- 765 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TO BE (a woman) OR NOT TO BE (a woman)
Sevgili Zeynep Oral’ın "Kadın Olmak" isimli eserini, Dr. Nurhan Tekerek’ ten tek kişilik oyun halini bütün hücrelerim ayakta seyretmiş; "kadınlar sadece yaşama sevgi, umut, güzellik doğurmuyorlar, aynı zamanda acıları da doğuruyorlar" diye düşünmüştüm.
"Kadınlar çok değerli, estetik, ince, zarif, kırılgan, zor canlılardır ve bu özellikleriyle onları idare etmek, yönetmek te çok zordur" diye kabullenmişimdir hep. Bir düşünün, ince, değerli, kırılgan bir bardağı taşımak mı, yoksa kaba, kalın, biçimsiz bir bardağı taşımak mı zordur ?.
Öğrenciler arasında, en az evrim konuları kadar ilgi çeken bir konudur "hangi eşeyin biyolojik olarak daha değerlidir" sorusunu tartışmak. Aslında cevabı belli bu soruyu lastik gibi uzatan erkek öğrencilerin umutsuz çırpınışları, çok eğlencelidir. Beyin ağırlığından, kan hücre sayısına kadar, sunulan birçok çok informal kanıt, bir kaybedişin transparan göstergeleri olmaktadır. Etik olarak uygun olmasa bile, bu konuda gelinen en son noktayı hepimiz, yeni yeni sorular sorarak duyduk, şaşırdık. Dişil cinsin kendi arasında üreyebileceği ile ilgili son bulgulardı bunlar. Aslında yaşadığımız dünyada bu tür örneklere oldukça sıkça rastlanılmaktadır. Örneğin balık yumurtalarını fiziksel ya da kimyasal işlemlere tabi tutarak, döllenmiş etkisi oluşturarak segmentasyona sokmak, dolayısıyla yavru oluşumuna yol açmak. Doğal olarak ta özellikle eklem bacaklılarda döllenmemiş dişi yumurtalardan yavruların oluşması, yani partenogenez olarak tanımlanan aktiviteyi de gösterebiliriz. Hatta, uzun yıllar Artemia salina olarak bilinen kabuklunun ismi, çok uzun yıllardır bir tek erkek bireyi bulunamamasından olsa gerek (priorite işlemeyip, diğer nomenkulatur yasaları öne geçtiyse) türün ismi son yıllarda Artemia partenogenesis olarak adlandırılmaktadır.
Biyolojik olarak kadınların değerliliği tartışılmaz bir gerçektir. En azından bir erkeğin, bir erkekten hamile kalıp üreyebilme özelliğinde bir yavru vermesine kadar bu değerlilik sürecektir. Tabi ki bu tür bir beklenti ise hayaller üstü bir ütopyadır. Çünkü hormonal olarak olabilirlik taşısa bile anatomik olarak yüzde yüz bir imkansızlıktır.
O halde doğurgan, ince ve değerli bir canlıyı idare edebilmek, onunla yarışmak, yan yana gelmek, tartışmak, müthiş bir doygunluğu gerektirir. Bu nedenle sanırım biz erkekler, bu olağanüstü canlıları anlamakta zorluk çekiyoruz gibi bir erkek serzenişine gerek var mı bilmiyorum ama bilgisayarın cinsiyeti ile ilgili olarak son günlerde çıkan ilginç ve komik yanıtlar buna en yalın yaklaşım olabilir. Şöyle ki; bilgisayarın cinsiyeti "dişidir çünkü; onu yaratan bile onun mantığını asla anlamamaktadır…"
Kadın olmak, ya da erkek olmak seçilebilen bir özellik değildir. Ama zarif, duygulu, yüksek değerlere sahip, sevgi dolu, bilgi dolu, paylaşımcı, kıymetli bir insan olma seçimi kendi ellerimizdedir. Cinsiyet bu değerlerin içerisinde, daha parlak bir yıldız olarak her zaman mutlu bir şekilde parlayacaktır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.