- 388 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Manaca Sahiplik 5
Erken dönem zorunlu bir başlangıç için tevhidi, ortaklık üzerine inşa etmişti. Ortaklaşan sistemin şimdiki geldiği yerle ortaklık, şiddetle tevhidin düşman olmuştu.
Eski olan ortaklaşan anlamaya, yeni bir mana anlaması verildi. Artık insanların ortaklık anlamaları erken dönem içinde bir zamanlar yaşantı kıldığı ortaklığı değildi. Bir gücün takdir etmede ortaklık tanımaması, takdir edenin eşi ve benzerinin olmamasıydı. Erken dönemde karar alıcılar birbirinin eşi ve benzerleriydiler
Buna göre artık yağmur nesnel oluşmalara göre sizin ve bilincinizin dışındaki yasalara göre oluşmuyor da bu ortak koşulmaz olanın takdirine göre yağıyordu. Varın bu tür takdirler karşısında yağmur duası etme gibisinden birçok suyunun suyu olacak yansımaları da siz düşünün.
Köleci dönemle insanların belleğindeki geri beslenmeli inşacı kalıp içinde, erken döneme ilişkin mana anlamalı görüntüler silinmişti. Yerine mülkiyetçi ilişkilerin mana anlaması olan, görüntüyü vermesi insan belleği içine kalıplanmıştı.
Ama silinenler yeniden kurtarılıyordu. Kalıp üzerindeki izlerden ötürü kalıp yüzeyi geri beslenimdi art alan ışımalarını veriyordu. Kimi bu art alan ışımasındaki firarilerle cenneti ortaya koyuyordu. Kimi de geçmişin bağ dokuları aracılığıyla, adım adım öznesini inşa ediyordu.
Geçmişte gelen totem öncesi ve totem içi yaşanılmayla; ittifakı dönemlerinin inşacı mana anlaması sosyal hafızalı, sosyal genetik içinde vardı. Bu tür mana anlayışlarının tarihten gelen genetik kodları sizde; tevhitçi imanın öznel anlayışlarına da referans olmaya ilişkin açıklıkla durup duruyordular.
Sizdeki bu sosyal genetikle inşacı olmanın kategorik kalıplanması üzerinde; zengini-fakiri olmayan; dileneni- ileneni olmayan; ezeni-ezileni vs. olmayan bir ortaklaştırmaların mana anlaması vardı. Geri beslenmeyi yapan imli yol buydu.
Erken dönemin sosyal genetikti kalıp devinmeli (taşıyıcı olan) boşluk oyuklarının içinde, ortaklaştıran mana anlaması vardı. Ortaklaşan anlayış, ortaklığı şirk sayan köleci anlayışla değiştirildi. Asıl olanın yeri, köleci anlamaya değişmesi karşısındaki Momon’cu bu enfeksiyona yatkın olmamanız olanaksızdı.
Buna göre zenginliğin ve fakirliğin dağıtıcısı da Mamon’du. Dilencilik varsa bundan ötürü; Mamon’ un takdirinden dolayı vardı. Ne yapılabilirdi ki (tevekkül ediş)? Biz ne yapabiliriz ki? Denmesiyle tevekkülü adım adım sistem içine inşa ettiler.
Köleci edinmeli takdirin gereği çarpık yansımaların içinde oluşla siz mülk sahipleri iyi bir yardım sever ahlakçı oluyordunuz. Bunula kalmıyor bir elinizin verdiğini, diğer elinizin görmemesini sağlamakla siz; faziletin faziletine eriyordunuz. Bağ dokularından kopuk art alan firarileri, kalıp içinde hayal meyaldı.
Hayale yansıyan art alan ışımasının bildiği gruplar mülkiyetli paylaşımlarla ortakları olmanın cennet algılı mutluğu idi. Şimdiki köleci dönem ortaklarının olmamasından kaynaklı özel mal-mülk sahipliğinin mutluluğuyla, mülksüzlerin mutsuzlukları kıyasıya savaşmaya başlamıştı.
İşte yukardaki örnek servetleri ve mülkü keyfi veren Mamon’cu öğretinin adım adım asırlar içindeki inşaca öğreti sel olmasıydı. Ve bu öğreti eksenindeki çatışmalar esnasında birbirinden yeni yeni yansımalar ortaya çıkardılar. Ortaya çıkıp ta günümüze kadar gelen yansımanın yansıması; hala Mamon’cu afyonla, afyonlama yapmanın işlevini görmektedirler.
Siz afyonu ortaya koyunuz. Nasılsa afyonlayım bulaşıcıydı. Hem de bulaşma yarışırcasına. Kötülüğün kaynağına inmek yoktu. İyilik te ve yardım da birbirinizle yarışacaktınız. Hatta vücudunuzda dökülen yara kurdunu (asalağı), yerden alıp, kurdu tekrar hakkı olan yerine (vücudunuza) koyacaktınız. Eee köleci öğreti ruhumuza işlemişti. Zaten başka türlü inşası akla muhaldi.
Yukarıdaki dilendiren sistemle; dilencisine yardım etmeyi erdem sayan sistemdeki öykü; salt böylesi Mamon’cu bir öğretinin inanıcısı olmakla olasıdır. Sürece zenginliği ve fakirliği istediğine vermeyi irade eden anlayış içinde süren giden bir mantık olarak bakmanızla bu böyledir. Bu böyle doğrudur.
Ve bu öğreti sizi böyle koşullandırıp; bu koşullarda içinde sizde böylesi hamiyetli imdatlarla (kurtarıcı olacaklarla) beklentiyi kıldıklarından; bu mantığın tabileri olan ortamlarda bir Kopernik bir Spartaküs hiç çıkmaz. Çıkanı da malum nedenle taşlarlar.
Köleci mana sahipliği sizi bunlarla olgunlaştırıp, süreci köleci efendiler lehine iyice yamulturlar. Bu süreci es kaza kafanızda silin. Hiç davranamazsınız. Hatta dünyayı kabullenemezsiniz. Çünkü aksini düşünmek köleci imandan şüphedir.
Köleci imana sahiplik içinde o şartların araz veren inşasına karşın; art alan ışıması içinde öğütçü bir tepki oluşla "Mal sahibi, mülk sahibi/ Hani bunun ilk sahibi" diyen, mülk sahibini ölümle korkutan dâhi Yunus Emre olursunuz.
Yine köleci sahiplikle, olgunlaşmamış zamanın çelişkisi içinde art alan ışımalı firarilerden korkmadan toplumcu tepkili ses veren; Serez’de asılan diğer bir dahi olan Şeyh Bedrettin olursunuz. İkisi de çok gerekli ve birbirinin firen ilişkileridirler.
Köleci muktedirlik, sahibi olduğu kudretle bir kin ve kibir sahibi oluyordu. Sahibi olduğu muktedirlik ona ben, bir tek ben dedirtiyordu. Beni tanımayana, bene engel çıkarana kin duyuyordu.
Yine sahibi olunan muktedirlik kişiye azamet ve kibir veriyordu. Köleci imanın yansıyan süreçleri bu
kinin, bu azametin, bu kibrin baskı ve basıncını düzenlemek, firenlemek köleci imanın işi olacaktı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.