sarışın 2 bölüm
Eğer herşey böyle devam eder ve daha geç kalınırsa, kapitalizmin artarak devam eden barbarlığı, dünyanın” tam bu ara kapıyı gürültüyle açarak içeri giren biri, şu her gün ora gelen, bir şeyle uğraşmayan, ondokuz yaşındaki kıvırcık saçlının akrabası gençti. Bu genç adam, daha ondokuz yaşında olmasına rağmen hayattan bıkmış gibi bir hali vardı. Ne yapacağına bir türlü karar veremiyordu. Her gün oraya geliyor ve konuşulanları dinliyordu. Durumu ise gittikce daha da belirsizleşiyordu. Sanki hayatı geçmiş gibi yapıyordu. Üniversiteli o anda“kapitazim dünyanın içine sıçtı” dedi. Aslında gelen geç adama “konuşmamızın içine....” diyecekti.
Kısa bir aradan sonra sessizlik olduğunda genç üniversiteli tekrar konuşmasına kaldığı yerden devam etti. Son cümleyi tekrar ederek başaldı. Eğer herşey böyle devam eder ve daha geç kalınırsa, kapitalizmin artarak devam eden bu barbarlığı dünyanın ve bu dünyadaki bütün yaşamın sonunu getirecektir diyordu. Kıtalar arası eşitsizlik bir yana, kapitalst sistemden kaynaklanan insanlar arası eşitsizliğin ve resmi -kanun ayarlı- sömürünün, insanların mutsuzluğunun temelini oluşturduğunu, milyonlarca insanların işe yaramaz halde boş boş beklediklerini, gelecekten umutsuz ve korku içinde olduklarını, değerlerinin boşa harcandığını, insanın kendi kendine yararsız bir varlık haline geldiğini, hızla yozlaşarak çürüyüp yok olmaya doğru ilerlediğini, insanların birbirlerini yemelerinin an meselesi olduğunu, bu durumda insanın doğal halinin de gittikce kötüleştiğini ve bozulduğunu söylüyordu.
Üniversiteli genç uzun uzun anlatırken, kimse onun konuşmasını kesmiyordu.
İnsanlığın büyük çoğunluğunun acıdan kıvrandığını, diğer yandan dünyanın her yerinde açlığın hüküm sürdüğü her yerde, aynen bir avuç zenginin herşeye sahip olduklarını, bütün gücü ellerinde bulundurduklarını, çılgınca ve lüks içinde yaşadıklarını, dünyada ölüm-kalıma onların karar verdiğini, dünyayı kendi bahçeleri gibi gördüklerini, bahçeyi yapıp bozma hakkının kendilerinde olduğunu sandıklarını, insanların kaderlerini belirleyebildiklerini, diğer yandan, insanlık değeriyle alay ettiklerini, onlara tükürdüklerni, ayaklarıyla ittiklerini söyledi.
Nasıl oluyorda bir takım insanlar, lüks yaşama uğruna ölülerin üzerinde yürüyebilmektedir.? Hatta ölülerin üzerinde dans etmekteler. Neden herşeyin teslim olmasını ve önlerinde eğilmesini istiyorlar. Gözle görülen şu ki, paranın arkasındaki güçler (tekeller-bankalar ve onların devleti, aşağılık ve yalaka sınıfı ile) dünyayı sadece kendilerine aitmiş gibi sandıklarını (denizler, okyanuslar, ormanlar, her yer ve bütün canlılar yağmalanmakta) ve her istediklerini yapabilirmiş gibi davrandıklarını söylüyordu. <<Fazla kazanç için çıkartılan savaşlar, açlığa ve acıya terkedilmiş toplumlar var. insanlara yapılan kıyımlar, akılalmaz işkenceler, insanlığın geleceğinde hiç bir daha unutulmayacak yaralar açmaktadır.>>diyordu. Bütün bunların doğru anlaşılmaması ve bilgilenmenin manüple edilmesi, yani insanlığın her alanda yanıltılması için, dünya çapında el birliği ile çalışılmaktadır. Bu bir bilgi zehirlenmesidir. Diğer yandan yozlaşmış-çürümüş kapitasist kültürü tek alternatifmiş gibi insanlara sunmaya uğraşmaktalar.
<<İnsanın insana yaptığı bu akılalmaz acımasızlığı gören insan “bu nasıl yapılr?” diye sormaz mı? İnsanı derinden sarsan ve şaşırtıcı olan bu sorular, sadece bir soru olarak kalıyor. Malesef. .....yüzyıllardır süren bu canilik, değişmeksizin devam ediyor. Hala.>>
Bu sistemin insani değer diye bir şey tanımadığını, insanın değerinin olmadığını, kiralanabilen, alıp-satılan, işe yaramadığında atılan bir mal konumuna indirgendiğini anlatıyordu.
Üniversiteli genç adamın heyecanı geçmişe benziyordu. Artık tek tek ve kelimeleri vurguluyarak konuşmasını sürdürüyordu. Diğer yandan ortaya kardeşlikten, kardeşce yaşamın iyiliğinden, aslında bunun mümkün bile olduğundan, bunun bir ideolojik yanından bahsetmişti. <<İşte, insanların kurtuluşunun iyi ve sağlam, aynı zamanda bilimsel bir ideolojiyle mümkün olacağını>> söylemiş ve bu konuda bir çok örnekler vermişti. Bütün tanrısal inançların boş olduğunu, esasen insanın yüceliğinin önemli olduğunu, insanın kendine inanması gerektiğini söylemişti. Bu konularda geçtiğimiz yüzyıllar içinde, bir kaç filozofun teoriler geliştirmiş olduklarını, onların bu gün için ve gelecekte de yine geçerli olacağını, sadece sorunların çözümünün, bunların doğru anlaşılmasında yattığını söylemişti.
Görünüşe bakılırsa üniversiteli genç anlattıklarında samimiydi.
Üniversiteli genç çok şey vadeden konuşmasını burada kestikten sonra bir sessilik başladı. Hiç kimseden ses çıkacağa benzemiyordu.
Bu ara kıvırcık saçlı ortaya konuşmaya başladı.
En önemli olanın, hiç kimsenin açlığı hak etmediğini, bu dünyada en azından her insanın doyması gerektiğini, açlığın bir kader olmadığını söyledi. Herkesin karnının doyması mutlu olmaya yetecek mi? Bu ayrı bir durum dedi. Hiç anlam veremediği,
devam edecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.