YUNUS EMRE HAZRETLERÝ'NÝN TASAVVUFÝ ANLAYIÞI
HAKAN BURGAZ
YUNUS EMRE HAZRETLERÝNÝN TASAVVUFÝ ANLAYIÞI
Yunus Emre’nin en mühim vasfý aþýk olmasýdýr. Aþk yoluyla hayatýný þekillendirmiþ bir mutasavvýftýr. Onun hayatýna kalbinde yaþadýðý derin aþk yön verir. Aþký, sünnet ve Hz. Kuran’a tabiî olarak yaþayan Yunus’a göre ; insan geçici ve kalýcý varlýk sýfatlarýný birlikte yaþamalýdýr. Ýnsan geçici ve fani vasýflarýný býrakýp kalýcý olanlara yapýþmalýdýr. Zira, insaný insan edecek, yükseltecek, ve yüceltecek olan kalýcý vasýflardýr. Bunlarla insan Allah’ýn rýzasýna ulaþýr. Allah’ýn rahmet ve maðfiretine kavuþur. Geçici varlýk ve vasýflar ise, insan ile Allah c.c arasýnda bir perdedir. Bu perdeyi yýrtmadan Allah’a ulaþmakta mümkün deðildir. Allah’a ulaþmanýn yolu Yunus’a göre’’ insanýn yeryüzündeki kötülüklerden, çirkinliklerden, çiðliklerden arýnmasý, nefsini yenerek benliðini öldürmesiyle, kendini ilâhî aþka vermesiyle saðlanabilir.
Yunus Emre’nin bu anlayýþýný þekillendiren þüphesiz ki kýymetli mürþidi vasýtasý ile Allah c.c. yapmýþtýr. Yunus’un mürþidi’nin sohbetine ilk katýlýþýnda hocasýndan iþittiði sözler Yunus Emre’nin tasavvufi anlayýþýyla paraleldir. Yunus Emre’nin iþittiði sözler ise þu þekildedir;’’ Bilesiniz ki, Allah’ý tanýmak nefsini tanýmakla olur. Allah’a ulaþmak 2 adýmdýr. Ýlkinde nefsine basan ikincisinde Allah’a vasýl olur. Nefsini bilen rabbini de bilir. Dünya hayatý imtihandan baþka bir þey deðildir. Ýnsanýn baþýna gelen her þey içine düþtüðü her durum insanýn içinde olan aslýný ortaya çýkarmaktan baþka bir þey deðildir. Zenginlik, fakirlik , saðlýk ve hastalýk hepsi Allah’tandýr ve sadece insaný sýnamak içindir. Saadet, kýzgýnlýk ve hoþnutluk her þey imtihan içindir. Ýþte bunun sýrrýna varanlar daima hoþnutluk içindedirler. Çünkü bilirler ki güldüren de O’dur aðlatan da her þey O’nundur ve bir gün bizde ona döneceðiz. Ey Aziz! Sen bir yolcusun ve yolcu yolunda gerek ta ülfet ve üns sultanýnýn tatlý naðmelerini duyuncaya kadar yoluna devam et, ondan sonra olacaklar kendiliðinden olur. Bülbüller öter, Gönül dilleri naðmeler söyler, cezbe þimþekleri çakar, rahmetler yaðar. Rabbiniz Gafur’dur ve rahmet sahibidir. Sabýr aðaçlarýnýn dallarýnda yemiþler görünmeye baþlar hem de tam olgun. Cenab- ý Hak bizleri de sizleri de bitip tükenmesi olmayan nimetlerden ihsan eylesin, Amin. Kýymetli mürþidinin bu kýymetli sözleri tasavvufi ýþýkta ilerleyecek olan Yunus Emre’nin yaþantýsýna ve bunun ekseninde þiirlerine de þekil vermiþtir. Yunus, bu kýymetli sohbetlerde piþerken þu dörtlüðü dile getirmiþtir;
’’Bir elif tahsil eden münezzehdir ilimden
Endiþe ikliminde niçin düþüp gezersin ?
Dört kitabýn mânâsý bellidir bir elif de
Sen Elifi bilmezsin bu nice okumaktýr ? ’’ Yunus Emre Hazretleri , bu gibi söyleyiþleri en büyük bilginin cahili olduktan sonra , okumanýn ne faydasý olabilir düþüncesiyle ele almýþtýr. Bir diðer ifade ile ilim Allah’ý tanýmak ve rýzasýný elde edebilmek ve ihlaslý bir aþký yaþamak için ancak bir vasýtadýr.
Tasavvuf Edebiyatýna yazmýþ olduðu þiirleri ile saðlamýþ olduðu katký yadsýnamayacak olan Yunus Emre’nin tasavvuf yolcusunun gönüllere hitap etmesi gerektiði anlayýþýyla þiirler yazarken birçok mutasavvýfýn sözlerine benzer þiirler dile getirmiþtir. Þems- i Tebrizi Hazretlerinin ’’Kapýmýza deðil/Gönlümüze vuran buyursun sözleriyle paralel öðütlerle gönülleri aydýnlatmýþtýr.
Gönül kitabýndan okuyan ve gönlünü Hak sevgisiyle doyuran ve dolduran, Hangi lüzumsuz bilgiden kemalât bekleyecektir ? O gönül kitabý ki, Yunus’a göre, yedi deniz mürekkep olsa, yazmaya yetiþmezdi;
’’Ben bir kitap okudum kalem onu yazmadý
Mürekkep eyleyeydim yetmeye yedi deniz.’’ Yunus Emre’nin þiirlerini, vermek istediði mesajlarý ve öðütleri kýsaca ifade etmeye çalýþtýk. Öyle ya ! Gönlünü Mevla ile bir edenlere, gönlünü baðlayanlarýn gönül sohbetini hangi kalem hangi dil ifþa edebilir ki ?...
Yunus Emre’nin günümüzde anlaþýlamaz hale geldiði bir hakikattir. Bunun sebebi ise tasavvuf edebiyatý üzerine yapýlan araþtýrmalarda Yunus Emre’nin þiirlerinden alýntýlar sadece araþtýrma yapan kiþilerin kendi kýsýr ilimleriyle þekillendirdikleri düþüncelerini kabul ettirme niyetiyle yapýlmýþtýr. Bu düþünceyle oluþturulan eserler sadece eseri ele alan kiþilerin düþüncelerinden ileriye gidememektedir bunun sonucunda da okuyucu Yunus Emre’yi tanýmaktan mahrum kalmýþtýr. Bu durumu anlaþýlamayan baþka bir mutasavvýf Hallacý el- Mansur’u örnek göstererek açýklayabiliriz. Hallacý Mansur anlaþýlamadýðýndan dolayý dar aðacýna getirildiði zaman halk tarafýndan taþlanmýþ , derin yaralar almýþ ve yüzü kan içinde kalmýþtý. Bu taþlarýn vermiþ olduðu acýlara raðmen hiçbir inlemeye ve itiraza yönelmeyen Hallacý Mansur gülümsemiþ fakat bir kiþinin atmýþ olduðu gül üzerine inleyen Hallacý el-Mansur’un bu halî de anlaþýlamamýþtýr. Necip Fazýl Kýsakürek yaþanmýþ olan bu sahneyi þu þekilde terennüm etmiþtir;
’’Mercan mercan ufuk dudaðýnda kan / Ýnci inci soluk þakaðýnda ter.
Ne baþ yedi ne kan içti bu meydan! / Bu meydan aþýktan canýný ister
Tatlýydý akrebin sana kýskacý , /Acýya , acýda buldun ilacý;
Diyordun, geldikçe üst üste acý: / Bir azap isterim bundan da beter.
Sana taþ attýlar , sen gülümsedin / Derviþin bir çiçek attý, inledin.
Baðrýmý delmeye taþ yetmez dedin. /Halden anlayanýn bir gülü yeter! … ’’
Bu sözler anlaþýlamayan bir mutasavvýf için söylenmektedir. Günümüzde ise Yunus Emre’nin anlaþýldýðý düþüncesi hakimdir fakat Yunus Emre’yi anlayabilen kütüphaneler dolusu kitap okuyan deðil ayný güle sevdalý olan bülbül olduðunu belirtmemiz gerekir. Yunus Emre’nin derin duygulara kapýlmasý ve bu duygular ile þiirler yazmasý mürþidi ile olmuþtur. Yunus Emre’nin bilinmezlik yollarýna açýlan kapýsýnýn anahtarý olan mürþidine sevgisi belirtmek ise imkansýzdýr fakat kýsaca mürþidi hakkýnda bilgi vermek yerinde olacaktýr. Yunus Emre’nin yaþamýþ olduðu yüzyýllara ait bilgiler yetersizdir. Yunus Emre’nin bir mürþidi olduðu açýktýr fakat mürþidinin adý ’’ Tapduk Emre ’’ mi yoksa ismi belli olmayan bir mürþid mi ? Bu konuya kýsaca deðinelim. Yunus Emre’nin þiirlerinde sýkça ’’Tapduk’’ kelimesi geçmektedir. Tapduk mürþid bir insan mýdýr yoksa doðrudan doðruya Cenab-ý Hak mýdýr? Yunus , Hz. Allah’ý andýðýnda Tapduk demektedir. Tapduðumuz sözü, ’’Mabudumuz, Ýlâhýmýz, Rabbimiz’’ demektir. Tapmak kelimesi ’’ ibadet etmek , kulluk etmek ’’ anlamlarýna gelmektedir. Yunus Emre ’’Tapduk ’’ kelimesini Allah’a (c.c. ) kulluk mahiyetinde kullandýðýný gösteren birçok beyit vardýr. Bu beyitlerin Allah’a (c.c.) söylendiðinin görülmesinde yeterli olacaktýr;
Tapduðuna secde kýl sen
Sana vuslat gerek ise
***
Halka Tapduk mânisin
Saçtýk elhamdülillah
***
Yunus sen Tapduðuna kýl dualar
Dime kim ’’ Ne kýlam bu aþk elinden?
***
Yunus Hakka biliþeli / Can u gönül veriþeli
Þol Tapduða eriþeli / Gözlerimi açar oldum.
Yunus Emre’nin tasavvufi anlayýþýnda Peygamber efendimiz’e ( s.a.v) uyarak ve derin bir sevgi yaþayarak bu derin sevgiler içinde de nefsine galip gelerek Allah’ýn (c.c.) rýzasýna kavuþulur. Günümüzde yapýlan araþtýrmalarda Yunus’un þeriat , sünnet, peygamber , kuran ve sahabe-i kiram isimlerinin þiirlerinde yer almasýna karþýn bu þiirleri görmezden gelmekte birer uzman olan sözde araþtýrmacýlar Yunus Emre’nin Kuran ve sünnete tabi olmadan yaþadýðý sahabe-i kiramla herhangi bir baðý olmadýðý ve þeriat kelimesini kullanmanýn tehlikeli olduðu düþüncesiyle baðýmsýz bir mutasavvýf meydana getirme düþünceleri Yunus Emre’nin þiirlerine takýlmýþtýr. Peygamber efendimize uymanýn önemini ise Âþýk Yunus þu dörtlükle ifade eder;
Âþýk Yunus neyler dünyada sensiz
Sen hak peygambersin þeksiz gümansýz
Sana uymayanlar gider imansýz
Adý güzel kendi güzel Muhammed
***
’’Yunus metheyledi seni dillerde
Sevilirsin hem bütün gönüllerde
Aðlayý aðlayý gurbet ellerde
Yâ Muhammed caným arzular seni’’ Peygamber efendimizin her bir sünnetine sýkýca tutunup onun yaþantýsýndan dersler çýkararak rýza kapýsýndan geçilebileceðini kavramanýn önemini Yunus Emre yukarýda vermiþ olduðumuz örnek þiirlerde olduðu gibi sýkça deðinmiþtir. Yine Yunus Emre’nin þeriatý yaþamanýn önemini belirten þiirlerinden örnekler vereceðiz. Marifet ve hakikat ‘a þeriatý yaþayarak ulaþýlabileceðini Yunus Emre þu dörtlükle ele almýþtýr:
Þer’ ile hakikatin vasfýný aydam sana
Þeriat bir gemidir, hakikat deryasýdýr
Hakikat bir denizdir , þeriattýr gemisi
Çoklar girdi gemiye , denize dalmadýlar
***
Þeriat , tarikat yoldur varana
Marifet , hakikat andan içeru
Yunus Emre, sadece Peygamberimize deðil, onun en yakýný olmuþ , dinimize canlarýyla ve mallarýyla hizmet etmiþ sahabe-i kirama da seslenir. Þiirlerinde sýk sýk onlara duyduðu sevgiyi dile getirir.
Ömer ü Osman , Ali / Mustafa yârenleri
Bu dördünün ulusu / Ebubekir Sýddýk’dýr
***
’’Ebu Bekr ü Ömer din ulularý / Aliyyü’l Murtaza , Osman benimdir.’’ Daha birçok buna benzer þiirler ele alan Yunus tasavvufi anlayýþýný bütün gerçekliði ile ortaya koymuþtur. Yunus Emre’yi anlamak isteyenlere ve ayný duygularý yaþamak isteyenlere aslýnda Yunus’un bir mesajý var. Beni anlamak isteyenler þeriata uysun peygamberimize tabi olsun ve ashabýný çok sevsin ki beni anlasýn. Bu sözler Yunus Emre’yi objektif olarak inceleyen kiþilerin ulaþacaðý kesin bir sonuçtur. Yazýmýzý Yunus Emre’nin tasavvufi yolcularýn önünü kesen büyük tehlike olan dünyaya karþý uyarýlarýna yer vererek bitireceðiz. Dünya yalandýr ve gelip geçicidir. Yunus’a göre , ahirete bakmayan cihetiyle dünya bir yalandan ibarettir. Bu yalan dünyaya metelik vermez ve seslenir:
’’Yürü , yürü yalan dünya / Yalan dünya deðil misin ?
Yedi kere ýssýz kalýp / Dolan dünya deðil misin ?
***
Ateþ býraktý özüme / Duman girdi gözüme
Bu gözle benim yüzüme / Gülen dünya deðil misin? ’’ Yunus için dünya, o kadar yalandýr ki , onda yaþanan hayat ya yel , ya da hayale benzer. Adeta varla yok arasý bir þeydir ve vefasýzdýr.
(Yazýmýzda, Yunus Emre’nin tasavvufi anlayýþý, bu anlayýþa yön veren düsturlar, hakkýnda bilinmeyenlere günümüz insanlarýna tavsiyeleri ve uyarýlarýna özenli bir araþtýrma ile yer verilmiþtir.) KAYNAKLAR: 1-VAKKASOÐLU VEHBÝ, YUNUS EMRE HAYATI ESERLERÝ VE BÜTÜN ÞÝÝRLERÝ,NESÝL YAYINLARI, 18.BASKI(HAZÝRAN 2012), ÝSTANBUL 2-Prof. F. Kadri Timurtaþ , Hayat Tarihi , 1967 , Sayý :5 3- YUNUS EMRE TÜRKÇE DÝVANI
YORUMLAR
Henüz yorum yapýlmamýþ.