- 437 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bir şans daha ver kendine...
Üşüdün ilk rüzgarın başında estiğinde, ağlamaya başladın zor bir yoldan gelmiştin koydular seni tahta beşiğe...minnacık ellerinle tanıdın ilkin, deneyerek seçtin yaşama gayendeki sevdiklerini...çırılçıplak gelmiştin, ilk uyanışındı senin ve yine çırılçıplak dönecektin...ses çıkarmaya, başladın tanımaya korkularını ve sana ürperti veren çığlıkları...kendini tanıyordun ilkin sonra çevreni...üşüyordun kimi zaman da çok terliyordun...bedenine dokunuşlarıyla öğrendin mevsimlerin dilini...
Büyüyordun, ellerin tutmaya ayakların yürümeye başladı bir baktın ki koşmaya başlamışsın sokak sokak kendi içindeki dünyada...anlatamıyordun her keşfini, henüz öğrenilmemişti kelimelerin renkleri...kendince anlatıyordun aslında, ama aynı dili konuşmuyordun karşılaştıklarınla...biliyordun bir gün anlatacaktın o anlık mimiklerin yetiyordu derdini anlatmaya...
Yaşam ayaklarının altından geçmeye başladı, arkadaşın oldu yavaş yavaş...sokağı görüyor ama çıkamıyordun kimi zaman...çıkış iznin yaramazlığından askıya alınmıştı...sonra bayramları tanıdın tepsi üstündeki şekerlemeleri el öptüğünde eline sıkıştırılan kağıt oyuncak cisimleri...ilerde onun için çalışacağını bilmeden bakıyordun elindekine, bir yetişkin gülmeye başlıyordu şaşkın haline...anlayacaktın!
Alfabeyi koydular önüne, bir de kalem yerleştirdiler parmaklarına yaz dediler, aynısı dediler bir süre aynısını yazıp çizmeye başladın, sonra cümleler kuruldu...anlatmayı öğreniyordun, her yenilikte heyecan duyuyordun...sen coştukça daha çok yazıyor daha çok gülüyordun...ağlayacağını hiç hesap etmeden...rakamlar henüz kafanı istila etmemişti...berrak bir suydun kendi yolunda giden...
İlk heyecanın tanıdın, ilk çırpınışlarını özel bir sevgi gelip yerleşmişti anlamamıştın, anlatamamıştın belki...ama biliyordun bir gün anlatacaktın içindeki sevgiyi...dokunacaktı saçlarına bahar yeli, hıçkırığın boğazda düğümlendiğini bilmiyordun daha...bilecektin!
Sarsıntıları öğrenmeye başladın, toprağın insan üzerine kapanışını, uçsuz bucaksız sandığın denizin adaları fethini, çığlıkların çoğalmaya başladı, ağıtlar yükseldi göğe...şaşırdın bu nasıl bir dramdı...kanı gördün, sıcağı hissetin güç gösterisinin yıkımlarını resmettin...ağladın ama gizli gizli...kimseye soramıyordun, sorsan da bulamıyordun cevabını...neden insanoğlu neden parçalıyordu canlı gördüğü herşeyi...kurumaya başladı yaş dalın, oysa sen yeşermek istemiştin boy vermek, dalındaki tomurcuktan meyve vermeyi...ama olmadı olamadı...izin askıya alınmıştı yine...
Kişisel saha seçimlerine baktın, ekonomiyi öğrendin kur farkını, sayısal planlamaları...harfler geçit kapısıydı...öyleyse neden hayatta kalmalıydı derken, aşkı tanıdın...yenilik geldi...hayaliyle dolaştın bir süre...uyanacaktın!
Düşlerin unutulmaya başladı, ellerin yine üşüyordu...gözlerinde bir bakış donmuştu...müjde veren diller susmuştu...kendinle bir başınaydın...ayakta kalmak zordu, yorgundun, yıkılmıştı gövden, bir ağaç gibi...! yenilgi taşınmıştı evine...sevdiklerin yetmiyordu gücü damarlarına enjekte etmeye...yalnızdın!
Sonra sormaya başladın, hayatta niçin vardın, sevgi ne zaman zararsız karşına çıkardı...İnsan ne zaman bırakacaktı elindeki baltayı...ya buna sebep olanlar nereye saklanmıştı kime hizmeti vardı...kimler kendi oyununda yenilgiyi tatmıştı...her sabah penceren seyrettiğin güneş neden asılıydı, ya ay neden güneşle buluşmazdı...kırk yılda bir gelen dost gibi birbirini sessiz sedasız selamlardı...anlayacaktın...kendi içindeki evreselliğin gerçeğini...biliyordun!
Sen uyurken bir tılsım bırakılmıştı yüreğine, daha çok sev diye, sevilmeyi bekleme diye! Sevdiğin sen olursun her dönüşte...bir olacağın gün gelecek, işte o zaman şenleneceksin diye bağırıyordu gök kubbe...uyan insanoğlu uyan, kalk kendine bir şans daha ver diye!
Hayat sana kapıyı açacaktı, sen kendinle barıştığın zaman...sağır kalamazsın üstüne düşen bombalardan ne de kapatabilirsin yıkıntılar arasında can çekişen insandan...çünkü içinde hep bir iyilik gizli...ne kadar ağırsan kendine bir o kadarda ağır oldun… duruşun sağır kalmıştı kendine bir süre...uyanacaktın...uyandığında anlayacaktın neden Mevlana’nın “ne olursan ol yine gel” deyişini...kalemini eline alıp bir masalı gerçeğinle ruhuna işlemeyi başaracaksın!
kalk kendine bir şans daha ver insanoğlu!
düşün,
yaralı dolaştırmasın içinde kırgın kalan çocuğu,
düşün
içinde küskün kalan aşkı,
düşün
içinde kırgın bıraktığın anıları
düşün
her yenilgide güç koltuğuna oturanın kendin olduğunun...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.