- 663 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ANNEANNEM
NİNEM
1983–1984 yılı olmalı portre örneği olarak yazmıştım derste.
Çok muhterem nineciğimin yüzüne bakınca geçen ömrünü okur gibi olurum. Yetmiş yıl boyunca altı kız çocuğunun iyi birer insan olarak yetişmesi için gösterdiği özen gözlerindeki şefkatten okunur.
Bu gözler çökmüş iki çukurda yer alırlar. Fakat karanlıkta ışık saçan bir çift ateş böceği gibi parlaktırlar. Kaşları seyrektir. Fakat bunlar cımbızla yolunarak seyreltilmemiştir. Zaten ömrü boyunca öyle aletlere, boyalara el bile sürmemiştir. Yaşı ilerlediği için tel tel dökülmüşlerdir.
Rahmetli dedemle birlikte gece gündüz demeden tarlada, kırda çalışmanın verdiği yorgunluk alnındaki kırışıklıkları her gün biraz daha derinleştirmiş. O bu kırışıklıkları yıllarca süren çalışmalarının bir sonucu olarak görmektedir. Bu kırışıklıklardan yıllar içinde çektiklerini anlatmasına gerek kalmadan anlarız. Yüzünün derisi hep alnında toplanmıştır. Yanaklarının etleri erimiş, şakak kemikleri iki küçük armut gibi dışarı fırlamıştır.
Etsiz incecik dudaklarının arasından her an zikir dökülmektedir. Ne dediği anlaşılmaz. Ben ne dediğini bildiğim için gök gürültüsünün verdiği ürpertiyi duyarım içimde. Birileriyle konuşmadığı zaman tek işi Yüce Yaradan’ını derin bir huşu ile anmaktadır. Bu şekilde davranmakla dünyanın bütün çirkefliklerine gönlünü ve gözlerini kapamış olur. Hep güzellikleri, iyilikleri düşünür.
Zayıf ve uzunca burnu yüzünün en belirgin noktasıdır.
Başına ve bu başın diğer uzuvlarıyla mütenasip küçük kulakları hep iyi sözlere açıktırlar. Onları kötülüklerden hep sakınmıştır. Kulaklarında eşinin evlilik hediyesi olarak verdiği bir çift küpe asılıdır. Bunlar takıldıktan sonra kulaklarından hiç çıkarılmamışlar. Kulakların birer parçası gibi duruyorlar. Zaman içinde kulak etleriyle neredeyse kaynaşmışlar. Artık ayrılmaya da hiç niyetleri yok.
Başındaki gür saçları bembeyazdır. Küçük bir tepenin üzerindeki sis dalgaları gibi dururlar. Fakat onları bu güne kadar eşinin dışında hiçbir erkek görmemiştir. Göstermemek için de sık sık eşarbını kontrol eder. Tek bir tel çıkmış olsa onu özenle eşarbının içine sokar.
2006 Nisanında 86 yaşında aramızdan ayrıldı. Vefatından birkaç ay önce laptobumun kamerasıyla videoya almıştım ninemi bayram ziyaretimde, içimden geçirdim bu ninem artık bizimle fazla kalamaz, bir makine alayım da birkaç resmini çekerim diye. Kısmet olmadı yaz tatiline çıkması. Dedem 1970 te daha ben ilkokul 2. sınıftayken vefat etti. Takılırdım nineme. Çok beklettin dedemi küsecek sana diye. Alınmazdı. Şaka yaptığımı bilir bekler o derdi. Bir çeşit Yunus şathiyesiydi aramızdaki. Günah işlediyse affetsin yüce Mevla. Nur içinde yatsın. Hep bizimle…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.