0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
906
Okunma
Hikayeler ; gözleri sadece postacı olarak kullanır. Her hikaye varmak istediği adresi çok iyi bilir.
Nasipler yaşantısındaki imtihan şifresi vazifesini üstlenir dedikten sonra hikayemize bakalım.
Büyük ve güzel bir kasabada yaşayan Kibir, Nefis ve Gaflet birbirlerini hiç ihmal etmeyen
komşulardır. Ömrü billah bunlardan daha uzun yaşayan da yoktur. Yolda, işte, okulda, ticarette,
eğlencede ve hayata dair her yerde hep beraberdirler. Çok iyi beslendiklerinden dolayı bu kadar
genç ve zinde kalıverirler, birbirlerini hiç ihmal etmezler.
Günün birinde Kibir, güzel mi güzel bir sofra donatır, komşusu Nefis’i davet eder, Gaflet’i de
davet etmeyi ihmal etmez. Çağırır lakin içeri girmemesini, beklemesini ve kendisine daha
güzel sofra hazırlayacağını söyler. Gaflet beklemeye geçer. Nefis, bu güzel sofranın
cazibesiyle bir güzel kurulur ve iştahla yer içer, koltukları kabarırcasına midesi şişer, ardından
bir güzel kahvesini yudumladıktan sonra kalkar, sofranın heybetini güzelliğini düşüne düşüne
evine gitmek için yola koyulur. Gaflet tam bu sırada kapıya vurur! Kibir kapıyı açar;
- Gaflet : Sofra hazır mı?
- Kibir: Kusura bakma hayli geç oldu senin payını 100 altın olarak Nefis’in cebine koydum.
Haberi var. Kimseler görmesin; takip et eve varıp uykuya geçmesini sağla, uyuyunca da alıver.
Dikkat et, yolda ondan daha yoksul, fakir, müşkül kimseler yardım isterlerse senin payını ona
vermesin, unuttur ve görmemesini sağla ki vermesin.
Nefis gözleri sanki körelmiş, kulakları sanki sağır olmuşça eve varır. Üzerinde bir ağırlık
hisseder, namazı kılıp da yatayım derken; Gaflet, yarım saat daha bekleyemem esneteyim de
hemen uykuya geçsin. Çabası sonuç verir; Nefis çok yorgun hisseder kendini ve uyumaya karar
verir. Gaflet tam bu sırada yüz altını almaya meylederken Kibir seslenir; Gaflet, senin
burada ne işin var? diye sorar.
Hikayeler; gözleri sadece postacı olarak kullanır. Her hikaye, varmak istediği adresi çok iyi bilir. Nasipler yaşantısındaki imtihan şifresi, vazifesini üstlenir. Şimdi hikayemize bakalım.
Büyük ve güzel bir kasabada yaşayan Kibir, Nefis ve Gaflet, birbirlerini hiç ihmal etmeyen komşulardır. Ömrü billah bunlardan daha uzun yaşayan yoktur. Yolda, işte, okulda, ticarette, eğlencede ve hayata dair her yerde hep beraberdirler. Çok iyi beslendikleri için bu kadar genç ve zinde kalmışlardır; birbirlerini hiç ihmal etmezler.
Bir gün, Kibir, güzel mi güzel bir sofra hazırlayarak komşusu Nefis’i davet eder. Gaflet’i de davet etmeyi unutmaz. Fakat, Gaflet’in içeri girmemesini ve beklemesini, kendisine daha güzel bir sofra hazırlayacağını söyler. Gaflet, dışarıda beklemeye başlar. Nefis, bu cazip sofranın etkisiyle hemen yer içer. Koltuğa yerleşir, midesi şişer, ardından bir güzel kahvesini yudumlar ve sofranın heybetini düşünerek evine gitmek üzere yola koyulur.
Tam bu sırada kapıya bir vurulma sesi gelir! Gaflet, kapıyı çalar ve Kibir açar.
Gaflet: Sofra hazır mı?
Kibir: Kusura bakma, hayli geç oldu. Senin payını 100 altın olarak Nefis’in cebine koydum. Haberi var, ama kimse görmesin. Sen evine gitmeden önce onu takip et, eve varıp uyumasını sağla. Uyuyunca da altınları alırsın. Dikkat et, yolda daha yoksul ve fakir kimseler yardım isterlerse, senin payını onlara verme. Unuttur ve görmemesini sağla ki onlara bir şey vermesin.
Nefis, gözleri sanki körelmiş, kulakları sanki sağır olmuşçasına evine doğru yürür. Üzerinde bir ağırlık hisseder. Namazını kılmayı düşünürken, “Biraz dinleneyim, sonra yatayım” der. Gaflet, onun uykusuzluğundan faydalanmayı planlar ve yarım saat daha bekler. Nefis yorgun düşer ve uyumaya karar verir.
Tam bu sırada, Gaflet, yüz altınları almak üzere evin kapısını çalar. Kibir, Gaflet’e seslenir:
Kibir: Gaflet, sen burada ne işin var?
Kibir: Boş ver, hemen gel.
Gaflet: Şu 100 altınımı alıp hemen geleyim?
Kibir: Ben sana 200 altın vereceğim, onu bırak, gel.
Gaflet: Tamam, geliyorum. Söyle!
Kibir: 100 altın mı büyük, 200 altın mı?
Gaflet: Tabii ki de 200 altın büyük.
Kibir: O zaman 200 altının olsun, ister misin?
Gaflet: Tabii ki de isterim.
Kibir: O zaman seninle küçük bir oyun oynayalım.
Gaflet: Nasıl bir oyun?
Kibir: Buraya gelirken, az evvel isimleri Nefis olan iki dost, birbirleriyle yaşlı bir hastayı ziyaret etmeye gitmek için söz vermişlerdi. Hava kararmış, başlarına bir iş gelmesin diye, sen şimdi bir bahaneyle gitmelerini engelle. Sana 200 altın vereceğim, derim.
Gaflet kabul eder ve bu görevi yerine getirir, sonra gelir altınlarını alır. Ardından Gaflet, Kibir’e sorar:
Gaflet: Kibir, sen neden Nefis’i hep koruyorsun? Neden peşini bırakmıyorsun? Hep bana takip ettiriyorsun, neden?
Kibir: Sus, kimse duymasın. Bak anlatayım, Kibir iyi dinle beni... Nefis’ler benim en sevdiğim komşularımdır. Tek kötü ve zayıf huyları vardır; ne yazık ki beni görünce kendilerini kontrol edemiyor ve azıyorlar. İşte bu yüzden ben onları hiç yalnız bırakmıyorum. Sen yanımda olduğun sürece onları kontrol edebiliyorum. Bu yüzden senin hiç görünmemen lazım. Sadece sözümü dinle, yeterli. Her şeyi öğrenme, zaten başka da yapacağın iş yok senin.
Neyse, bir hayli geç oldu. Al şu iki yüz altını, git dinlen. Daha çok işimiz var, çok...