- 855 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Kuran Arapçadır, Ama Hükümleri Evrenseldir
Bir kişiye veya topluma bir konuda bilgi vermek istediğinizde, o toplumun veya kişinin dili ile mi bilgi verirsiniz, yoksa hiç anlamadığı bir dilde mi anlatırsınız? Elbette makul ve mantıklı olan, mesaj vermek istediğiniz toplumun veya kişinin dilini kullanmaktır. Allah İbrahim Suresi, 4. ayette, "Biz hiçbir elçiyi, kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki, onlara apaçık anlatsın." der. Apaçık bir anlatım için, anlatımın yapıldığı toplumun dilini kullanmak önemlidir. Şayet Arap toplumuna farklı bir dilde kitap gönderilseydi, bu kez de "Onu yabancı dilde bir Kuran kılsaydık, ’Onun ayetleri açıklanmalı değil miydi?’ diyeceklerdi." (Fussilet Suresi, 44)
.
Allah, "(Bu,) bilen bir kavim için, âyetleri Arapça okunarak açıklanmış bir kitaptır." (Fussilet Suresi, 3) der. Ayetler, geldiği Arap kavmine Arapça okunmuştur. Ancak unutulmamalıdır ki, Kuran’da her elçinin kendi diliyle gönderildiği bildirilmektedir. Kuran’da adı geçen elçi ve nebiler sınırlıdır. Allah "Bir kısım peygamberleri daha önce sana anlattık; bir kısmını ise sana anlatmadık." (Nisa Suresi, 164) der. Kuran’da bahsedilmeyen pek çok elçi gelmiş ve bulundukları kavmi, İbrahim Suresi 4. ayette bildirildiği gibi kendi dilleri ile uyarmışlardır. Elçilerin tümü, İslam’ı tebliğ etmiştir. Çünkü "Hiç şüphesiz din, Allah Katında İslam’dır." (Ali İmran Suresi, 19) Başka Hak din yoktur.
.
Tarihte farklı medeniyetlerde İslam Kitabından izlere rastlanması, o medeniyetlere bir elçi geldiğinin delilidir. Örneğin Gılgamış destanında veya Sümerlerde Nuh tufanı ve benzer Kuran’i konuların yer alması, o medeniyetlerin elçiler tarafından uyarıldığının delilidir. Gılgamış destanını kitaplaştıran Stephen Mitchell, kitabının 15. sayfasında; Gılgamış destanındaki Nuh tufanına benzer anlatım için "Bir dindar için muhteşem bir buluştu, çünkü İncil’de bulunan tufanın, bağımsız bir kaynaktan, tarihi doğrulaması gibiydi" der. Budha’nın da kendi kavmini uyaran bir elçi olması kuvvetle muhtemeldir.
.
Hak Kitaplar küfrün en yoğun olduğu yerlerin "öncelikli" olarak uyarılması için lokal bölgelere gelmiştir. Meryem Suresi, 97. ayette "direnen bir kavmi uyarman için" der. Demek ki elçiler, direnen kavimlerin içinden çıkarlar.
.
Allah Enam Suresi, 92. ayette, "Bu da bizim, kentlerin/medeniyetlerin anasını uyarman için indirdiğimiz bir Kitap." der. Aynı şekilde bir başka ayette Allah, İslam’ı tebliğin, geldiği bölge ile sınırlı olmadığını, ülke ve medeniyetlerin merkezlerine ve çevresine ulaştırılması gerektiğini şu şekilde bildirmiştir:
.
İşte böyle! Biz sana Arapça bir Kur’an vahyettik ki, ülke ve medeniyetlerin anasını ve çevresindekileri uyarasın. Ve toplama günü konusunda da uyarıda bulunasın. (Şura Suresi, 7)
.
Kısacası Kuran, ulaştığı herkesi uyarması için elçilere gelmiş bir Kitaptır. Bu nedenle hükümleri evrenseldir. Evrensellik dille değil, içerikle alakalıdır. Victor Hugo’nun Sefiller kitabı Fransızca bir kitaptır, Fransa’da basılmış ve yayılmıştır. Ama bugün, ulaştığı her ülkenin diliyle tüm insanlara ulaşmıştır. Aynı misal...
.
"Bu Kur’an bana vahyolundu ki, onunla SİZİ ve ULAŞTIĞI HERKESİ uyarayım." (Enam Suresi, 19)
.
Mehtap Gözükan
YORUMLAR
O fetva verdi diyen Aynur karısı adam gibi okusa anlar. Lütfen bu soyledigimi ona iletin inancı yoksa eleştiri yapmasın. Kuran'dan âyetleri fetva olarak görüp salakca eleştiri yapıyo
Göktürkmen
Çok ayıp...
serkan ilhan
Aynur Engindeniz
Göktürkmen
Aynur hnm, efendim bu zat-ı muhterem(!)in seviyesi bizi insan tanımından çıkarır.
Uyup çıkmayalım, insan tanımı ne olsa terkedilmemesi gerekli bir mezvidir.
Bununla, yanibir küfrolog ile dalaşmak yerine, etrafından dolaşmayı öneriyorum.
İdiyotif- hanzoloji tipi edebiyat bizden uzaktır.. bilemiyoruz malum?
Fetva'nın ve dinin temel- birincil kaynağı Kur'an'ı Kerim'dir.
Fetva ehlinin, yani İslam fukahasının en temel dayanağı kutsal kelamdir.
Malum fetva dini bir mevuz ile dünyevi bir muvzuyu içtihat yoluyla açmak-ilerletmek, uyumlamak anlamına gelir, , küfürcüler dahil en bilinen tanımı budur.
İçtihat- müçtehid, gadis-muhaddis veya fukaha- fıkıh bağlamında temel ölçüt Kur'an'dır.
Kelamil-lafzi olarak da böyledir.
Esenlikler dilerim.
levent taner
İki kişi konuşurken üçüncüye söz düşer mi bilmem
Hoş burada üç kişi diyalog halinde
Öyleyse dördüncü olan bendenize sanırım halt etmek düşer
Yine de kişisel izlenimimi paylaştığım sayfada karşılaştığım manzaraya tarafsız kalamadım
Affınızı istirham ediyorum
Aynur Hanımın Mehtap Hanıma eleştirisi yanlış veya doğru
Fetvanın dinen Ayet ve Hadisler ışığında bir konunun hükme bağlanması olduğunu hepimiz biliriz
Yani Ayet veya Hadisin direk kendisi değil
Aynur Hanım da çeşitli paylaşımlarından bildiğim kadarıyla İslam inanç ve değerlerine bağlı bir hanımefendi
Dolayısıyla lafzı kastini aşmak olasılığı dışında Kur'an-ı Kerim'in izzet ve şerefini önemseyen bir insan evladı
Diğer yandan, Mehtap Hanımın yazısını ilgiyle okudum ve çok beğendim açıkçası
Ne var ki; Aynur Hanım'ın fetva derken bizatihi Ayeti kastetmiş olması mümkün değil
Dediğim gibi fetva Ayetin kendisini değil insanlar tarafından süzülüş biçimini ortaya koyar
Dolayısıyla yüce Ayetlerin ışığı altında yapılan değerlendirmelere, çıkarımlara fetva demek Ayeti küçümsemek anlamı neden versin ki?
En fazla yazıyı yazan hanımefendinin sunduğu düşünceyi kabul etmemek anlamına gelir
Ortada bir yanlış anlama olabilir
Taraflar birbirini yanlış anlamış olabilir hani
Yanlış anlamak ve anlaşılmakta çok insani durumlardır bence
Nihayet, sürç-ü lisan etti isem affola
Yüce Yaradan yaşamlarınızda; huzur, sükunet, sağlık ve bereket bahşetsin hatta mevcudu eksik etmesin dilerim
Saygı ve selamlarımla...
Duru, berrak anlatımınızı tebrik ederim
Kur'an-ı Kerim'in ışığının duyurulması yolunda emek harcamışsınız
Kimi ayetleri de dayanak alarak değerli gözlem ve izlenimlerinizi paylaşmışsınız
Şöyle bir baktım da;
Hemen tüm yazılarınızın din ve islam konulu olması özel bir ilgiyi aklıma getiriyor
Yüreğe, emeğe, kaleme, kelama bereket
Nice değerli eserlere İnşaallah...
Bir şey sormak istiyorum: Eğitiminiz ne üzerine acaba? O kadar çok fetva vermişsiniz ki yazılarınızda...Bu kadar şeyi bilen fetva vermenin sorumluluğunu da bilir diye umuyorum.
serkan ilhan
Göktürkmen
Aynur Engindeniz
Sayın Gokturkmen her ne olursa olsun dini yazılar eğer kesin yargılar içeriyorlarsa kaynak istemek yazarın konu üzerindeki yeterliliğini sorgulamak okurun en birinci görevidir. Yanılıyor muyum?
özgün yazınızı, anlatım tekniğinizi kutluyorum sayın Mehtap hanımefendi. bir yazının özgün olması fikirlerinin somut kaynaklara dayanmasıyla orantılı bence. Sizde yüce kitabımızdan beslenerek ne güzel yazmışsınız yazınızı. biz Türkçe konuştuğumuza göre Kuran'ı Kerim'in meal ve tefsirlerinin bolca işlenmesinin gereğiide göz ardı etmemek diye düşünüyorum. bilmem ne dersiniz?
saygımla.