- 643 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GÖREVE BAŞLAMA
13.09.1987
ORDU/MESUDİYE/TOPÇAM
3 Eylülde babamın ikazı üzerine Ordu MEM’e telefon açtım. Kararnamemin Bakanlıktan geldiğini ve hemen gelip göreve başlamamı söylediler.
Babama durumu anlattım. Cuma günü Ordu’ya hareket ettim. Valizime kitap ve giyeceklerimden bir bölümünü koymuştum. Yorgan ve Yastığımı da denk yaptım. El çantama da birkaç parça giyecek koydum.
Ordu’ya Cumartesi günü indim. O gün geçen yıl ki tayin yerim olan Güzelyurt köyüne gittim. Güzel bir köydü. En azından Ordu’ya yakındı. Arabası boldu. Fazla masrafım olurdu o ayrı mesele.
İlk gece okul müdürü Halis Esentürk’ün evinde kaldım. Genç, dinamik, efendi bir arkadaştı. Kendisiyle çalışmak bana zevk verirdi. İkinci gece Coğrafya öğretmeni Ali Kalay’ın evinde misafir oldum. Köyün Kur’an Kursu öğretmeni Mahmut Hoca’da misafiri olmamı teklif etti, fakat onda kalmadım. Hepsi çok iyi arkadaşlardı.
Pazartesi günü Ordu’ya gittim. Tayin yazımı sordum. Tayinimin yine Ulubey kazasının Tikenlice köyü Ortaokuluna çıktığını öğrendim. Moralim bozuldu. Güzelyurt’a iki gün içinde alışmıştım. Bundan başka Valilik oluru ile oradan da Mesudiye İlçesinin Topçam Kasabası Ortaokulu’na verildiğimi söylediler. Bu ikinci bir şok etkisi yaptı. İlçe de değişmişti bu defa. Bunun üzerine Ordu’dan Ulubey’e geçtim. Ne yapmam gerektiği hakkında sağlıklı bilgiyi oradan alacaktım. Tikenlice Ortaokulu’nun müdür ve kâtibi de oradaydı. Orada tanıştık. Eğer istersem onlarla köye gidip göreve başlayabileceğimi söylediler. Fakat hazırda fotoğrafım yoktu. Fotograf çektirmek için onlardan ayrılırken ertesi gün köye geleceğimi söyledim. Ertesi gün hazır olmak kaydıyla fotoğraf çekildim. Tekrar Güzelyurt köyüne gittim. Orada durumu anlattım. Onlar da bana alışmışlardı. Okul müdürü ve muhtar tayinimin tekrar köylerine yaptırılması için birkaç yere bile başvurdular. Matematik öğretmeni Maraşlı Vakkas Hoca birlikte Ordu’ya gitmemizi teklif etti. Hatırlı dostları olduğunu beni Güzelyurt’a aldırabileceğini söyledi. Ben işin varacağı yere vardığının farkındaydım. O bir deneyelim deyince kıramadım teklifi kabul ettim. O gece Ordu’da hiçbir şey yapmadan geçti.
Vakkas Hoca beni ev arkadaşının yanına bırakıp gitti. Biz de arkadaşıyla eve gittik. Yorgun ve uykusuz olduğum için erken uyumuşum. Vakkas Hoca ben uyuduktan sonra eve gelmiş. Sabah o uyurken daha ben evden çıktım. Daha sonra da karşılaşmadık. Ulubey’e gittim. Fotograflarımı aldıktan sonra Tikenlice’ye gitmek için durağa gittim. Köye gidecek bir araba yoktu. Ordudan bir araba geleceğini söylediler. Ben beklerken şoförlerden biri köye gitmekte olan bir taksi olduğunu söyledi. Beni arabaya kadar getirdi. Arabanın sahibi öğretmen bir arkadaştı. Eskişehirli ve karıkoca öğretmenmişler. Yukarıkızılin köyünde çalışıyorlarmış. Köyden bir aileyi hususi olarak Ulubey’e götürmüş. Kızılin Tikenlice arası 4 km imiş. Tabeladan öğrendim. Köye gelince kaç para vermem gerektiğini sordum. 10 bin liraya getirdiklerini ama ben 5 bin lira da versem yetecekmiş. Kendisine bu kadar parayı veremeyeceğimi ancak iki bin beş yüz lira verebileceğimi söyledim. Fazla üstelemedi o paraya anlaştık.
Tikenlice’ye geldim fakat görünürlerde köy yok. Cami, yanında okul, müdürün evi, katibin evi ve üç tane bakkal dükkanından başka merkez sayılan bu meydanın yakınında Halıcılık kurs okulu vardı. 1 km lik yol boyunca dizilen evler hep bu köye aitmiş. Ben bizim oralardaki gibi toplu köylere alışmış onları arıyordum. Meğer burada evler İstanbul’u meydana getiren semtler gibi tek bir bütünün parçalarıymış. O gece müdürün ve katibin iyi niyet ve yardımları sonucu evraklarım hazırlanıp göreve başlatıldım. Yolluğumu alabilmem için evraklarımı hemen hazırladılar. Çarşamba günü tekrar Ulubey’e giderek Yolluğumu aldım. Gene Güzelyurt’a döndüm. Oradan vazgeçip ayrılamıyordum. Zaten eşyalarım da orada müdür Halis beyin evindeydi. Perşembe günü orduya gittim. Pantolon, gömlek ve ayakkabı aldım. Yine Güzelyurt’a gittim. Eşyalarımı sabah Ulubey’e götürmek üzere köyün Postacısı ile anlaştık. Eşyalarımı onun evine götürdük. O gece yine Ali Hoca’nın evinde kaldım. Sabah olunca erkenden kalkıp Postahaneye gittim. Eşyaları fındık çuvallarıyla dolu posta arabasına koyduk ve yola çıktık. Köy yolundan asfalta çıkınca araba ters istikamete döndü. Meğer fındıkları bırakıp köye dönecekmiş. Benim eşyaları indirdik. Bereket versin Ordu’dan Ulubey’e giden belediye otobüsü çabuk geldi. Eşyaları otobüse koyup Ulubey’e geldim. Tikenlice Ortaokulu müdürü ve katibi gelecek, ben oradaki görevimden ayrılıp Topçam’a hareket edecektim. Müdür Ordu’ya inmiş. Kâtiple buluştuk. Ve ayrılma yazımı MEM’e vererek Tikenlice Ortaokulundaki görevimden ayrılmış oldum. Böylece üç gün Tikenlice Ortaokulunda çalışmış oldum. Canımı sıkan taraf benim orada olmama hiç gerek olmadığı halde iki gün boşuna bekletildim. Yazıyı katip İsmail efendi verdi ve sen gidebilirsin dedi bana. Ben bana verilecek evrak var zannediyordum. Maaş ve vergi iademi Tikenlice Ortaokulu’ndan alacakmışım. Kadrom orada kalacakmış. Bakanlık onayladıktan sonra Topçam Ortaokulu kadrosuna dahil edilecekmişim. Hadi Eyvallah deyip Topçam’a gitmek üzere araba beklemeye başladım. Saat 11.00 sularında gelen arabaya binip Mesudiye yoluna koyuldum. Dağlar arasında kıvrım kıvrım uzayan yollarda üç saat civarında yolculuk ettikten sonra Mesudiye’ye varmadan Topçam sapağında indim. Orman İşletmesinin memurları ile bir süre sohbet ettikten sonra yine onların kamyoneti ile Topçam’a ulaştım. Hatta bekleme sırasında karnımı bile doyurdular. Zaten günlerden beri yabancıların evinde yatıp kalkıyor onların sofralarına oturuyordum. Topçam’a gelmek iş değil, yine tanımadığım kimselerin evinde yatıp kalkmak, softalarında oturmak zorundaydım. Eşyalarım Orman İşletme Şefliğinde kaldı ve ben köye indim. Okul, köyün karşısında ve Orman İşletme Şefliğinin bitişiğinde henüz inşaatı bitmemiş üç katlı modern bir bina. Yine okulun yanında Jandarma Karakolu yer alıyordu. Köy ile bu binalar arasından Melet ırmağı geçmekteydi. Köye vardığımda okul müdür vekili Tuncelili Murat Şenlik hoca, okulun kâtibi İznullah Mete ve İlkokul öğretmenlerinden Önder Hoca beni karşıladılar. 22 Eylülde eğitim öğretime açılacak okulun eksiklerini köyün kapalı olan bir kahvesinde tamamlamakla meşguldüler. Gelişime sevindiler. Çünkü köy ve okul bir öğretmen daha kazanmıştı. Gelişime köylüler de aynı şekilde sevindiler. O gece Önder Hoca’nın misafiri oldum. Ertesi gün akşamüzeri bana bir ev buldular. Köyün merkezinde Önder Hocanın evine bitişik ahşap beton karışımı bir evin 2. katını benim için tuttuk. Ev bir mutfak, bir tuvalet, iki odadan ibaretti. Odalardan büyüğünde ev sahibi Sabri ağanın eşyaları vardı. Başka da pek seçeneğim olmadığı için dokuz bin lira aylıkla evi kiraladım. Ertesi gün hemen evimin ihtiyaçlarını gidermek için ilçeye gittim. Yatak ve mutfak için gerekli eşyayı alıp geldim. Akşam artık kendi yatağımda yattım. Mutfağımda patlıcan yemeği pişiriyorum. Masa saatim de –yeni aldım- tik tak edip çalışıyor. Biraz geri kalıyor ama idare eder. Çoktandır almak istediğim şeyi aldım ya yeter. Ütü aldım. Yer için iki metrekarelik bir halı aldım.
YORUMLAR
kolay gelsin sayın meslektaşım, meslektaşım diyorum. çünkü ben de yıllarca aynı kurumda çalıştım. öğretmendim. şimdi emekliyim.
bizler alnımızda bilgilerden bir çelenk nura doğru can atan Türk genciyiz şiarıyla öğretmen olduk. yalnız kaldık çile çektik ama yaşadık. yaşıyoruz. başınıza gelen talihsizlik örneklerini ben de yaşadım bu güzel ülkede, maalesef. demokrasiyi, hukuku bir türlü yaşamımıza sokamadık. bir bakarsınız sağlam ata oynayanlar en güzel yerlerde çalışır. iktidarlara yalakalık yapmayı yaşam biçimi seçenler işin kaymağını yer. bazıları da sizin gibi kısa süre de devri alem yapmak zorunda kalır. ümitsizliğe kapılmadan çalışmaya devam genç arkadaşım. bu güzel vatan bizim.
saygımla. kolay gelsin. yazınız ilginç ve güzeldi.