’’ Hanımın Çiftliği’’
‘’Eee… Anlatmayacak mısın ?’’ dedi.. ‘’Tabi anlatacağım’’ dedim…
Bugün bütün engellemelere rağmen’’ Hanımın Çiftliği’’ adlı romanını okudum… Bütün engellemelere rağmen diyorum… Ne çalan telefonlara baktım, ne facebook sayfalarında dolaştım, ne de yazılan mesajları okudum. Ama romanı okumayı başardım. Kitap bitti!
Sonra…
Evden çıkıp kasabaya doğru yürümeye başladım. Uzun çayırları geçtikten sonra Muzaffer Bey’in çiftliğinin önünde durdum… Uzun ve yeşil ağaçlarla dolu bahçesini izlerken, gökyüzüne sırtını dönen kocaman kavak ağacının altında Gülizar’ı ( serap) çok uzaklara bakarken gördüm. Yanına gidip, aslında ‘’kendisine, hayatına değer katan, kendisini bulmasına ya da kendisini kaybetmesine neden olan, güç neydi’’ diye sormayı düşündüm ..Ama sadece düşündüm… Cesaret edemedim. Korktum.. Neden mi? Öç almanın, nefretin aslında insanın içine yerleşince, kaybolması, ancak onun ölümü gerçekleştiğinde unutuluyormuş da ondan… Ya eşi Muzaffer Bey beni görürse, ne yaparım diye korktum… İkinci bir kine neden olmak istemedim Muzaffer Bey için…
Neyse yoluma devam ettim… Biraz ilerleyince ‘’Hey sen’’ diye bir ses duydum. Çiftlik tarafına dönüp baktım ve bana bağıranın Gülizar olduğunu gördüm. ‘’ Buraya gel’’ dedi. Ve hiç düşünmeden ona doğru yürümeye başladım. Ona yaklaştıkça az önceki korkularım yeniden içimde yeşermeye başladı. Yanına gelince ‘’ Beni tanıyor musunuz ‘’ dedim.. ‘’Tabi tanıyorum ‘’ dedi. ‘’Nerden tanıyorsun’’ diye sorduğumda. ‘’ Bugün gün boyu başımızdan aşağıya bizi dinleyen, izleyen sen değil misin’’ diye cevap verdi. Güldüm! ‘’ ‘’Evet’’ dedim. Peki sizi okuduğumu nereden biliyorsunuz’’ diye soru sorduğumda. ‘’ Artık kitap okuyanların sayısı o kadar çok azaldı ki, sizi tanımak zor olmadı’’ dedi.. Ne diyeceğimi şaşırdım.
‘’Hazır sizi bulmuşken bir kaç soru sorabilir miyim ?’’ diye Gülizar’a sordum... Gülizar da‘’ Tabi buyurun’’ dedi…’’ Paranın değişime uğrattığı hayatları, el değiştiren paranın yarattığı çelişkileri, insanın en soylu duygularından biri olan aşkın bile soysuzlaşması konusunda ne düşünüyorsunuz ?’’ diye sordum. O da bana’’ Romanı kaç günde okudunuz’’ diye başka bir soru ile cevap verdi.. Bende cevap olarak ‘’ Bir günde okudum’’ dedim. Sustu ve birkaç dakika sonra konuşmaya başladı…’’Bir şeyi sadece okumak için değil; daha çok anlamak için okumuş olsaydınız, bana soracağınız soru çok farklı olurdu’’ diye cevap verdi. ‘’ Nasıl yani ‘’ dedim. Devam etti…’’ Evine git ve romanı yazan Yazarın kim olduğuna bak. Sonra o yazarın hayatını oku. Kimmiş, ne yapmış, nasıl yaşamış. Dünya görüşü ne ve başka neler yazmış öğren. Sonra bu romanı öğrendiğin bu bilgiler ışığında yeniden oku ama bitirmek için değil; anlamak için oku. Roman bitince yanıma gel. Ben seni yine bu kavak ağacının altında bekliyor olacağım.’’ dedi. Bende hızla oradan uzaklaşarak eve geldim. Ve o ne söylediyse onları sırasıyla yapmaya başladım. Şimdi tekrar romanı elime aldım ve okumaya başladım. Ama bir an önce bitirmek için değil; anlamak için okuyorum bu kez.
Birkaç gün sonra, bir vapurun boğaz gezisine katılmıştım. Tam boğaziçinde geçerken, yalının birinden Aşk-ı Memnu’nun Firdevs Hanım’ı pencereden bana sesleniyordu! ‘’Yine mi ‘’ dedim…
Bir romanı okurken yazarının kim olduğunu, hayatını, dünya görüşünü ve dünyaya nasıl baktığını öğrenelim. Bu sayede onunla yapacağınız düş yolculuğunda onu daha iyi anlayacak ve onunla bu seyahatte asla kavgaya tutuşmayacağız. Çünkü, yola girmeden siz zaten onu çok iyi tanıyor olacaksınız…
Her roman, her okuyucusuna yaşadığı çağdan apayrı bir dünya kurar ki, işte o dünya sizin dünyanızdır. Orada yazar ile siz ,istediğiniz kadar hayal kurmakta serbestsiniz.. Hayal dünyanızdan kaçmayın ve hayal dünyanızı zenginleştirmek için çok okuyun çok
Nurhan Doğrul (Berşah)
YORUMLAR
Çok doğru bir romanın asıl yazarını tanımak 'o roman da yapacağınız yolculukta kılavuz olacaktır hem yazarın dünyasında gezinirken ev sahibinin de rızasını almış oluruz :) kafam o kadar karışık ki , daha fazla konuşup yazının ihtişamını bozmaktan korkarım.
etkin kalemin başarısının artarak çoğalmasını diliyorum. en derin selam ve sevgilerim ile
saygılar..
beren yılmaz tarafından 2/28/2016 12:43:05 AM zamanında düzenlenmiştir.
"Bir romanı okurken yazarının kim olduğunu, hayatını, dünya görüşünü ve dünyaya nasıl baktığını öğrenelim. Bu sayede onunla yapacağınız düş yolculuğunda onu daha iyi anlayacak ve onunla bu seyahatte asla kavgaya tutuşmayacağız. Çünkü, yola girmeden siz zaten onu çok iyi tanıyor olacaksınız…
Her roman, her okuyucusuna yaşadığı çağdan apayrı bir dünya kurar ki, işte o dünya sizin dünyanızdır. Orada yazar ile siz ,istediğiniz kadar hayal kurmakta serbestsiniz.. Hayal dünyanızdan kaçmayın ve hayal dünyanızı zenginleştirmek için çok okuyun çok"
Önce Romana hayat veren insan sonra roman... Böylece nasıl bir hayal dünyasından geliyor , onu anlamamız daha kolay olacak...
Sevgiler...