- 660 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Mabet
Mabet
( D ile değil T ile )
Her insanın bir mabeti olmalı. sığınıp kendini unuttuğu ve bir daha çıkmak istemeyeceği. Her insanın bir kendisi olmalı , içine mabetini inşa edebildiği.
Hep birileri içi yaşıyoruz, birileri için konuşuyoruz , yiyoruz , üretiyoruz , tüketiyoruz vs vs.. okuduğumuz yazdığımız , geliştirdiğimiz kişiliğimiz bile bir başkaları için esasen. Düşünün ki ; cep telefonunuzu unutup gittiğiniz bir cafeye geri gidip o telefonu almak için teptiğiniz yolda geçen zamanı. O zamanı birini geçtim sadece kendiniz için bir şeyler yapmak için kullanmayı kaç dakika kullanabilirsiniz? Cep telefonu da benim ama o nedenle gidiyorum işte dersiniz değil mi. Siz mi cep telefonunuzunsunuz cep telefonu mu sizin acaba? Cep telefonunu o cafede ben de unutsam ben de giderim almak için, ne yalan söyleyeyim. Peki, cep telefonunu o cafede unutmamıza neden olan şey nedir. Koca bir hiçten başka bir şey değil aslında. Ama açıklamasına gelirsek, olmayacak şeylere (en başta kendimize) önem vermemizden başka bir şey değil. Bir sabah bize biri saat 05:00’da kalkıp sahilde 10 km yol yürü sağlığın için derse ,çoğumuzun cevabı ; uykumu bölemem vs olacaktır. Ama unuttuğumuz cep telefonu için 20 km yol gitmek hiç bir şeyimizi bölmüyor değil mi. Sabah 05:00’da kalkıp spor olsun diye sahilde yürümek kendim için değil mi yahu diyenlere ; evet o sporu sosyal medyada paylaşıp beğeni beklemiyorsan eyvallah derim. Ama sosyal medyada paylaşıp kaç kişi beğenmiş acaba diye kontrol edersen, beğenmesini bekleyen kişilere iyi bir gösteri yapmış olursun, almak istediğin alkış karşılığında. Bu durumda kalkma yatağından uyu sen en iyisi. Üzerinden geçeceğin yola da yazık, ayağına giyeceğin ayakkabıya da..
İnsan kendi içinde kalmalı önce, kendi gibi ve kendi kadar. Bunu yapabildikten sonra çıkmalı yola, nereye giderse oraya. Bir odada tek başına kalmak değil yalnızlık sadece. Ya da herkesten farklı bir şey yapmak değil özgünlük. Kopya hayatlar peşindeyiz, hayranı olduğumuz insanların nefeslerini dahi kopyalamakla meşgulüz.O kadar ki ; durup düşünmek için bile zaman tanımıyoruz kendimize.Bir cümle, bir kelime, bir ses bizi bizden alıp birileri yapıyor.Oturup, berbat da olsa kendi fikirlerimizi ortaya koymak için zaman tanımıyoruz kendimize.(Berbat olursa kimse beğenmeyecek çünkü).Birilerinin beğenilmiş olan ürettiklerini kendimize ekleyip yeniden dizayn ederek bir şeyle üretiyoruz.Keşfi icat diye yutturmaya çalışıyoruz sadece.
Ve özgürüz, kim baksa bize. İcat diye keşfettiklerimizi yutturmakta özgürüz evet.Ama bunu biri kalkıp yüzümüze söylediğinde, en azılı özgürlük ve insan hakları savunucusu olmaktan kimse alı koyamıyor bizi.Bir kelimenin sözlük anlamını kendi keyfimize göre değiştirip insanlara yutturmak gibi bir özelliğimiz var.özgürlük de böyle bir üretim harikası.Kelime anlamı ; hiçbir kimseye , hiçbir şeye bağımlı olmamak anlamına gelen özgürlüğü , birilerinin ürettiklerini kendimize göre değiştirebilme hakkı olarak değiştiriyoruz. ne müthiş bir şey değil mi.Bir gün bir şehir meydanında fikirlerim çalınmasın diye eylem yapan birini gördüğümde ne manyaklar var yahu diye içinden geçirmeyen bir kişi varsa o kişiden isteğim, kendi bulduğu bir yol ile o da savunsun kendi özgünlük hakkını derim.
Her insanın bir mabeti olmalı , içine yokluğunu inşa edebildiği.
Bu sözler kendimedir.
.
Küfür ediyorsanız
Rahat olun
Ben rahatsız olmam.
Eyvallah.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.