- 392 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Köleci Sürecin Uyarıcıları 1
Bir varsayım oluşla evreni ve varoluşu mantıklı deneysel somut durumlarıyla süreçleştirten bigbeng (büyük patlama) postülası; tekil dediğimiz süreci açtı. Bu açılımın ilk anlarındaki süreçler, bir kısım mikro dünyayı, makro dünya yapıp, açtığı başlangıçtan bir kısmını büyük süreçler haline getirmişti.
Bigbeng öncesi durum, kendisini makro durumlara geçmeye izin vermeyen bir oluşumdu. Bu nedenle bigbeng, bir kısım süreçleri bu makro oluş üzerinde hayat denen bencillik oluşuyla da düzenlime etti.
Bencillikti oluşumu, sosyal oluşuma emanetle; toplum sal yapı üzerinde bilgi, teknoloji, kurumlar, uluslararası ilişkiler vs. girişmeleriyle bencil olmayan nesnelliği toplumsal yapılarla iyice büyütmüştür.
Toplum içinde makro yapılmış olan bu yapılarla, yararlanışa yönelen öznellik; tam bir bencillikti. Yani hayat dediğimiz süreç bencillikle büyüyor, kendisi bencillik olmayanlarla gelişiyordu.
Totemden beri ön ittifaklar içinde dahi yapının küçük olmasından dolayı sorunlar totem çevrenin "grup gücü" ve kült merkezli çevrenin de "sentez gücü" oluşuyla, bencilliğin güdendi katılımları vardı.
Bu katılımlarla alınan kararlar, totemi karar, ilahi karar olmanın etkisiyle ortama "yaptıran" meşruiyet oluşla tüzelin güç, korunan oluşuyla geleceğe aktarılıyordu.
Bu yüzden bencilliğin güdendi olmadığı hiç bir sosyo toplumsa süreçleri başlatamazdınız. Bu nedenle kişidi sosyo toplumsa inşanın temeli bencildir.
Bencilliğin kişi-kişi karşılanması sosyo toplumsa yapı içinde karşılanması hep nesnellik üzerinde öznel düzenletim yasaları oluşla önümüze çıkar. Öznel düzenletim yasalarının ilki ortaklaşma olan paylaşımdı.
Evvelin geleneği oluşuyla, öznel düzenlettim yasası; kurul kararları olacakla anladığımız totemi tabu ve ittifakı evvelin ortaklaşmasıydı. Köleci imanlı öznel düzenlettim kuralları içinde mülkçü ittifak bu ortaklaşmayı da kaldırdı. Çünkü kendisi mülkçü olmakla tekil ve tek takdir edendi.
Bu tekildi tek takdirce oluşla, plüralist oluşun ortaklaştırma yapan katılımcı kararları kaldırıldı. Çünkü yoksunluk ve sefalet içinde olan ekalliyet "tekli takdire karşıydı". Takdire karşı olanlardan oluşacak bir kurul monoteizmin özüne aykırıydı.
Sorunlar, monoteisti takdir maktir dinlemiyordu. Ortamı kasıp kavuruyordu. O halde sorunlara bir el atmak için moneteizim işin içine bir başka yoldan, daha açığı biraz dolaylı yoldan; karışamaz mıydı?
Karışırdı. Köleci yapı kaldırılan ortaklaşma kararı olacak deklarasyon yerine, "bir kurtarıcı bekletir" oldu. Monoteist baskı karşısında kitlelere "her dönem içinde halka kurtarıcılar gönderilir" biçimindeki mana karşılıkları olan veciz imanı söz beklentisini pompalayıp, beklentiyi besleyen öğretileri umut ettiler.
Kurtarıcısı olan sürecin açılımı uyarıcı ahlakçıları eliyle oluyordu. Kurtarıcısı olan süreç köleci sert takdirin kısmen yumuşamasıydı. "Gökyüzüne sapladığım okumu, bulutlara koyduğum yayımı her görüşte sizinle olan ahitnamemi hatırlayacağım" diyen monoteisti söylem bu sosyo toplumsa şartlarda damıtılan deney oluşu böylesi bir mana anlamasına çeviriyordu.
Bu aracı kurtarıcı ağzılar da, monoteist olana göre çıkarımlardan (egemeni olana göre çıkarımlardan) oluşan vaatleri ortaya, sayıp döküyordu.
Böylece monoteist takdiri (egemence takdiri) olanla, sistem arasında zamanın özgün şartlarına göre bu vaatlerden oluşan ahitnameler var edildi (efendi-köle ilişkili türlü imanı ittifaklar var edildi).
Bu ahitname gereği türlü çeşitli koşullanmalar oluşla günümüze kadar insanlar her dönemde, her karmaşık süreçte; kurtarıcılarını bekler olup kurtarıcıyım diyenin de peşinde saf tutar oldular. Bunu bulamazlarsa şeyhler, şıhlar, hoca efendiler buluyorlardı.
Daha açığı değerli İsa’nın yeniden yeryüzüne ineceği, deccal, mehdi beklentisi hep başlanıştaki köleci öğretinin ilerleyen süreçlerle türlü durumlar içinde kullanımdan kullanıma sokulmalarıydı.
Bu kurtarıcılara da, iman edilir bir kurtarıcı olacaklarından icmayı ümmetle kurtarıcılığı onaylanan bu kurtarıcı kişiler ağzında dökülen monoteisti kararları da sistem meşvereti kurul kararları atfına saydı.
Hâlbuki her dönem ve koşullar kendisine özgü özel şartları içinde olması gerekeni ortaya koyardı. Bu bir vakti gelmiş zorunluluktu. Bilinçli yapılar kendi içlerinde birini görevlendirerek bu süreci bu zorunlu yönde birlikte oluşuyorlardı.
İşte böylesi ihtiyacın belirdiği her dönemde köleci mantıktı iman içinde olanlar, hep kurtarıcısını bekler olmakla ona iman etmeye hazır bir durum içindedirler.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.