- 661 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Barışın Diğer Yüzü
Yaptığı katliamları, sattığı silahları örtbas etmek için sahtekar devletlerin uydurduğu palavrayı bugün ülkemizde dillendirenlerin sayısı azımsanmayacak şekilde arttı. Daha düne kadar "Gerekirse savaşırız!", "Biz arkamızı şuna yasladık, buna yasladık!" diyenlerin barış söylemlerinde ısrarcı olmaları ise pek manidar !
Onlar arkalarını bir gün Amerika’ya, bir gün Rusya’ya yaslarken; cesaret değil de, büyük bir gerizekalılık örneği göstererek, etekli teröristlere güvendiklerini itiraf ettiler. Eşeğin eline silah verseler kendi açılarından daha iyi bir sonuç elde edecekken, onlar arkalarını üç-beş eşkıyaya yasladılar. Fakat kendi tercihleriydi; istediklerine yaslarlardı !
Bunlar, ülke içinde barış diye yaygara koparırken, Türkmen katliamına and içmiş olan terörist grupları destekleyen kişilerdir. Birileri bir gün Coni’nin, bir gün Moskof’un altına yatarken, bizim soydaşlarımız vatanlarında büyük bir direnişin ateşini yaktılar ve o yolda canları pahasına savaşır haldeler. Her fırsatta terörist oluşumların avukatlığını üstlenerek bildiri imzalayan sözde aydınlar barış diye zırvalarken, neden içlerinde bir tanesi Türkmenlere yapılan saldırılar için, okul, hastane bombalayan Ruslar için tek kelime etmedi ? Cevabı soylarında saklı ama, neyse!..
Barışı isteyen kişinin yapacak hamlesi kalmamış demektir. Bu durum da onu barışa zorlar. Arkalarını eşkıyalara yaslayan siyasi fahişelerde düne kadar savaş derken, bu sebeple şimdilerde barış istemektedir. Samimiyetsizliklerinin sınırsızlığı her gün biraz daha anlaşılan bu kişilere bazı kesimlere hala prim vermekteler.
Barışı kendisi için isteyen kişi doğrulmak için süre bulma uğraşında demektir. Doğrulduğu zaman ise, içinde büyüttüğü kininin hedef göstermesiyle tekrar barış istediği kişiye tehdit olacaktır. Düşmanımızın karakterindeki tahlilin sonucu mide bulandırıcı, planları alçakça, fikirleri adice iken, kanunları askerimizi eşinin yanında şehit edecek kadar şerefsizce iken, bizim devletçe ve milletçe yapmamız gereken de onlara karşı en sert muammeleyi göstermektir. Askerimiz, polisimiz bu kalleşleri bulduğu yerde imha ederken, bizim de vazifemiz, o kalleşleri konuştukları yerde susturmaktır.
Kesin sahibi kim olduğu belli olmayan kuklaların konuştukları yerlerden biri üniversitelerdir. Üniversiteleri terörün merkezi konumuna getiren her kişi istifaya mecburdur. Hainlik vesikası olan bildiriye imza atmadı diye hocasını ifşa ederek okul duvarlarına asan ve ucuzca katil sıfatını kullanan kişilerin bu ülkede değil okumak, yaşama imkanlarına dahi son verilmeliyken, hala namaz kılan öğrencilere sopalarla saldırma imkanı bulabiliyorlar.
Bu sahibi sürekli el değiştiren kuklaların konuşma fırsatı buldukları bir alanda medyadır. Basın-yayın yoluyla alçakların alçağı propagandalarına istedikleri gibi devam etmekteler. Her türlü varlıklarına el konulmalı ve insanlara layık olmayan hapse dahi atmaktan çekinip, bir an önce gereksiz hayatlarına son verilmelidir.
Bu fikirleri vahşice görenlere de, arka çıktıkları o eşkıyaların kırk yıldır işledikleri cinayetlere göz atmalarını öneriyorum. Şunu da eklemek gerekir ki; merhamet hak edene gösterilir, vatan düşmanına değil.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.