UÇURTMALAR
Duvarlar bazen insanın üstüne üstüne geliyor. Ellerin sana yetmiyor, tutamıyorsun. İşte tam o zaman "aklım diyorsun." Aklınsa boş bir tarla da uçurtma uçuruyor.
Hayret! . . Onu ilk defa böyle özgür ve bir ceviz kabuğuna ihtiyaç duymadan gezinirken görüyorsun. "Yardımına ihtiyacım var diyecek oluyorsun" Ki, sana kırmızı bir uçurtma uzatıyor.
Az önce üstüne yıkılacak olan duvarlar, bu kez geriye doğru yıkılıyor. Şaşkın gözlerle bakıyorsun etrafına.
Bir kedi yaklaşıyor yanına. Yok yok öyle küçük ve beyaz bir kedi sanma. Hani köşedeki ciğerci var ya, işte onun kapısında pinekleyen meşhur kedi. Kendisini iki gözü başka renk Van Kedilerinden biri sanıp, herkese gururla gülümseyen o meşhur çello sesi ile miyavlayan tek gözlü kedi. Yani aklın başında olsa; bir uçurtma da ona verirdin yalan yok. Şansına küssün diyecektin ki, o da ne? Tırnaklarının arasında bir ip. Bak seenn. Bu günler de aklından ne geçerse oluyor desen:
Aklın yok ki. O şu an rüzgarla yarış yapıyor. Bakalım uçurtması mı, yoksa rüzgar mı kazanacak?
Senin de, kedinin de gözünüz onun uçurtmasında. Ciğercinin kedisine bakıyorsunuz; tek gözü ile yine gururla gülümsüyor. Sen de tek gözünü kapatıp gülümsüyorsun.
Şu uçurtmaya da bak, sana daha mı yakın göründü ne?
Kedinin başını okşuyorsun. Sana nasıl da kuyruğunu sallıyor. Bu işte bir iş var ama ne? Hep Dünya’ya iki gözle baktın elinde uçurtmasız. Uçurtmaların ipleri ellerini acıtır dedin belki de! . . Kim bilir belki de rüzgara kapılmaktan korktun, insan oğlu işte hepsinin içinde gizlediği korkuları vardır. Kimi incecik bir iple bile olsa, yaralanmaktan, kimisi yaralamaktan korkar. Kimi bu küçücük kedinin tırmıklarından korkmuş gibi yapar da, aslında kendi tırmıklarından korkar yaklaşamaz. Kimi bulutların tırnaklarını donduracağını, kimisi yakacağını zanneder. Hep uçurtmalara bakar.
Kimileri ise hep uçurtma yapar.
Yapar ve satar. Rengârentir uçurtmaları ama hiç uçurtmaz. . .
Kimisi ise ciğercinin kedisi gibi, gülümser. Aslında biliyordur Van Kedisi olmadığını, boş ver deyip geçer hayata bir tırmık atar. En yükseklere uçurur uçurtmasını.
Bütün mesele: Uçurtmaya değil, uçmaya yani bulutlara alışabilmektir . . .
Davi 06/03/2016
YORUMLAR
uçurtmada özgür değil ipi başkasının elinde....sağol davi....yine uçurtmalar gibi zirvedesin saygılarımla
Davidoff
El bile bedene bağlı değil mi Komutan?
Teşekkürlerimle.
"Duvarlar bazen insanın üstüne üstüne geliyor."
Sadece şu cümleye neler söylenmez
İnsanın bireysel yaşamının buhranlarından tutunda
Özgürlük problemlerine kadar
Gür bir öz var hani
Pink Floyd'un "The Wall" albümüne bile uzanılabilir
Uçurtma ve kedi üzerinden de anlatımın pekiştiği görülüyor
İnsanlar ve korkuları, kaygıları
Veee! Can alıcı final
"Bütün mesele: Uçurtmaya değil, uçmaya yani bulutlara alışabilmektir . . ."
Şiirleriniz kadar güzel bir şiirdi gerçekten
Dikkatimi çeker hep
Sayfanın kenarından bizleri izleyen, mütemadiyen izleyen bir çift gözde
Kimler ne merkezde, türlü versiyonlarıyla uçurtma uçuranlar mı var sayfada, kedi gibi birbirini tırmalayanlar mı var, miyaavv! maaavv! gibi sesler çıkarırken bir başkasının önündeki eti kapmaya çalışanlarda var mı acep? Diyen biri var sanki
Ben de şaka maka neler söylüyorum
Eskiden olsa rahmetli annemin hadi oğlum geç kalıyorsun okula diyen sesi kulağımda yankılanırdı
Nihayet hanımefendi
Yüreğe, emeğe, kaleme, kelama selam ve saygılarımla...
Davidoff
Sizin iyi bir yazar olduğunuz sadece yazdığınız yazılardan değil, okuduklarınızdan keyif almanızdan daha da çok belli oluyor Sevgili Abim.
Teşekkür ederim.
bütün mesele ne mi aslında?
sevgi dolu bir yüreğin yansıttığı bakışlara sakladığımız güzelliklerle karşılaşma isteğimiz.
umut ettiğimiz yeter ki gölgelere paye vermediğimiz ve adımlarken yolumuzu eşlik eden coşkunun yüreği sağaltan hikmeti...
işin sırrı: sevmek, inanmak ve iyi niyetimizi kaybetmemek.
yüreğinize sağlık değerli yazarım.
sevgi ve selamlarımla her daim...
Davidoff
Bütün mesele: doğru okuyup, doğru anlayabilmektir aslında. Değil mi Çamlısoy?