- 1465 Okunma
- 16 Yorum
- 1 Beğeni
HE HE TÜRKLER KILIÇ ZORUYLA MÜSLÜMAN OLDU.
Tarih Hocasına
Anlat bana bir parçacık ecdâdımı anlat
Muhtacım o efsaneye tarihe masal kat
Yattıkça büyür dağ gibi bir gövdesi varmış.
Kalkınca uzar gölgesi dünyayı tutarmış.
Düşmanları müstefreşelerden yumuşakmış.
On saltanat el pençe rikabında uşakmış?
Öldükçe yaşarmış yeniden hadiselerde!
Muhtacım o ecdâda yalandır deseler de?..
Anlat bana bir parçacık ecdâdımı anlat,
Muhtacım o efsaneye tarihe masal kat...
Mithat Cemal Kuntay
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
‘’ Hacı hacıyı Mekke’de, derviş dervişi tekkede, sarhoş sarhoşu dakkada ( dakikada) bulur.’’ Diye bir söz vardır ya. İşte bu söze uygun olarak ateistlerin dakkada buldukları bir isim vardır. Bu ismi yazmayacağım. Hem reklamını yapmamak, hem de boşu boşuna bir davaya konu olmamak için... Sadece şu kadarını belirteyim: Maalesef bir zamanlar benim öğrencim olan bir kişidir bu. Ona şimdilik Bay X diyelim.
Bay X ile 1989-1996 yılları arasındaki yıllarda tanışmıştım. O zamanlar oldukça faal, hani cin gibi derler ya işte öyle bir orta okul öğrencisiydi.
1996 dan itibaren bağlantımız kesildi. Ta 2010 yılında sanal alemde tekrar bağlantı kurduk. Fakat Bay X oldukça değişmişti.Herşeyden önce bir Alevi olarak bildiğim Bay X artık herhangi bir dinin mensubu değildi. Her ne kadar Türklerin asıl dininin Şamanizm olduğunu düşünüyor ve Şamanizme oldukça yakınlık duyuyorsa da Şamanist de değildi. Kendini ateist olarak tanıtıyordu.
Çocukken ben tarih diye ne anlatırsam su gibi içen ve aynen kabul eden Bay X artık benden hesap soruyordu. Neyin hesabını mı? Onlara öğretmediğim şeylerin hesabını. Diyordu ki: ‘’ Hocam siz bize pek çok şey anlattınız ama Türklerin kılıç zoruyla İslamiyeti kabul ettiğini anlatmadınız. Talkan ve Cürcan katliamlarını anlatmadınız.’’
Haklı mıydı? Evet maalesef haklıydı. Yalnız anlatamadığımız o kadar çok şey olmasına rağmen her ateist gibi özellikle bu konuyu kafasına takmış olması manidardı ya neyse… Peki niçin anlatmadım bu Türklerin kayıp yetmiş senesini? Bunun aslında pek çok sebebi vardı. Tarih öğretmeni olarak yetişmek üzere bir üniversitenin Tarih bölümüne giriyorsunuz ama mesela size Dersim isyanı ve Kürt isyanları hakkında hiç bir şey anlatılmıyorsa, Türk Tarihi Atatürk’ün ölümü ile noktalanıyor, ondan sonrası hakkında tek bir şey konuşulmuyorsa, Bizans İmparatorlarının hayatı satır satır yazdırılırken Teoman, Bögü Kağan, İlteriş, Tomris, Attila anlatılmıyorsa, Hz. Ebubekir’in cömertliğine saatlerce yer verilirken Hz. Osman ve Hz. Ömer dönemlerinde Horasan ve Maveraünnehirdeki Türklerle Müslümanlar arasında yapılan ilk savaşlar es geçiliyorsa ve dahi daha sonra siz öğretmen olduğunuzda elinizde özeti ‘’ Şunları anlatacaksın ‘’ olan bir müfredat olup o müfredat dışında herhangi bir şey anlatmanız zinhar yasaklanmışsa nasıl anlatırsınız Talkan ve Cürcan katliamlarını?
Evet Bay X haklıydı hesap sormakta ama ben de haklıydım. Aslında bana anlatmayanlar da haklıydı. Dört senelik fakülte yaşamım boyunca( 1974-1978) okul kaç gün açık kalabilmişti ki? Her gün boykot, her gün işgal, her gün kanlı bir olay. Düşünün ki meşhur kanlı 1 Mayıs bile benim fakülte öğrencisi olduğum yıllarda gerçekleşmiş bir olaydı.(1977) Her gün okula giderken ‘’ Ana hakkını helal et’’ diye çıkıyorum evden ve annemin bana bir şey olmadığından emin olmak için yaptığı sağlık kontrolünden sonra evimden içeri girebiliyorum. Her gün şükür namazı kılıyordu annem eve sağ salim döndüğüm için Böyle bir ortamda hocalarım da haklıydı belki Talkan ve Cürcan katliamlarını ve saydığım diğer bilgileri verememekte. Çünkü onların da zamanı yoktu. Zaman bulduklarında da dersten çıkarılıyorlardı ki rahmetli Prof Dr. Münir Aktepe’nin ağlayarak çantasını toplayıp dersten çıkmak zorunda kaldığı günü ömrüm boyunca unutamam.
Kısacası bize ufacık bir bilgi olarak Müslümanlar ile Türkler arasında önceleri savaşlar olduğu, Türk hakanı Sulu Kağan’ın ordusunun gözü önünde Müslümanlarca idam edildiği, ancak daha sonra Türklerin kendi inançlarında da tek bir tanrı olması, İslamiyetin kendi ahlak ve örflerine uygun olması sebebiyle İslamiyeti benimsedikleri anlatılmıştı, biz de hep öyle anlattık gitti vesselam.
Peki öyle değilmiymiş?
Değilmiş (!) Ya neymiş? Türkler İslamiyeti kılıç zoruyla kabul etmişlermiş (!)
Bu başlık altında internette pek çok bilgiye ulaşabilirsiniz. Pardon. Türklerin İslamiyeti kılıç zoruyla kabul ettiğine dair bilgilere değil. Sadece ve sadece Emevi hainlerinin Türklere uyguladıkları katliamları öğrenebilirsiniz o kadar.
Evet Emevi hainleri Türklere çok büyük zulümler yapmıştır. Ama baskıyla ve zulümle İslamiyeti kabul ettirememişlerdir. Türkler öyle baskıyla, zorlamayla din değiştirecek bir millet olsalardı yüzlerce sene süren Çin baskısıyla topyekun Maniehist ya da Budist olurlardı. Peki Maniheist ve Budist olan olmadı mı? Oldu tabii ki. Hatta Hrıstiyan ve Musevi olan da oldu ( Hazarlar Musevi- Yakutlar Hrıstiyan ) ama baskıyla değil. Hazarlar hangi Yahudinin baskısıyla Musevi oldu? Ya da Yakutları hangi Hristiyan devlet zorla Hristiyan yaptı? Yok…
Talkan ve Cürcan katliamları dedim durdum ya bu savaşları uzun uzun anlatmayacağım. Merak edenler Google a ‘’ Talkan ve Cürcan Katliamları’’ diye yazsınlar sonra başlasınlar okumaya. Ben kısaca yaklaşık 670 li yıllarda başlayıp 749 yılına yani Abbasilerin, Emevi hanedanını sallamaya başladığı tarihe kadar Müslümanlarla Türkler arasında süren bir dizi çok kanlı ve vahşi savaşlar olduğunu söyleyeyim o kadar. Bir de bu savaşlarda Türkün Türk’e ihaneti had safhadadır.
Şöyle bir soru sorulamaz mı? ‘’ Hocam bunca zulüm ve işkence karşısında Türkler ‘’ Tamam ya ben de Müslüman oldum.’’ Diyerek canlarını kurtarmak için İslamiyete geçmiş olamazlar mı?’’ Elbette pek çok Türk canını kurtarmak için Müslüman olduğunu söylemiş olabilir ki bu gayet normaldir. İslamiyette bile can tehlikesi söz konusuyla yalan söylenebileceği kuralı vardır. Mesela : Ammâr b. Yâsir…
Müşrikler, Yâsir’in oğlu Abdullah’ı yerden yere çalarlar, Ammâr’a ise demir gömlek giydirirler ve onu işkenceden işkenceye uğratırlar, o kadar ki, Ammâr ne dediğini ve ne yaptığını bilmez hale gelirdi. Vücudunu ateşle dağlarlardı. Yapılan işkenceler o noktaya varmıştı ki, Ammâr diliyle, Hz. Muhammed’in (s.a.s.) getirdiği dini inkar etmek zorunda kalmış, daha sonra ağlayarak durumu Peygamberimize bildirmiş, Resûlullah’ın "Kalbin nasıl?" sorusuna: "İmanla dopdolu", cevabını verince: "Seni işkenceye uğrattıklarında dilinle istediklerini söyleyebilirsin." karşılığını almıştı.
Ammar bin Yasir’e zorda kaldığı ve hayati tehlike söz konusu olduğu için ‘’Muhammed ve onun getirdiği dine inanmıyorum.’’ Dediği için kafir denilemeyeceği gibi aynı hayati tehlike karşısında ‘’ Müslüman oldum, sizin dininizi kabul ediyorum.’’ Diyen bir Türk’e de Müslüman denemez. Sadece ve sadece ‘’Türkler kısa bir müddet için de olsa canlarının, mallarının, ırzlarının korunması için şeklen Müslüman gibi görünmek zorunda kaldılar.’’ Denir. Ama bakın bunu söylemek bile Türk’e hakarettir biliyor musunuz? Neden mi?
Emevi hainleri sadece Türklere katliam uygulamadılar. Herkesin çok çok iyi bildiği Kerbela olayında kimi şehid ettiler? Anlatmama gerek var mı? Kerbela’yı herkes bilir bu ülkede.
Emeviler bir tarafta Türk katliamı yaparken öte tarafta Müslüman katliamı da yapıyorlardı. Aynı anda…Aynı dönemlerde… Evet bu ülkede herkes Kerbela olayı hakkında bilgi sahibidir az çok ama Harre olayını bilen neredeyse yoktur. Yani Emevilerin Kerbela olayından sonra Kabeyi mancınıklarla taşa tutması, yüzlerce sahabinin kafasını kesip piramitler oluşturması. Sahabilerin sakallarını yolup kan revan içinde bırakmaları, kızgın su dolu kazanlara atmaları ( 27 Ağustos 683 … Bundan birkaç ay sonra Yezit geberip gidecektir.)
Tüm bu vahşetin sebebi nedir peki? Yezit’e yapılacak biat şu şekilde olacaktır:’’ Yezit’in kulu ve kölesi olarak biat ettim.’’
Arap, ‘’Yezit’in kulu ve kölesi olarak biat ettim. ‘’ Demez ve işkenceler altında ölmeye razı olur ama Türk kılıç zorunu görünce ‘’ La ilahe illallah, Muhammedun resulullah’’ der(!) Demekle de kalmaz. Kalben de Müslüman olur. Buna mı inanalım şimdi? Buna inandığımız zaman Türk’ü yüceltmiş mi oluyoruz yoksa her fırsatta hakir gördüğümüz Araptan daha da hakir olduğunu mu kabul etmiş oluyoruz?
Ayrıca Türkler ‘’Biz Müslüman olduk’’ deseler de canlarını koruyamazlardı Emevi zulmünden. Zira Emevilere göre bir toplum Müslüman olsa bile eğer Emevi soyundan değilse Mevali idi. Yani köle. Türkler ise köle olarak yaşamayı kabullenecek bir millet olsa idiler hazırda koskoca Çin vardı. Onun kölesi olarak yaşarlardı. Ne diye yüzlerce kilometre yol tepip Horasan-Maveraünnehir bölgesine geldiler ki?
Bir diğer konu: Türklerle Müslümanlar arasındaki savaşlar 749 yılında sona ermiştir. Aradan sadece bir sene geçer, Emevi devleti yıkılır yerine Abbasi devleti geçer. Bir sene daha sonra 751 yılında Türklerin yaşadıkları bölgede Talas Nehri civarında ilk kez Çinliler ve Araplar karşı karşıya gelirler. Malum, az buçuk tarih okuyan herkesin bildiği meşhur Talas savaşı…
Türkler ikilem içinde. Bir tarafta eski düşman Çinliler, öte tarafta yeni düşman Müslüman Araplar, Ortada kendileri. İki taraftan birinin yanında yer almak zorundalar.
Haaa anlatıyorum ama şimdi birileri çıkıp ‘’Yok Talas Savaşı öyle değil’’ de diyebilir. Ben bildiğim şekilde anlatmaya devam edeyim.
Eski düşman Çinlilere baktığımız zaman adamlar bizim korkumuzdan Çin Seddini yapmışlar, heriflerin canına okumuşuz falan filan ama her nedense bizim ana vatanımız dediğimiz topraklarda onlar kalmış, biz göç etmek zorunda kalmışız. O kısma takılmadan devam edelim. (Tabii ki onların da bizi yendikleri olmuş. Yoksa Hun, Göktürk, Kutluk, Uygur devletleri kendi kendine yıkılmadı ya.)
Neyse…Dağıtmayalım…Uzun lafın kısası Çin ile yaptığımız savaşlara baktığımızda yenilgilerimizde Çin’in bize karşı Emevilerden daha müşfik davrandıklarını görüyoruz. Öte taraftan Daha iki sene öncesine kadar Emevi Arapları yapmadıkları eziyet ve işkence bırakmamışlar yani Araplarla yapılan savaşların ve uğranan katliamın izleri taptaze duruyor. Henüz yaralar bile kabuk bağlamamış. ( Mecazi anlamda değil, gerçek manada yaralar kabuk bağlamamış) . Bu durumda mantıken Çinin yanında yer almamız gerekmez mi? Hal böyleyken gidip Arapların yanında yer almamız fazlaca aptallık değil mi? Yoksa Türkler o devirlerde de mi aptal idiler (!)
Ama şunu da kabul etmek lazım: Türkler Talas Savaşında birdenbire karşılarında Polat Alemdar’ın babası Ömer Baba gibi munis ve yüreği insanlık sevgisiyle dolu yeni Müslümanları( Abbasiler ) görünce ‘’Aaaaa yahu bakın bunlar ötekilere benzemiyor. Bunlar çok cici insanlar, haydi gelin hep beraber Müslüman olalım’’ da demediler. Yani evet Talas Savaşı ilişkilerde bir dönüm noktasıdır ama Türklerin Müslüman olması öyle hemen 751 yılında gerçekleşti zannedilmemelidir. Bu, yüzlerce sene süren bir süreçtir ve bu süreç içinde ne Arabın ne de bir başkasının baskısı, kılıcının zoru asla söz konusu değildir.
------------------------------------------------------------------------------------------------
Aslında ‘’ He he ‘’ deyip konuyu kapatmak varken ne diye yazıp duruyorum onu da bilmiyorum ya, sanırım Fuzulî sendromu: ‘’ ‘’ Konuşsam tesiri yok, sussam gönül razı değil ‘’
‘’He he, Türkler kılıç zoruyla Müslüman oldu. He he, Osmanlılar da Türk filan değildi. Ama yine de ‘’ Ne Mutlu bana ki Türk’üm’’ Ne mutlu ki kılıcın zorunu görünce Müslüman olmuşum, ne mutlu ki 600 sene Türk olmayan bir hanedana kölelik yapmışım. Mutluluktan uçuyorum.
Bu arada ABD li İrlanda asıllı komedyen ( komedi albümleri sayesinde 5 kez Grammy ödülü kazanmıştır ) George Charlin der ki:
‘’Elemanın tekinin arabasının arkasında şöyle bir yazı gördüm: ‘’ Amerikalı olmaktan gurur duyuyorum.’’ Ve düşündüm. Ki ‘’ Bu ne lan şimdi’’ Çünkü gurur kendi başına bir şeye ulaşarak ya da başarararak kazanılan bir şeydir.’’Kazara doğarak’’ gerçekleşen bir şey değil.
İrlandalı olmak?
İrlandalı olmak bir ‘’yetenek’’ değil ki. Sedece boktan bir genetik kaza!]
Bu da ayrı bir görüş tabii ki.
YORUMLAR
Bu söz özellikle Suriye,Irak ve Türkiye'de yaşayan ' Bedil' aşiretlerine ve bir de alevilere mahsus.
İyi olmuş yazdığınız Sami bey.
Teşekkürler...
;)
Alp Aldatmaz
Bedil (Begdilli, Badilli) Oguz Boyu'dur, Akdeniz Bölgesi ve Güney Dogu Anadolu'da yogunlukla yerlesmislerdir.
Sen Türkleri anlatma, araplari anlat bize. Zira sanal seriatçilik oynamaya gelmissin.
Claudio Pedro
uğraştırma beni...
O kafanda kaç tane saç var say öyle gel...
sami biberoğulları
Asıl adınız sanırım bu değil ama profilinizde başka bir isme rastlamadığım için bu isimle hitap etmede bir sakınca yoktur umarım.
Sayfama şeref verdiğiniz ve yorumunuz için çok çok teşekkür ederim.
Benim inancıma ve tecrübelerime göre dünyada hiç bir insana zorla her hangi bir dini kabul ettirmek mümkün değildir. Belki insanlar baskı ve zorla bir süre için zorlandıkları inanca geçmiş gibi görülseler de hiç bir zaman o inancın iman etmiş bir mensubu olmazlar. Yazımda bunu dile getirmeye çalışmıştım.
Öteki konuya gelince: Burada Alp'e seslenmek isterim:
Sevgili Alp:
Bir kişinin yaptığı yoruma cevap yazmak hoş bir davranış değil. Şu bakımdan değil: Yazıyı yazanı taraf olmaya zorlar bu tür karşılıklı atışmalar. Oysa daha önce de belirttiğim gibi belli bir edep çerçevesinde olmak şartıyla her yorum başım gözüm üstünedir. Kabul edersem haklısınız derim. Kabul etmezsem kendimce cevabını yazarım. Cevap verilecek bir tarafını görmezsem sadece teşekkür ederim.
Bir aşiretin adının Bedil ya da Badıllı veyahut Beğdilli, Badilli olması çok mu mühim?
Mesela İstanbul ve çevresinde Molla dediğimiz din adamına Antalya'da Mulla derler. hatta bir arkadaşımın ailesi Mullalıoğlu diye anılırdı. Molla ya da Mulla, Batmana gittiğimde de Mele olmuştu. Hangisine yanlış diyebiliriz? Hepsi de doğru.
Yani Begdilli ne kadar doğruysa Badıllı da o kadar doğru. Bunu niçin bir tartışma sebebi haline getirdiniz anlayamadım.
Her neyse...Netice itibariyle bu tür tartışmalar kişilerin kendi aralarında( Mümkünse kendi sayfalarında ya da mesaj kutularında) olmalıdır derim.
Teşekkürler, selam ve sevgiler her iki kalem dostuma da.
bir video var ilk izlediğimde vaaaaaaaaay demiştim de
aslı hiç de öyle değilmiş
neyse ben gene geleceğim, çıktı aldım
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Filiz Şahin.
https://www.youtube.com/watch?v=UQdY7xd_rw4
-BU İKİ VİDEO DA İLBER ORTAYLI ÖYL E OLMADIĞINI ANLATIYOR
YETMEZ DİYENLER İÇİN
https://www.youtube.com/watch?v=OXf9voYvcdk
BU SON VİDEODA DA
Zekeriya Kitapçı,Namık Kemal Zeybek,Erdoğan Aydın İZAH EDİYOR
HA GENE Mİ YETMEDİ
İNANMIŞLARA YIRACAK VAKİT YOK ZİRA ZAMAN KAYBIDIR BOŞVERİN GİTSİN, O MÜHÜRLENMİŞLERDENDİR...
sayın hocam yazınızı ilgiyle okudum. takdir ettim. evet biz Türkler bir biçimde müslüman olmuşuz. güzel.
lakin güzel dinimizi kutsal kitabımızı günümüzde ne kadar içselleştirdik.
mevlana'dan bir söz okumuştum. İbadetin en basit biçimi ibadet yaparken okunan sürelerin anlamını bilmeden yapılan ibadettir diye. camilerimizde cemaat ne kadar anlıyor sürelerin anlamlarından?
günümüzde bakıyoruz maşaallah insanlarımız kafile kafile hacca gidiyorlar, umre ziyaretleri yapıyorlar. En az bir kere hacca gitmelere hiç sözüm yok. lakin umre ziyaretleri ne oluyor! 25-30 kişilik bir ekip oluşturan sayın hoca efendilerimiz bol bol yolluk alarak vatandaşlarımızı umre için seferber ediyorlar. ülkede siyasiler ağza alınmayacak sözler ediyorlar güzelim müslüman ülkemizde. evet ezan sesleri dinliyoruz üstelik her gün beş kez.
evet hocam islamın Kuran'ı Kerim ve Hz.Muhammed Peygaberimizin öğretileri doğrultusunda bu güzel ülkemizde ve islam memleketlerinde uygulanmasını göremeyecek miyiz? bu konularda da yazı ve görüşlerinizi beklediğimi saygıyla ileteyim.
sami biberoğulları
Öncelikle sayfama şeref verdiğiniz ve yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Yazdıklarınızda son derece haklısınız. Evet..Müslüman olduk ama ne kadar Müslüman kalabildik? Bu sadece Türk milleti olarak bizim sorunumuz da değil. Dünyadaki Tüm Müslüman devletlerin sorunu. Ama şunu unutmamak lazım: Bu gün bizlerin yaşadığı bu sorunu asırlar önce Hrıstiyan Avrupa yaşıyordu. Onlar ortaçağın karanlığından ( Onlara göre karanlık. Müslümanlar için asla değildi ) nasıl kurtuldularsa biz de yakınçağ denilen bu çağdaki karanlıktan kurtulacağız.
Zaten böyle bir dönem yaşanacağı hem ayet hem hadislerde bildiriliyor. Eğer böyle bir dönem yaşamayacak olsaydık Mehdi'nin gelmesine ne gerek var öyle değil mi?
Bunlar olacak. Hatta daha kötüsü de olacak. Çok büyük savaşlar, yıkımlar yaşanacak. Ama sonra her şey düzelecek.
Bunu biz görür müyüz? Sanmıyorum ama bir zaman gelecek ve düzelecek her şey.
Selam ve sevgilerimle.
Tek kaynaktan okunduğu zaman tarih de hata, yanılma payı mutlaka vardır. Derinlemesine yazılmış güzel bir konuydu. Kılıç zoru ile ya da kendi istekleri Türkler Müslüman olmuşlar, daha çok konuşulacak ve çok tezler ileri sürülecektir mutlaka. Bu tezleri ileri sürenlerin ve araştıranların yararlandıkları kaynaklara da bakmak lazım. Feyiz aldığımı söyleyebilirim. Teşekkür ve takdirlerimi bıraktım sayfanıza Sayın Hocam...
sami biberoğulları
Aslında mesele Türklerin nasıl Müslüman oldukları meselesinden çok '' Niçin Müslüman oldular'' Meselesi. Özellikle ateistler bunu kabullenemiyorlar ve Müslüman Türk'ün kafasını karıştırıp Arap düşmanlığı üzerinden islamiyete saldırıyorlar.
Dertleri Türklere yüzyıllar önce yapılan zulümler değil. Dertleri direkt islam Dini.
Selam ve sevgilerimle.
Yazdıkların konuyu defalarca okudum.Ve Bay X gibilerle her gün karşılaşıyoruz.Dinsiz ve inançsızlar.Allah ıslah etsin.Ben sana bir söz yazacağım.Bir Kokereçinin arabasının arkasında okudum;
"Doktor değilim ama hastam çok!" O kadar.Sen yazmaya devam et.Selamlarımla..
sami biberoğulları
Elimden geldiği, dilimin döndüğü kadar yazıyorum.
Selam ve sevgilerimle.
Sami hoca ; Tarih bilginiz herkesin olduğu gibi bence de malûm. Ve gerçek Tarihi de ancak Tarihçiler bilebilir. Fakat bir ,Tarihi yaşayıp aktaranlar var, bir de dinlediklerini aktaranlar. Yazılanlar acaba hangi şartlarda hangi niyetlerle yazılıyor ?
Türk'ün zorla kabul etmeme olayına gelince ; ben şahsen köyün en gariban çocuğu olarak Fenerbahçeliliği inadına reddetmiş ve Galatasaraylı olmuştum. Artık Türk olduğumdan mıdır yoksa anne tarafından Arnavutluk bulaşmasının da etkisi var mıdır bilmem !
Şaka bir yana ama kimse bir şeyi zorla kabul etmez. Eder gibi görünse de ilk fırsatta reddeder. Şimdi var mı bizi zorlayan ? İsteyen istediğine inanıyor mu, inanmıyor mu ; biz ona bakalım.
sami biberoğulları
Ben şu anda canım isterse istediğim her hangi b,r dine geçebilirim, hatta dinsiz de olabilirim.
Zorla insan bir süre !!Tamam ben de sizdenim der. Yüz yıllar boyunca değil
Selam ve sevgilerimle.
Hoş ve hoşuma giden bir makale...
Yüreğine sağlık ağabeyim.
Selam, saygı ve Dualarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
çok haklısınız sayın hocam . fakat Can ' beyin sözüne katılıyorum şimdi ne yaptıkları '' yada ne yapmadıkları ' şekil a ' da ki gibi hiç iyi durmuyoz uzaktan bakınca. söz de Müslüman ülkeyiz , ama her türlü günaha meylliyiz siyasetten tutunda toplumsal ve ailevi kurumlara kadar .. Türk olmayı 'Irkçılık sanıp siyaset yapanlara hiç bir sözüm yok zaten.
aydınlatan bilgilendiren bir yazı olmuş.
tebrikler selamlar ..efendim.
sami biberoğulları
Elbette şimdi ne yaptıkları önemli olan. Ama ısrarla Türkler islamiyeti kılıç zoruyla kabul etti deieynlere de bir cevap vermek gerekiyordu. Çünkü bu zevatın derdi Türklerin 1300 sene kadar önce uğradıklkarı bir zulüm değil, bu zulüm üzerinden islamiyete saldırmaktır. Buna müsaade etmemeye çalışıyorum.
Selam ve sevgilerimle.
Sami hocam bilgilendirici yazılarınız adına teşekkür ediyoruz.
Sizden beklentiler yükseliyor bilginiz olsun. Bu minvalde bu gün izine kurşun atılan Atatürk'ün gerçek ölüm sebebini de anlatan yazınızı da bekliyoruz. Çünkü, bu gün sarhoş diye nitelendirilen Atatürk aslın da sarılığa yakalanmış, doktorunun aşırı dozda verdiği kinin yüzünden karaciğeri iflas edip siroz olmuştur. Bu teşhisi koyan da rahmetli Celal Bayar tarafından ısrarı üzerine yurt dışından getirilen doktor koymuştur. Atatürk'ün vefatı ile mason locası mensupları 1935 te kapatılmasına rağmen harekete geçmiş, gençlere örnek(!) olsun diye onun içki ve sigaradan öldüğünü duyurulması için önerge vermişlerdir. Hemen akabinde de yeşilay derneği kurulmuştur.
Yani Atatürk rahmetlinin ölümü üzerinden bile prim yapmaya soyunan akl-ı evvellere de güzel bir aydınlatma ampulü olur bence. Yeterince yanlışlarla yüründü ve yeterince yanlışlarla beyinler sulandırıldı. Bunun en bariz örneği ise ne yazık ki 90 yıllık enkazı(!) temizledik gafıdır.
Yanlışı yanlışla kaşıyarak ve tarih bilgisi sıfır birilerinin yazdığı senaryolarla gençlerimizin kendi tarihine karşı soru işaretleri ile doldurarak bir yere varılacağı sanılıyor maalesef. En bariz örneği Kanuni'dir ve ömrü nerede ise at üstünde geçmiş bir padişahtır. Rahmetli resmen yatak odasına hapsedilmiş bir hayat ile yaşadı şeklinde zikredildi maalesef. Gibi... Gibi.. Gibi...
Tebrik ve saygımla.
sami biberoğulları
Atatürk'ün gerçek ölüm sebebi oldukça hassas bir konu. Çünkü bu konuda her kafadan ayrı bir ses çıkıyor.
Bu gün eğer can Dündar bile ''Mustafa''Filmi sebebiyle topun ağzına konulmuşsa varın siz anlayın artık konunun ne kadar hassas olduğunu. Yani Can Dündar aslında ne yapmıştır o filmde. Atatürk'ün içki de içen bir insan olduğunu söylemiştir. En başta Atatürkçüler adamı topa tuttular.
Burada söylenecek ters bir söz, ters bir yazı her tarafa çekilebilir. Ama yine de bu konuyu tamamen bir kenara bırakmış değilim. Çok net delillerle ortaya çıkmak istiyorum.
Selam ve sevgilerimle.
Kendimi ait hissettigim Türk Milliyetçiligi yani Türkçülük fikriyatindan dolayi kendi çapimda bu konularla hep ilgilenegelmisimdir. Çesitli yillarda çesitli sonuçlar çikardim.
Müslümanlar tevhidde birlesmek diye isevilerle musevilerle tevhid birliginden bahsederken, derdik ki biz, arkadaslar kardesler ibrahim suresi 4. ayete bakin, ne yaziyor orada. Türklerde hak din üzeredirler.
Eksikleri olabilir, yanlislari da olabilir, fazlalari da olabilir...
Fakat dinci güruh, genelde de siyasal islamciligi temsil eden güruh, Kuran'da yazan 25-26 peygamberden baska peygamber yokmus, gibi anlatageldiler. 120 bin nebi veya 124 bin veya 80 bin nebi geldigi sözleri hepten mi hurafe idi, degildi elbette, iste ibrahim suresi 4.ayet buna güzel bir delildi. Sünnette daha nice deliller vardi da górmek isteyene.
Bir diger husus ise, Türklerin ata inançlari anlatilirken, bunu Türk'ten baskalari anlatiyordu.
Mesela bir hokkabaz vardi, ben onu hokkabaz olarak nitelendiriyorum,
Romen kökenli Amerikali "Mircea Eliade", bu adam yillarca Türklerin ata dinlerini çok Tanrili bir pagan seklinde anlatti. Gerçek öyle miydi! Ciddi bir tartisma konusu.
Türklerin islamiyete geçisinin hala tamamlanmadigini sóylesek dahi belki de yeridir.
Öyle ki, bu konu irdelenirken hep bir hata yapilir, o da Túrklerin ne kadar büyük ve farkli cografyalara dagildiklari adeta es geçilir. Sanki tek bir sehir Türkleri temsil ediyor, oraya gelen müslümanlar islam dinini teblig etmisler gibisinden anlatilir, aaa bak islam oluverdiler.
Peygamberimiz Mirac'a niye çikti deseler, Türklerle tanismak için derim.
Nasil yani? Nasil olur? Allah Türk kavmini ve onun gelecekteki islam sancaktarligini mirac olayinda Peygambere anlatmistir. Malesef ki günümüzde sahih olmayan hadislerden bahsolunur, uydurulan hadisler bahsolunur ama hiç yok edilen, unutturulan hadislerden bahsolunmaz.
Unutturulan, yok edilen, üstü örtülen ve özellikle Mirac hadisesinden sonra peygamber tarafindan sarf edilen sözler, birçok anlatimin özellikle Türkler hakkinda oldugunu düsünüyorum.
Zor bir konuyu ele almissiniz Sami beg hocam, içinden çikilabilecek cinsten degil, tebrikler dogrusu, her babayigidin harci degil vesselam.
Saygilarimla,
sami biberoğulları
Allah her kavme peygamber görderdiğine göre demek ki Amerikada yaşayan Azteklere, İnkalara da, Eskimolara, Avustralyada yaşayan kabilelere, Çin'e, Japonya'ya da peygamber gönderdi. Ama onların adı Kur'anda yazılı değil. Neden yazılı değil bilemiyorum. Ama bildiğim bir şey var. Allah peygamber göndermediği bir kavmi '' Neden bana inanmadın'' Diye sorgulamaz.
Öte taraftan Biz bu gün nasıl ki Müslüman bir baba ve anneden dünyaya geldiğimiz için Müslüman isek aynı şekilde Hristiyan da Hristiyan bir anne ve babadan geldiği için HrıstıyanBiz nasıl ki '' Dur şu hrıstiyanlığı bir inceleyim, daha güzelse ona geçeyim'' Demiyorsak Hristiyan da aynı şeyi yapıyor. O bakımdan da ben hep düşünürüm: Müslüman olmayan biri niçin ille de son din olan Müslümanlığı öğrenmeli ve ona geçmeli diye. Cevaplayamadığım, Bizim ilahiyatçıların verdikleri cevapları da doyurucu ve tatmin edici bulmadığım bir sorudur bu.
Miraca gelince:
Orada neler olduğunu ya da olmadığını hele de rivayetlere göre anlamak ve anlatmak son derece yanlış olur bence.
Ben zaten Türklerin kılıç zoruyla Müslüman olmadıklarını anlatmaya çalışmıştım. Eğer kılıç zoruyla insanlar dinlerini değitirselerdi bu gün Hrıstıyanlık diye bir din olmazdı. Çünkü hiç bir dinin mensupları ilk Hrıstiyanlar kadar işkence yaşamamışlardı.
Selam ve sevgilerimle.
Arşivlenecek bir yazı olmuş hocam
sayenizde bilgilerimiz pekişti
teşekkürler paylaşıma
saygılar
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Yarısı parayla, yarısı sırayla, yarısı kılıçla, yarısı da davayla oldular Müslüman desek ;ne şiş yanar ne kebap hocam…
Önemli olan şimdi ne yaptıkları, ya da ne yapabilecekler…Değil mi ?
Saygılar Hocam…
sami biberoğulları
İlk defa ''Yerden göğe kadar haklısın'' Diyeceğim. Evet Önemli olan şimdi ne yaptıkları, ya da ne yapabilecekler...
Selam ve sevgilerimle.
Uzun ve aydınlatıcı bir yazı. Evet, tarihimizle gerçek anlamda bir yüzleşmek gerekecek. Resmi ve gayrı-resmi tarih çok farklı. Hele bazı yerler de sadece tarih doğru. Bize okutulan tarih sadece işin tefrika bölümü. Gerçekler öylesine farklı ki. Ama ilgili olmak gerek. Geçmişini bilmeyenin ,geleceği olmaz. Bu yüzden mi bazı yönetimsel hatalar yapılıyor acaba.? Bilgi hocam yalın bilgi, safsata değil. Özgür düşüncenin olmadığı yerde, doğru bilgi de olmaz.Bu tarih bile olsa değişmez. Türküz. Onurlu bir ulusuz. Ama nereye kadar sürmüş bu Türklük ve Türk olma onuru.. Konjüktürel olarak değerlendirilip, gerçekler belletilmeli öğrencilere. Bu yüzden, yalan yanlış bilgiler dahi, insanı doğrudan uzaklaştırabiliyor. Kalın sağlıcakla..
sami biberoğulları
Bazen bazı konularda hüküm vermek için öyle fazla tarih bilgisine de gerek kalmıyor. Örneğin bu yazıda bahsettiğim konu gibi. Biraz muhakeme, biraz mantık yürütme ile de çözüme ulaşmak mümkün olabiliyor.
O sebepledir ki geçmiş yazılarımdan birinde ''Tarih aslında matematiğin ta kendisidir'' demiştim.
Selam ve sevgilerimle.