- 730 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MEKTUP-2
Selamların ve kelamların en güzeliyle selamlıyorum seni sevgili;
Selam un aleyküm,
Sana şunu anlatmak istiyorum dinle beni,
Senin yokluğunda bu ağustos ayında herkes sıcaktan bunalıp kaçacak yer ararken ben donuyorum.
Damarımda kanlar çekiliyor adeta,
Ayaklarım ve bedenim buz tutuyor tıpkı bir ölünün cesedi gibi oluyorum.
Nefes alırken bile boğuluyorum biliyor musun?
Nasıl sevmişim seni ben bile anlamadım.
Yokluğunla adeta zemheri yaşıyorum yüreğimde fırtınalar, tusunamiler, kasırgalarla beraber hortumlar oluşuyor.
Savuruyor beni bilmediğim bir âleme,
Seni üzgün gördüğümde bin defa ölüyorum.
Sen yok bir şey desende ben hissediyorum.
Sesin bana biraz hüzünlü gelse yüreğimde hissediyorum ve kahroluyorum.
Bu sabah sesini duyduğumda sevinçli geldi bana bir çocuk kadar sevindim anlatamam o duyguları burada ne kâğıda sığar nede kelimeler kifayet eder anlatmaya ancak yaşanır.
Ben sultan Süleyman misali hükmederken her şeye yüreğine esir düştüm biliyor musun?
Yüreğim kafeste kalmış kuş yüreği gibi çarpınıyor,
Âlemlere hükmeden Süleyman nasıl bir sevdayla aciz bir duruma düşmüşse bende öyleyim şu an,
Dilimden bu nameler düşüyor.
Kokunu rüzgârdan haberin kuştan,
Selamını seher yeli getirdi,
Bu aşka dayanmaz kalp olsa taştan,
Kelamını seher yeli getirdi.
Duvara yaslanıp camdan yollarını gözlüyorum biliyor musun?
Belki inanamayacaksın ama gözlerimden kaybolduğun an seni özlüyorum.
Bu nasıl bir sevdadır bilmiyorum.
Hani bana diyorsun ya fazla bağlanma
Ah ah ben sana anlatamıyorum!
Seni yüreğimde hissediyorum canımda, kanımda hani demiştim ya üzüldüğünde ağustosta donuyorum.
Ben âdemim sen Havva misali yasak meyve;
Yokluğunla sanki cennetten kovuluyorum cehennem yaşıyorum şu kısa hayatta; sana şiirler şarkılar yazıyorum yüreğim hep feryat ediyor.
Sesini dindiremiyorum.
Zavallı kahroluyor yokluğunda ve feryada devam ediyor şu nameler dökülüyor kalemin gözyaşlarıyla yüreğimden;
AŞK YAŞAYALIM
Namaz miracımdı vardım Allaha
Duamda sen vardın inan vallaha,
Çıkmamız bellimi söyle sabaha,
Bırak ki doyarak aşk yaşayalım.
Arada mesafe olsa ne çıkar,
Aşkın yüreğimde köz oldu yakar,
Damarımda kanım sen diye akar,
Bırak ki doyarak aşk yaşayalım.
Canıma cansın sen her gün bendesin,
Yoksa korkuyor mu çıkmıyor sesin,
Mahkûm etme bırak yüreğin sevsin.
Bırak ki doyarak aşk yaşayalım.
Sevmek beraberlik değil sadece,
Boğazda düğümlü kelime hece,
Seni düşünürüm gündüz ve gece,
Bırak ki doyarak aşk yaşayalım
Boz bayır’dan söküyorsun güllerin,
Ayrılığı hiç anmasın dillerin
Ben ölürüm sen olursan ellerin,
Bırak ki doyarak aşk yaşayalım
Ve sanki başımdan bir duman yükseliyor buz tutan beden şimdide alev aley yanmaya başlıyor.
Aman Allah’ım bu ne haldir bana neler oluyor diye panikliyor zavallı yüreğim.
Çünkü bu hal gibi bir hal daha yaşamamıştı bunu biliyor.
Ve sen diyorsun ki şu an yanımda yoksun yoksun, işte işteler ve keşkeler olmasa daha da güzel olurdu hayat değimli?
Ruhum ve bedenim seni istiyordu sevdasında vuslatı yaşamak varken hasret çekiyordu şöyle offfff offfff diyordu zavallı; gece gündüz demeden camda bekliyordu yolları geleceğin günü saati dakikaları sayıyordu.
Ama sen gelmeyecektin bunu biliyordum. Bana gel diyeceğin günü bekliyordum. Ve yüreğim sana her zaman şunu söylüyordu. Biliyorsun gel diyorsan geleyim, öl diyorsan öleyim seni işte böyle seviyordu. Gecesi gündüz, gündüze gece olmuş uykusuzluktan gözleri şişmişti ama senin bir gülüşünle tüm dertleri bitiyor zavallı yüreğimde güller açıyordu sevinçten kafesten kurtulmuş kuşlar gibi uçuyordu zavallı yüreğim.
Bir sevda yüzünden kaç bahar eskitmişti vuslat için kaç yaz geçmişti ama hep kış yaşıyordu.
Sen gelince bahar gelmişti yüreğime güller açmaya başlamıştı. bir bende seni sevdim demenle güzel bahar bereketli yaza doğru giderken nereden çıktı bu fırtına seni bana gönderen yaratan nasıl bir imtihan ediyordu bu zavallı yüreği bunu biliyor anlıyor ama çok zordu dayanamıyordu ne evliyayım nede haşa haşa peygamberim diyordu içindeki şeytan öyle kandırıyordu.
Birde gözlerin diyordu gözlerin var ya gülünce kaybolan gözlerinde kayboluyor yolunu zor buluyordu. Dalgıçların deryaya daldıkları gibi dalıp dalıp, gidiyordu başka diyarlara hayallerin de hülyalarında seni yaşıyordu. Vuslatı yaşıyordu adeta ama uyandığında sen yoktun yanında adını sayıklıyordu. Gecelerde adını yazıyordu şiir yazınca hecelerde dünyaya haykırmak istiyordu sevdasını. Efsane olacak diyordu ben ölsem gitsem de söylenecek sevdam benden sonrada yaşayacak diyordu. Öldükten sonra yaşamak istiyordu ama senden müsaade istiyordu. Yok dediğinde susuyordu. küçük bir çocuk gibi içinde saklıyordu sevdasını utandığından kimselere diyemiyordu. Bir tek sana açıyordu sevdasını sana bile söylerken utanıyordu. Ama öyle bir fırtına yaşıyor öyle bir savaş veriyorduk i anlatmaya kelimeler kifayetsiz mürekkepler yetersiz kalırdı.
Deme boz bayır’da gül mü bitecek,
Yüreğimde sevgim sana yetecek,
Ocağım yanacak bacam tütecek,
Dokun bana seher yeli getirdi.
Ve bu nameler dökülüyordu yüreğin feryadından kalemin gözyaşlarından. Senin elinde mi idi sevmek, sevilmek? Senin elinde mi idi dünyaya gelmek ya da gelmemek? Söyler misin senin elinde miydi uyumak ya da uyanmamak? Senin elinde mi anneni babanı seçmek? Senin elinde mi sanıyorsun anlına yazılan yazıyı değiştirmek? Hayır, sevgili hayır hiçbir şey ne senin elin de nede benim elimde senden benden önce kâinatı yaratan yüce yaratıcının elinde bunların hepsini biliyorsun. Ama insanız bazen Allah korusun hatalara düşüp isyan ediyoruz. Ya kaderimize ya da alın yazımıza yaşadığımız acılarımıza sevdalarımıza ama yok hayır hiç biri hiçbir şey bizim elimizde değil. Bir sevda değimliydi İbrahim Etem’e tacı tahtı bıraktırıp arayışa sürükleyen? Bir sevda değimliydi kaysı mecnun eden? Bir sevda değimliydi keremi yandırıp kül eden? Bir sevda değimliydi Ferhat’a kayaları deldiren? Daha sayayım mı bunlar mı istemişti sanıyorsun bunca acıları zahmetleri çekmeyi sevda bu işte böyle insanın elinde olmadan yaşaması gerekeni çekmesi gereken acıları çekmesi gerekiyor. Yine yüreğimden sana şu nameleri düşüren ne sanıyorsun. Ben miyim yok hayır.
Seviyorum desen kurban olurum,
Öl dersen ölürüm gel de gelirim,
Kız vallaha kıymet verir bilirim,
Döktüğüm gözyaşı kar etmedi mi?
Böyle seslenirken sana vuslat isterken yüreğim senin dilinden dökülen hayır kelimesi daha çok acılar çekeceğimin habercisi değil mi? Hayır derken belki sen değil sana söyleteni görüyorum.
Ben anlatıyorum sen susup dinliyorsun ve yine yüreğimin feryadı sana;
Sükûtun ikrardan gelir unutma,
Sahteyle gerçeği aynıda tutma,
Sevdama ayrılık tohumu atma,
Selamını seher yeli getirdi.
Diyorum camlar kapılar açık seni bekliyorum sanki gelecekmişsin ya da bana gel diyecekmişsin gibi engel olamıyorum. Yüreğimin sesine şiirler bana ayrılık getiriyor. Her zaman bunu biliyorum ama susturamıyorum bu zavallı yüreğimi imkânsız bir sevdaya düşmüş gibi görünüyor ama inancımız gereği asla ve asla yeise düşmek yok biliyorsun değil mi? görelim Mevla neyler neylerse güzel eyler. Uzaktan selamlaşırım gerekirse, inan umurumda değil artık, sevdam, canım, kanım kalbimde, sana bırakamam mesafe; çünkü sen o kalbin içindesin eğer atıyorsa o kalp senin için sana sevdalandıran için atıyor.
Şimdi bana diyorsun ki hayalde olsa güzeldi teşekkür ederim. Hiç bir şey anlamadım anlamakta istemiyorum sensiz ve sevdasız yaşayamam ben en baştanda demiştim hatırlıyorsan seversem deli severim ve bu deli yüreğim isyan etti yine dillerinden gözlerinden yaş yerine nameler dökülüyor bak dinle; Hüzünler salıyorsun zavallı yüreğime,
Boş hayaller diyorsun sen benim dileğime,
Nameleri yazınca gönülden meleğime,
Seher yelinden saldım poyraz alıp götürdü.
Yaslanınca duvara camda kaldı gözlerim,
Seni bir an görmesem bilsen nasıl özlerim,
Cama yazdım silinir kayboluyor sözlerim,
Tekrar aklıma gelmez sevdan aldı götürdü.
Diyor akıl kalmadı. Her düşüncemde sen, her baktığımda her gördüğümde sen varsın bu zamanda dostlukların sevdaların yalan ve satılık olduğu bu dönemde işte böyle tertemiz bir aşk ile sevdim seni ve yine yürek sesi yine nameler giriyor sözlere;
NE ANLAMI VAR
Yine kaçıp gittin gözlerimden kız
Hoşlanmadın sanki sözlerimden kız,
Yokluğunda yürek yanıyor cız cız,
Sensiz geçen günün ne önemi var.
Sen bağladın beni tekrar hayata,
Affeyle ne olur yaptıysam hata,
Ömrümde yetişsen o son saate,
Sensiz geçen yılın ne önemi var.
Yeter hasretinle geçmesin günüm,
Sensiz zaten bana zehirdi dünüm,
Seni seveceğim oldukça ömrüm,
Sensiz geçen ayın ne önemi var.
İste kalan ömrüm sana vereyim,
Öl dersen öleyim gel de geleyim,
Cennet sensiz neye yarar meleğim,
Sensiz yaşamanın ne anlamı var.
Bom boş acılarla dolu bu yüreğime güneş gibi doğup tekrar hayata bağladın beni ama şimdi buraya kadar diyorsun. Karanlıklara koyup gidiyorsun, bu nameler yine yüreğimin feryadı biliyorsun. Sevdam ağır mı geldi bilmem beklide böyle bir sevda yaşamadın olamaz diyorsun bu yalan dünyada. Dostların ve düşmanın kalleş, insanların yanardöner olduğu bu dönem de böyle sevda olmaz diyor. inanmıyorsun belki ama sende haklısın ben Nice satılık sevdalar nice sahte dostluklar gördüm en çok sevdiklerim tarafından arkamdan hançerlendim ama yinede ümidimi yitirmedim. Ve yine yüreğim susmadı yine nameler döküldü dudaklarımdan dinle;
Haberin almazsam olurum deli,
Dünyam çok değişti seni seveli
Öderim aşkımın neyse bedeli,
Gözümden yaş iner ıslak yanağım.
Yüreğimin gözyaşı kalem ve kâğıtta toplandı name oldu. Sana ne diyeyim içim öyle kabardı öyle kabardı ki anlatamam. Dokunsalar ağlayacağım sesli sesli, hüngür hüngür, zaten ağlıyorum da şu an ama sessiz sessiz, gözümdeki yaşlar mürekkep oluyor. Kalem onu name yapıp sana salıyor güzel gözlüm, melek yüzlüm, can sevdiğim benim nazlım, tamam nazlan nazlan, ama bana bunca derdi bunca cefayı reva görme bu mektubumu yazıp sana gönderiyorum. Okudun mu bilmiyorum ama her halde okumadın; ya mahzene eski bir sandığa attın, ya da yırtıp çöpe attın bilemiyorum.
Çünkü cevap vermiyorsun. Yine nameler yağdı yüreğimden; engel olamadım yüreğimin feryadına;
Çok savaştım be gülüm, yenik düştüm sevdaya,
Bir hâkim bulamadım, yürekteki davaya,
Mecnun bile yanmazken, benim gibi Leyla ya,
Bendeki bu yangını, dudakların söndürür.
Aslı oyun oynayıp, yatkıya keremini,
Kim iyi edecek ki, ciğerin veremini,
Hiç kimse silemiyor, gözlerimin nemini,
Bendeki bu yangını, yanakların söndürür.
Yüreğin duymuyorsa, benden gelen feryadı,
Mahkûmun ben olmuşum, vicdanın olsun kadı,
Sensiz nasıl yaşarım, dünya sürgünün adı,
Bendeki bu yangını, kulakların söndürür.
Boz bayır’ın bağrında, alevler yükseliyor,
Aşkın var ya sevdiğim, ateşleri siliyor,
Bu garip gönlüm senle, hem ağlayıp gülüyor,
Bendeki bu yangını, şakakların söndürür.
Diyorum ister söndür ister yandır seni sana senide vicdanına bırakarak burada satırlarıma son veriyorum. Aslında yazacak yanacak çok şey var ama sen beni dinlemiyorsun bende bunları boşuna anlatmak istemiyorum. Ömründe sağlık sıhhat ve sonsuz mutluluklar diliyorum. O masum yüzünden tebessüm o güzel gözlerinden ışık hayatından gülücüklerin eksik olmasın. Muradın neyse Allah onu versin Allah herkesin gönlüne göre versin güzel gözlüm. Ben bülbülsem sende gülümsün benim.
Hoşcakal
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.