- 2547 Okunma
- 21 Yorum
- 6 Beğeni
Ne güzeldir sevdiklerini özlemesi insanın(Üç yıl önce)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Merhaba Oğlum!
Bu gün yeni bir 3 Mart…
Cemreler yine düşmeye başladı salkım saçak mevsimlere, zaman bahara doğru yürümeye başladı ağır aksak.
Kaçkarların doruklarında otağ kuran Mart dumanı, çoktan süzülmeye başlamıştır şimdi yeşile selam duran Karadeniz’in, tütün kokan, yosun kokan, iyot kokan, sevda kokan, özlem kokan sahillerine doğru. Martı çığlıkları yol gösterir olmuştur memleketimin yorgun taka kaptanlarına…
Yine Mart geldi oğlum sözün kısası…Yine bahara yürüdü zaman…
12 yıl önce, bir ikindi serininde, ciğerime doldururken heyecan solukları ile ılık havayı, yüreğime ateş olup, kor olup, boran olup sen düşmüştün yavrum…
Hayatıma, loş ve tenha bir hastanenin bodrum katındaki doğumhanenin, çift kanatlı, mavi boyalı, sevimsiz kapısına başımı dayamış, telaş, merak ve heyecan içinde beklerken girmiştin.
Kan kaybından ölüm sınırına dayanan anneni kurtarma telaşı ile, dünyadan aldığın ilk soluklarda yanında olamadım, mutlu bir tebessüm eşliğinde seyredemedim ilk ağlayışlarını. Doğumundan ancak bir saat kadar sonra düşebilmiştin aklıma; yüzünü görebilmiş, sesini duyabilmiş, varlığını hissedebilmiştim. Bu nedenle hep bir burukluk, hep bir mahcupluk duydum o günden bu yana sana karşı. Anneciğini kurtarmak daha elzemdi ama yavrum. Seni nasıl öksüz bırakabilirdik, nasıl ana sevgisinden mahrum edebilirdik?
Bu gün 3 Mart…
Doğduğun gün…
Hayatımıza, hoş ve asla tükenmeyecek bir tebessümü taşıdığın gün…
Renklerimizi değiştirdiğin, heyecanlarımızı dinçleştirdiğin, düşüncelerimizi berraklaştırdığın, gönlümüze mutluluğun resmini çizdiğin gün...
Sen bilemezsin, 2001 yılının, ekonomik yönden hayatımızı kararttığı günlerde, sizleri bakıp besleyebilmek için uzak diyarlara, sevimsiz coğrafyalara, yaban illere gitmek, senden ayrılmak zorunda kalmıştım yavrum. Bu nedenle de, ilk doğum gününde yanında olamamış, o güzel mutluluk anını seninle paylaşamamıştım. En sevimsiz 3 Mart’ı yaşamıştım o sene bu nedenle. İşte, bir de bu hatıra, oğlumun ilk doğum gününü görememenin sevimsiz realitesi, gönlümün bir köşesinde hep canlı kalmıştır.
Bu gün 3 Mart…
On ikinci doğum günün…
ON bir yıl sonra baban, yine sizleri bakmak, besleyebilmek için uzak diyarlarda, uzak iklimlerde, uzak mevsimlerde…
Bu kez yaşın büyük, bu kez durumu kavrayabiliyorsun…
Bilemiyorum oğlum, baban kadar sen de hüzünlü müsün, sen de üzgün, sen de mahzun musun bu gün? Senin de başın öne eğik mi, senin de yüreğinde yangınlar alevlenmiş mi, senin de gözlerine çöreklenmiş mi Mart dumanının nemi?
Bu gün 3 mart Pazar…
Hava açık, göğün maviliğinde sere serpe gezinen küçük bulutlar yorgun. Kopup geliyor kuzeyden bir deli rüzgar, iliğine işliyor insanın, tüm hücrelerde hissettiriyor soğuğu.
Ufuklarında geziniyor yorgun ve uykusuz bakışlarım Hazar’ın… Hiç Karadeniz’ime benzemiyor rüzgarla dansı köpüklerin. Sevimsiz bunlar, hırçın, delidolu…
Martılar da alıp başını bir yerlere saklanmışlar, rüzgara karşı cesurca uçuşamıyorlar memleketimin Karayeli misali…
Sevimsiz hava… Nemli gözlerimi acıtıyor rüzgar, üşüyorum…
Sağımdan solumdan insanlar gelip geçiyor, eski ve yorgun araçlar homurdanıyor bozuk yollarda…
Derin derin soluklanıyorum, kapıyorum gözlerimi hasrete ve usuldan bir memleket türküsü geziniyor dudaklarımda evlat sevgisini anlatan…
İşte böyle oğlum…
Baban buralarda, bu uzak diyarlarda, özleminle yorgun işte…
Üstelik, bir de 3 Mart dayanınca kapıya mart dumanı misali, yüreğimiz eridi gitti be oğlum…
Gözlerim kızardı, gözlerim acıyor…Bilgisayardan mıdır, yoksa senin özleminden midir bilemiyorum?
Elini tutamıyor, kestirmeğe kıyamadığın saçlarını okşayamıyor, sana üç beş kelime güzel söz söyleyemiyor, belki hoş bir de hediye alamıyorum…
Bu yazımı, on ikincidoğum günü hediyesi olarak kabul edersen, babacığını inan çok mutlu edeceksin canım oğlum…
İyi ki doğdun, iyi ki hayatımızı sevimli kıldın oğlum…
Doğum günün kutlu olsun.
Baban
03.03.2013
Sumqayıt
Azarbeycan
YORUMLAR
Kıymetli Gökhan Hocam.
Geç kalmışlığımın özrüyle güne gelen duygulu ve bir o kadarda anlamlı yazınızı ve kaleminizi kutlarım.
Bir babanın evladına açık yüreklilikle duygularını ifade etmesi ne kadar güzel bir davranış. Açıkça söylüyorum yakışıklı oğlunuzu kıskandım, Gökhan hocam, oğlunuzun yerini tutmasam da bundan sonra size baba diyebilir miyim?..:)
Kaleminize ve yüreğinize sağlık
Saygı ve sevgilerimle.
Değerli Gökhan hocam, uzun zaman olmuştu bir yazını okumayalı. Özlemişim. Hatırlarım da, az gecemi renklendirmemişti güzel öykülerin. İnsan, hoşuna giden yazıların yarattığı dünyada gezinirken, bu yazıların sahibi kalemlerle de aralarında bir bağ oluştuğunu fark ediyor. Edebiyatın güzelliği işte.
Ne kadar duygu yüklü anlatmışsın. İnsanın içi sıcacık oluyor. Yazıdan sonra çocuklarıma sevgiyle baktım ben de. İyi ki varlar.
Fotoğraf yeni galiba? Maşallahı var. Allah uzun ömür versin hepsine.
Sağlıcakla,
Metin
Aynur Hanım'a yazmış olduğunuz cevabı okudum ve çok duygulandım. Sanırım bir çok baba böyle, keşke de böyle olmasa. Hatta neden böyleyiz diye hiç kendilerini sorguluyorlar mı? Hiç aynaya bakıp "bizim gerçek kişiliğimiz bu değil dedikleri olmuyor mu kendilerine?"
Bir çok baba aynaları sadece tıraş olmak için yapıldığını sanıyordur. " Oysa aynalar bir insanın en doğru tarafını yansıtır." Lütfen baksınlar ama sadece tıraş olurken değil. Yoksa devamlı yanaklarını kesmeye devam edeceklerdir. . .!
Bu arada: Oğlunuz çocuklarına sizden bahsederken eminim ki şöyle diyecektir. . . " Babamız bizim en güzel günlerimizde hiç yanımızda olamazdı, çünkü o hep bizi rahat yaşatma peşinde olurdu."
Selamlarım uzaklara.
Bir tutam hayat
sizin bu güzel yorumunuza karşılık olarak ne yazsam bilemiyorum.
O son cümleniz var ya,
aldı götürdü beni bulunduğum andan bilinmezliklere doğru.
Gözlerim doldu inanın.
Zaten bir çapaklanma problemim var, damla kullanıyorum devamlı ve de az önce almıştım ilacı; okuyunca yorumunuzu aldı götürdü gözümdeki ilacı göz yaşlarım.
Bilmiyorum,
iyi mi yapıyorum, kötü mü?
Umarım ve dilerim,
çocuklarım ve torunlarım iyi düşünürler hakkımda.
Ama,
bu günümde,
sizler gibi gönül dostları edindiğimden son derece mutluyum ben.
Çok sağ olun efendim.
Babalarımız...
Ailelerinden aldıkları terbiye böyle, ne yapsınlar?
''Baba yanında evlat sevilmez'' geleneğinden bu günlere gelebildik.
Bu da bir ilerlemedir.
Ama,
her ne hal olursa olsun, onlar, başı dumanlı kocaman bir dağ değil mi arkamızda?
Allah, her birine uzun ömür versin. Gidenlerden de rahmetini esirgemesin.
Bir tutam hayat
Hepimizin evladı için katılıyorum dileğinize.
Evlat hasreti ile 4 yıl yandım; bana sorsalar kıyamet derim ; çünkü her gün ölüp hiç ölmemek zaten bir kıyamet alameti ' Rabbim kimseleri evlat hasreti ile sınamasın derim 'okurken göz yaşlarımı tutamadım . nice yıllara oğlunuzla ve sevdiklerinizle. selamlar tebrikler..
saygılarımla.
Bir tutam hayat
Duyguların kesiştiği bir noktada, gönül dostları ile buluşabilmek gerçekten mutluluk veriyor insana.
İnsanların sizi anlaması, hissettiklerinize ortak olması ne hoş bir durum.
Hasret acı veriyor da insana,
kavuşması da güzel oluyor hani.
Diliyorum,
Allah'ım ayırmasın insanları sevdiklerinden.
Ve de tez kavuştursun.
boğazim düğüm düğüm... nasil kelimelere dökülür şimdi bu içimin yangini? aşkolsun size, ki dağittiniz bizi, ağlattiniz.
bir de el yazinizla verdinizse bu mektubu oğlunuza, nasil dayandi oğlunuz, nasil? keşke'leri sevmez Yaradan, illâ... ama bazen de keşke diyorum, şimdi keşke ben de verebilseydim, yazdiğim ama artik bu dünyada bir adresi olmadiği için veremediğim onca mektubu babama. babami hatirlattiniz, o da mektup yazmayi çok severdi.
ne diyelim ayriliklar zor, ölüm ya da uzaklik fark etmiyor. ama sizin güzel yüreğinizin, uzaklardaki emeğinizin her daim şahidi olduk burada. biz bu kadar sevdikse bu mektubu, bu kadar dokunduysa içimize, o samimiyeti hissettiysek tüm hücrelerimize kadar. ne mutlu size de, ailenize de...
tebrikler, hoşgelmişsiniz.
Bir tutam hayat
gerçekten müthiş etkiliyor insanı.
Yazıda bir samimiyet bulmuş, duyguların sıcaklığını hissettik diyorsunuz ya, inanın yorumunuz çok daha etkili o atmosferden.
Üstelik,
bir de kendinizi ifade edecek imkanı kaybetmiş,
sevgili babanızı ebediyete uğurlamışsınız.
Ne demeli?
Allah nur içinde yatırsın sevgili babanızı diyorum.
Siz de,
artık çocuklarınıza, torunlarınıza yazınız efendim.
Onların da çok ihtiyacı vardır bu tür sevgi ifadelerine.
Bu güne kadar yazdığımız duygusal yazılara düşen en etkili yorumlardan biriydi cümleleriniz.
Gereğince karşılık veremedim. Kusuruma bakmayın.
Size, sonsuz teşekkürlerimi gönderiyorum.
İnsanların anlaşılması, bazı duyguların paylaşılabilmesi ve bunun ifade edilebilmesi ne güzel.
Çok sağ olun gönül dostu.
UZUN ZAMANDIR BENİM DE GÖZLERİM SİZİ ARIYORDU GÜZEL DOSTUM. TORUN SEVGİSİNİ TADIP BİZLERİ UNUTTU DİYORDUM. BEN SIRF BU YÜZDEN KIZIMI EVLENDİRİP TORUN SAHİBİ OLMADIM İŞTE.
NE DEMİŞ ŞAİR: BİR HASRET BİR YOKSULLUK BİR ÖLÜM.KİMLER HASRET ÇEKMİYOR Kİ..EN YAKININIZDAKİNE BİLE HASRET KALIYORSUNUZ BAZEN. AYRILANLAR BİR GÜN KAVUŞUR. LAKİN ONCA YİĞİT VATAN EVLATLARI NASIL GERİ GELECEK..
SELAMLAR.
Bir tutam hayat
Bizimkisi yedi aylık oldu ama,
bizden uzaklarda yaşadığı için pek tadına varamadık olayın.
Şimdilik telefondan seviyoruz.
Ama,
gerçekten güzel bir olay olduğunu itiraf etmem gerek.
Darısı başınıza diyorum.
Evlat hasreti zor zanaat.
Ayrıldığınızda göreceksiniz.(Dilerim hiç ayrılmazsınız.)
Güzel yorumunuza teşekkür ediyorum efendim.
Bir yerlere gitmiş flan değiliz.
Hep buralarda, yanı başınızdayız ve yazılarınızı takip ediyoruz.
Sadece yazı ekleyemiyor, yorum yapamıyoruz.
Pek zaman bulamıyoruz çünkü işlerden.
Şu anda bile alel acale sizlere cevap yazma derdindeyim. Sahadaki işçiler beni beklemekteler zira.
Sonuç olarak şunu yazalım ki,
sizlerin varlığı bizleri mutlu ediyor.
Çok sağ olun efendim.
DEVRİM DENİZERİ
Bir tutam hayat
o zamanlar, Edebiyat Defterini tanımıyordum henüz.
Yazılma tarihi de o günlere ait dikkat ederseniz.
Öylesine duygu dolu yazılmış ki, bir babanın yüreğindeki duyguları içimde hissettim.
Babalar, evlerin direkleri... Ailelerin huzuru ve rahat yaşamaları için canla başla çalışırlar, yıpranırlar...
Çok güzeldi yazınız her zamanki gibi... Gönülden kutlarım.
Bir tutam hayat
Babanızın duygularıdır aslında hissettikleriniz.
Bakmayın öyle sert gözükmelerine, hepsinin yüreğinde fırtınalar esmektedir aslında.
Çok duygulanırlar,
çok ağlarlar da,
sizler bunu asla göremezsiniz.
Eeee...
Başı dumanlı, yıkılmaz koca dağlardır onlar sırtımızı yasladığımız.
Fırtınalarda sığındığımız sakin limanlarımızdır.
Bize güven vermek zorundalar.
Düzeni, disiplini sağlamak zorundalar.
Biraz otoriter olmak gerek, değil mi?
Ah babalarımız ah!...
Aslında hepsi birer pamuk şeker gibidirler.
Çok teşekkür ediyorum tekrar güzel yorumunuza.
Babalarımızın kıymetini bilelim diyorum son olarak.
Rabbim uzun ömürler versin.
Ne güzeldi bir babanın yürek sesinden evladına duyduğu sevgiyi bu denli içten bir seslenişle sunması.
Yüreğinize, kaleminize sağlık değerli BTH.
Selam ve saygılarımla...
Bir tutam hayat
Babaların kolay kolay dile getiremedikleri duygularına az buçuk tercüman olmaya çalıştık yazımızda.
Az buçuk başarılı olabilmiş isek, ne mutlu bizlere.
Aslında,
tüm babalar bizim gibidir de,
pek belli etmezler duygularını işte.
Evlat sevgisi güzel şey. Baba sevgisi de.
Her ikisinin de kıymetini bilemek gerek.
Çok sağ olun.
Hayırlı ömür ve hayırlı ölüm diliyorum evladınız için. Allah sizleri birbirinize bağışlasın. Evlat hasreti...Düşünmek bile istemiyorum. Gün bitimini bile güç bela beklerken.
Samimiyetle söylüyorum okurken bir ara gözlerim buğulandı.
Annemi ağlarken çok gördüm. Babamıysa sadece bir kere ağlarken gördüm. O yüz hayatımda gördüğüm en acılı yüzdü. Oysa annemin daha mühimdi ağlama sebepleri. Fakat babamın kederlenmesi anneminkinden daha korkutucu ve üzücüydü.
Babalar böyle içli konuşmamalı bence. Annelere alışığız. Ama babaların kederini dile getirişi çok başka. Yok ya, babalar duygusal olmasın mümkünse.
Tebrik ediyorum bu arada.
Saygılarımla.
Bir tutam hayat
Yüce taratan, insanları gerçekten çok tuhaf yaratıyor.
Vardır bir hikmet şüphesiz her hareketinde.
Normal hayatımda,
asla duygularını sergilemeyen,
oldukça asık yüzlü, sert mizaçlı bir insanım.
Yani,
o alışageldiğimiz baba profili bende de mevcut.
Konuşmayı da, iki cümleyi bir araya getirmeyi de pek beceremem.
Ama,
insanın iç dünyası,
aslında çok değişik olabiliyormuş demek ki.
Ben de çok geç fak ettim bu durumu.
Sadece yazılarımda ortaya çıkan bir durum bu.
Ve,
maalesef ailem de okuyor bu yazdıklarımı,
o kaba saba görünüşümün altında, çok değişik, çok duygusal bir insan yaşadığını onlar da biliyorlar.
Memnunlar mı bu durumdan?
Bilemiyorum...
Galiba memnunlar.
Galiba, duygusal babalara çok rastlanmıyor.
Küçük yorumunuzun çok etkileyici olduğunu söylemem gerek.
İnanıyorum k,
sizin babanız da en az benim kadar duygusaldı.
sadece saklamasını iyi becerebiliyor onlar.
Aynur Engindeniz
Tekrar tebrikler.
bir geliyorsun pir geliyorsun usta okurken içim burkuldu....saygılar sevgiler..
Bir tutam hayat
geldiğimiz, gittiğimiz yok aslında.
Hep burada, yanı başınızdayız çünkü.
Sizlerin,
güzel gönül dostlarının arasında olmak gerçekten mutluluk veriyor insana.
İşler çok,
deftere zaman yok aslında.
Daha doğrusu,
okumaya var da, yorumlamaya ve yazı yayınlamaya yok maalesef.
Olsun...
Sizin güzelliklerinizi takip etmek de huzur veriyor insana.
Bu alem, gerçek hayattan çok daha güzel gerçekten.
Çok sağ olun, var olun.
Sevgili Gökhan.
Uzun bir aradan sonra tekrar aramıza hoş geldin.
Bir tarafta ekmek parası, öte tarafta hasret yarası...
Ekmek parası için hasret yarası yaşamadım şükür ama yine de seni anlayabiliyorum. Çünkü şu anda sebebi ekmek parası olmasa da bir evlat hasreti yaşıyorum. O bakımdan biliyorum ne olduğunu.
Duygu ve hüzün dolu bir yazıydı. Güzel tarafı ise o gün seni hüzne boğan o çocuğun bu gün aslan gibi bir delikanlı olması. Allah sizi ona, onu sizlere bağışlasın. Tüm sevdikleriyle birlikte huzur, mutluluk, başarı ve sağlık dolu daha nice yıllar diliyorum ona.
Selam ve sevgilerimle.
Bir tutam hayat
Önce şunu belirtmeliyim ki;
aslında aranızdan hiç ayrılmadım.
Güzel yazılarınıza yorum düşemesem de,
yeni yazılar ekleyemesem de bu müstesna sayfaya,
varlığımı sizler hissedemeseniz de,
ben aslında hep buralardaydım.
Buralardan,
bu güzelliklerden,
yüce gönüllü bu insanların arasından ayrılmak mümkün mü?
Uzun süren hasret dolu günlerim bitti çok şükür.
Evime, dolayısı ile de sevdiklerime 3-4 km mesafede bir işte çalışıyorum artık.
Uzak coğrafyalarda, yalnızlığın sevimsiz realitesinin kucağında boğuşup durmuyorum artık.
Ancak,
şunu itiraf etmeliyim ki,
uzaklarda yaşamak daha mı güzeldi ne?
Ailemle birlikte, başka memleketlerde yaşıyor olmak sanki daha rahattı.
Uyum sağlamakta güçlük çekiyoruz memlekete sözün kısası.
Güzel yorumuna çok teşekkür ediyorum hocam.
Bu mektubu, Azerbaycan'a ilk gittiğim, Edebiyat Defteri ailesi ile henüz tanışmadığım günlerde yazmıştım.
Yeni bir üç Mart'ta, sizlere de sunmak geldi içimden.
Çok teşekkür ediyorum tekrar ve Allah hiç kimseyi sevdiklerinden uzak bırakmasın diyorum.
Sen de çok arayı açma. Arada bir atla git oğlanın yanına.
O da özlemiştir seni.
Bir tutam hayat
Çok sağ olun efendim.
Dilerim hepimiz için geçerli olur dileğiniz.
Bir tutam hayat
Önce şunu belirtmeliyim ki;
aslında aranızdan hiç ayrılmadım.
Güzel yazılarınıza yorum düşemesem de,
yeni yazılar ekleyemesem de bu müstesna sayfaya,
varlığımı sizler hissedemeseniz de,
ben aslında hep buralardaydım.
Buralardan,
bu güzelliklerden,
yüce gönüllü bu insanların arasından ayrılmak mümkün mü?
Uzun süren hasret dolu günlerim bitti çok şükür.
Evime, dolayısı ile de sevdiklerime 3-4 km mesafede bir işte çalışıyorum artık.
Uzak coğrafyalarda, yalnızlığın sevimsiz realitesinin kucağında boğuşup durmuyorum artık.
Ancak,
şunu itiraf etmeliyim ki,
uzaklarda yaşamak daha mı güzeldi ne?
Ailemle birlikte, başka memleketlerde yaşıyor olmak sanki daha rahattı.
Uyum sağlamakta güçlük çekiyoruz memlekete sözün kısası.
Güzel yorumuna çok teşekkür ediyorum hocam.
Bu mektubu, Azerbaycan'a ilk gittiğim, Edebiyat Defteri ailesi ile henüz tanışmadığım günlerde yazmıştım.
Yeni bir üç Mart'ta, sizlere de sunmak geldi içimden.
Çok teşekkür ediyorum tekrar ve Allah hiç kimseyi sevdiklerinden uzak bırakmasın diyorum.
Sen de çok arayı açma. Arada bir atla git oğlanın yanına.
O da özlemiştir seni.
Bir tutam hayat
Sami Hoca'mın yorumunu buraya düşmüşüm yanlışlıkla.
Bir aradan sonra yazınızı okumak hoştu saygıdeğer dost. Ne güzel duygular paylaşmışsınız. Bizler de duygulanarak okuduk. Evladınızı evladımız kadar sevip benimsedik. Allah nazardan saklasın, hani, çok da yakışıklıymış kerata, Allah sağlıklı, mutlu yaşamasını nasip etsin... şimdilerde 15 yaşında koca bir delikanlı oldu...Sanırım stadyum işindesiniz halen ve evladınızla birliktesinizdir...Allah işinizi gücünüzü kolay kılsın inşallah... Selamlar, saygılar
Kemnur tarafından 3/3/2016 7:22:29 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bir tutam hayat
Gülümsettiniz yine beni sayfama düşürdüğünüz güzel yorumunuz ile.
Sizi seviyorum.
Hayata, tebessümlerin gölgesinde bakabilmeyi becerebildiğiniz için...
Hiç bir ayrımcılık gözetmeden,
her kim olursa olsun, sadece gönül gözü ile bakarak insanlara değer biçtiğiniz için...
Hayatın meşakkatlerine, hüzünlere, kederlere, acılara, velhasılıkelam
tüm kara bulutlara tek bir cümle ile güneş olabilmeyi, insanların yüreklerini ısıtabilmeyi başarabildiğin için...
Umarım ve dilerim sıhhatin yerindedir.
Gerçi ''Nurten KOŞ'' seni gözü gibi bakıyordur ya...
Güzel yorumun ve dileklerin için teşekkür ediyorum.
Çok sağ ol.
Bir tutam hayat
sizin yazdığınız bu küçücük yorum cümlesi var ya,
yukarıdaki kos koca yazıdan çok daha etkileyici, duygulandırıcı.
Tüm cümleleriniz öyledir ya aslında sizin...
Çok sağ olun efendim.
Allah, kimseyi sevdiklerinden ayırmasın.
Ayşegül AKDAĞ BARUTÇU
bu arada yazınız güne düşmüş layık olduğu gibi, tebrik ederim :)
Evlat deyince;
Yürek çağlar, gözler ağlar.
Allah uzun ömür versin
sizin ve tüm anne ve babaların evlatlarına.
Ne güçlü cümleler, ne içten bir anlatım.
Doğum günü kutlu olsun yiğit evladımızın.
Selamlarımla.
Bir tutam hayat
evlat sevgisi başka oluyor değil mi üstadım?
Size çok yaşamışsınızdır.
Siz de çok dolanmışsınızdır benim gibi şüphesiz ve
çokça da ayrı kalmışsınızdır yuvanızdan.
Askerliği bilirim.
Orada bir başka kederli oluyor yalnızlıklar.
Bir başka yakıyor insanın yüreğini özlemlerin pranga vurduğu zaman.
Ne demeli?
Allah, hiç kimseleri sevdiklerinden ayırmasın.
Güzel yorumunuza çok çok teşekkür ediyorum efendim.
Güzel yazılarınızın bazılarını okuyamadım. Ama,
defterde kayıklılar nasıl olsa, her birini okuyacak, o güzellikleri ben de tadacağım inşallah tüm dostlarınız gibi.
Bir tutam hayat
Ama, ne çok şey anlatıyor.
Bizim gibi, duygularınızı ifade edebilmek için, uzun uzun cümleler kurmanıza gerek kalmıyor.
Tek atışla, insanın yüreğini vurabiliyorsunuz.
Çok sağ olun.
Merhaba sevgi dolu yürekli baba.
Öncelikle bu yakışıklı genç adamın doğum gününü kutlar
Hayatı boyunca mutlu, sevgi dolu bir yaşam sürmesini dilerim.
Böyle bir babaya sahip olduğu içinde ne kadar ifteharnediyorum ersede yeridir derim.
Sevdiklerinin mutluluğu için gurbetlerde tek başına gün sayıp ailesini refaha ulaştırmak için kendinden ödül veren bir babaya nasip olmak ne büyük bir şans o evlatlar için.
Amasa bir de dezavantajı var ki telafisi mümkün değil
Hayatının en sevgiye mühtaç olduğu yıllarda o ilgiden mahrum kalmak her iki taraf içinde
Çok büyük kayıp. Ilk adımını görmemek, ilk baba deyişini işitmemek, o mahdum gülücüklerinden mahrum kalmak. Çünki geçen zamanı geri getirme imkanımız yok.
Hoşça kalın saygılar
Bir tutam hayat
hayatı boyunca çok dostları, arkadaşları oluyor.
Ama,
itiraf etmeliyim ki, buranın, bu müstesna sayfanın dostlukları gerçekten bir başka.
Bu aralar, işimin yoğunluğundan, memleketimin ve insanlarımın bitip tükenmeyen taleplerini karşılama telaşından biraz da, bu sıcacık deftere pet uğrayamıyorum.
Uğruyorum da aslında, ne okumaya, ne yazmaya, ne de yorumlamaya vakit bulamıyorum.
Her ne olursa olsun, selam sabahımız olmasa da, varlığımız hissedilmese de, bu güzel topluluğun, o yüce gönüllü insanlarının varlığını hissetmek,
tariflemesi zor bir mutluluk rüzgarı estiriyor insanın gönlünde.
Ne demeli?
Üç yıl önce yazmıştım bu yazıyı Azerbaycan'da.
O zamanlar, defterle ve onun sayfaları arasında yaşayan bu güzel insanlarla tanışmamıştım.
Şimdi,
çok yazamıyor, çok okuyamıyorum.
Olsun ama...
Sizin gibi değerli insanların varlığını hep yanı başımda hissediyorum ya,
o da yeter bana.
Çok sağ olun, hep burada, bu güzelliğin içinde olun efendim.