____Ülke emperyalzme bağımlı..bir avuç zenginle ordu,polis ve üst düzeydeki devlet kurum ve kuruluşunun iç içe geçerek "OLİGARŞİK" bir yönetim’le yukarıdan aşağıya baskıcı hatta bazen faşizmin türlü şekilleriyle ülkeyi yönetiyorlardı
____Gel gör ki bu yönetim biçimi AKP ile sinsice "TEOKRATİK" yani dini organların bir otarite etrafında biçimlenerek yavaş ve sinsi bir dönüşüm ile karanlık çağ dönemindeki despotlukla ülke yönetilmektedir. Zora ve baskıya dayanan bu yönetim biçiminde her isteğini her dileğini yaptıran bu güçlerin tümü (var olan yasayı elinin tersi ile bir kenara iterek)...güç’ün tek kişide toplanması ve astığı astık yaptığı yanına kar kalan "KRALIK" zihniyetini yerleştirmeye niyetlenmektedirler. Yani zorba bir yönetim biçmine giriş yapmaktayız .....Eğer önü alınmaz ise kudurmuş köpek posizyonuna geçerek ilkel "İDİ AMİN"sürecini bizlere yaşatacaklar haberiniz olsun..Hani tarih hocalar daha iyi bilirler ki ; Osmanlıda bir "ULEMA"sınıfı vardı devlet işlerinin dini temele dayatılması için koftiden fetvalarla uyduruk oyunlarla nice sucsuz insanların canının yandığını hepimiz bilmekteyiz.
____Tabiki ülke "Sürekli faşizm" kıskacında vede tiplemesinden zerre kadar değişmemiştir.Ama iki sentezin nüvelerini üzerinde taşımaya doğru yol aldığını görmekteyiz..tarz sınıfsaldır..biçim ilkel teokratik despotluktur."Faşizim ne kadar şekil değiştirirse değişsin sınıfsaldır."ondan dolayıdır ki....sorun; Kişiselden ziyade sınıfsaldır bunların iktidardan çekilmesi de sınıfsal bir devrim’le olunulur vede devrime gebedir.
Saygılarımla

Kadir Haktan TÜRKELİ