
63 erinle, 2000 orduya
meydan okumuşsun,
imnanınla yarattığın 63 bin ordu olmuş!
Düşmanı korkutmuşsun.
''Düştüler yollara...
Kopup geldiler
dört bir yandan;
Irak'tan, Bosna'dan, Libya'dan,Acem'den,
Türkistan'dan''
kanlar kattılar kuatsal kanımıza,
kutsallıklarından.
Conkbayırı!
Conkbayırı!
Sen değiştirdin bu seyiri.
Yeniden Uyandırdın
Mustafa Kemal'in erini.
Şehit oldular,
bu toprak uğuna,
bu vatan uğruna,
hem de gülerek,
eğlenerek,
sevdiklerine
güller göndererek.
Çanakkale,
Ey! Çanakkale.
Kırmızı güller yatar; o sahillerde
Gittiler!
Arkalarına bile bakmadan
gittiler.
Okulda yapılan bir yoklamda
öğrencinin arkadaşlarına,
''Bu vatan için gittiler'' dediği gibi
'' Çanakkale geçilmez! ' Diyerek
çekip gittiler.
Giderken güller diktiler yurduma
kan gülleri
düşmanı yurdumdan savan gülleri.
Yer Kızıl,
Gök kızıl rengini almıştı yerden,
Şehitler kendi dikiyordu kefenini
kendi kabrinden.
Her Kabirden bir seda çıkıyordu
Allhu Ekber, Allhu Ekber!
27.02.2007
Kamber Bal