- 503 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ÇUKUROVA'DA ÇOCUK OLMAK
Sığırcık sürüleri gibi yayılırdık ovaya.Her sabah alaca karanlıkta kara sarı yanaklarıyla çocuklar.Çoğu gebe taze gelinler, yetişkinler,yaşlılar gençler. Hiç birimiz doyamadan uykuya.Trahomlu gözlerimizi bir türlü açamazdık. Yalnızca deve dikeni delerdi ve çok acıtırdı derisi iyice kalınlaşmış ayak tabanlarımızı.En çok da deve dikenine basmaktan korkardık.
Kimse konuşmazdı sabahları. İşitilen tek sesti pamuk yapraklarının hışırtıları. Ak köpüklü ağızlarıyla beş sivri dişli küçük canavarlar pamuk kozaları. Kanatırlardı gün boyu doyumsuz iştahlarıyla ellerdeki hiç kapanmayan yaraları.
Çoğu zaman adam yerine konmazdık. Çocuktuk ama kendini adam sayanların yaptığı her işi yapardık. Dileyen yiğit dilediği gibi yiyordu yoğurdunu. Yoksulluğu yaşıyorduk hiç sızlanmadan sonuna kadar.Sanki yaşam ölümlerle besleniyordu. Gözümüzün menzili kadardı dünyamız. Hiç yadırgamazdık dün birlikte yakaladığımız akreple oynadığımız arkadaşımızın ani ölümünü.
Çürüyen bir ayak tırnağının düşüşü kadar doğaldı ihtiyar birinin ölümü. Bir çocuğun ölümü ise cenazesine gidilmeyecek kadar önemsizdi. Yürekler kan içinde olsa da dışa vurulmazdı acılar. Dahası ayıplanırdı fazla çırpınıp ağlayanlar. Bir gül yaprağı üzerindeki bir çiğ tanesiydi tazecik canlar Su damlaları gibi emiyordu küçük bedenleri topraklar. Ama yine de barışıktık yaşamla.. Küskün değildik dünyaya. Aldatmayı bilmezdik. Yarın sıranın bize geleceğinden de korkmazdık. Keşke şimdi yine çocuk olsaydık.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.