- 908 Okunma
- 5 Yorum
- 1 Beğeni
ŞANS KAPIYI KAÇ KEZ ÇALAR
Şans Kader Kısmet.
Bu üç kavramı insanlar işlerine nasıl geliyorsa öyle yorumlarlar çoğu kez. Başlarına gelen olumsuzlukları kader ve kısmetin azizliğine bağlar ve bu durumdan onları sorumlu tutarken vicdanen rahatlamanın yolunu da bulmuş olurlar böylelikle.
Peki ya Şans.
Onun etkisi ve rolü yok mudur insanların yaşamında. Onun da yorumunu bulmuşlar. İnsan kendi şansını kendi yaratır! söylemiyle kendi lehlerine olanları kendi becerilerine bağlarken aleyhlerinde gelişenleri ise kör talihin üstüne yıkmakta bulurlar çareyi.
Şans nedir nasıl bir şeydir kimlere şanslı denir.
Bunların yanıtı her insana göre çok çeşitli farklılıklar gösterir elbette. Ve kişisel beklentileriyle ilgilidir.
Şansın her insanın hayatında en az üç kez yolunun üstüne çıktığı inancını yıllar öncesinden duymuş okumuş ve yakından gözlemiştim.
19.Yüzyılın büyük ingiliz ressamlarından William Holman Hunt’ın,bir bahçeyi tasvir eden tablosu Londra Kraliyet Akademisi’nde sergileniyordu.
Hunt’ın "Kainatın Işığı"adını verdiği bu tabloda, geceleyin elinde fenerle bahçede duran bir adam vardır. Adam serbest kalan eliyle, bir kapıyı vuruyor içerden bir cevap bekler gibi görünüyordu.
Tabloyu eleştiren bir sanat eleştirmeni; Hunt’a dönerek
"Güzel bir tablo doğrusu, ama manasını bir türlü kavrayamadım.
Adamın vurduğu kapı, hiç açılmayacak mı?
Ona tokmak takmasını unutmuşsunuz da...
Hunt gülümser
Adam alelade bir kapıya vurmuyor ki...der.
Bu kapı İnsan kalbini temsil ediyor. Ancak içeriden açılabildiği için, dışında tokmağa ihtiyaç yoktur.
Ne güzel söylemiş ressam,Sadece içeriden açılır.
Oysa biz insanlar giderek o kapıyı açmakta zorlanmaya başladık. Bırakın kapıyı açmayı aralamaktan bile korkuyoruz. Uzanan dostça ellere bile tereddütle bakıyoruz,hatta kendimize bile yabancılaştık maalesef.
Çok sevdiğim bir kırlangıç hikayesini anımsadım. Her zaman üşüyen yüreğim şu an daha çok üşüdü.
Karlı bir günde bir kırlangıç yalnız yaşayan bir adamın penceresine konmuş,soğuktan ve açlıktan ölmek üzereymiş.
Camı tıklamasına rağmen adam onu içeri almamış.
Gecenin ilerleyen saatlerinde pişman olmaya başlamış.
Dışarısı çok soğuk ve o çok yalnızmış.
"Keşke kuşu içeri alsaydım hem de sıkılmazdım"demiş.
Adam camı sonuna kadar açmış ve kırlangıcı beklemiş.Bir kaç günü kırlangıcı beklemekle geçmiş. Bu sene gelmezse seneye gelir diye kendini avutuyor bir yandan da bekliyormuş.
Onun hevesle kuşlara baktığını gören komşusu hikayeyi öğrenince buruk bir sesle
"sanırım sen kırlangıçların 6 ay ömürleri olduğunu bilmiyorsun" demiş.
Ben kişisel şansı asla şans saymam. Önemli olan odur ki; topluma verilen şansın anlamını değerini kıymetini bilmektir.Onu yakalamak için bütün duyuları kullanmak. Olan biteni ve gelen gideni öncelikle kendi toplumun ve dolayısıyla tüm insanlık adına sorgulamak ve farkına varabilmektir.
Ne güzel ne beklenmedik bir ışık oldunuz topluma
Ne güzel yağdınız kıraç topraklara kutsal yağmurlar gibi
Onurun dürüstlüğün tevazunun eşsiz zarafetin timsali oldunuz
Ak güvercinler beslediniz sımsıcak avuçlarınızda
Emeğe eyleme özgürlüğe yurtseverliğe bir ömür adadınız
Şiirsel dizelerle unutulmaz bir devrim yarattınız acımasız siyaset dünyasında
Siz bana Rahşan&Bülent ECEVİT Sevdasını Uyumunu Sadakatini ve Yoldaşlığın derin özlemini daha da çok hissettirdiniz…
MİNNETTARIM.
YORUMLAR
Derin bakan derinden hisseden insanlara ne çok ihtiyacımız var. Sizde bunu görmek beni çok mutlu etti Sayın İBRAHİM YILMAZ. Ne güzel özetlemişsiniz o efsane İNSANI. Siyaset tarihine tarafsız ve gören bir gözle baktığınızda bir eşinin daha olmadığını görebilirsiniz. Başta saygısız seviyesiz konuşmalarıyla aklımda yer eden Demirel gibi bir çal çeneye ki “boyu kadar konuşsun” sözünü hiç unutmam sabırla hoşgörüyle yaklaşan. Eşi yarım kilo kıymayla bir hafta idare eden. Sade giyimiyle kendisine “kapıcı karısı gibi” yakıştırması yapılan ve daha gizli saklı kalmış nice çok önemli eylemlerin projelerin uygulamaların baş mimarı olan ancak Amerika çıkışlı olmayan gerçek bir yurtsever ve üstün insanı özlem ve derin saygıyla yad ediyoruz hep birlikte
Selam ve sevgilerimle.
İBRAHİM YILMAZ
üzgünüm bir kez daha bu ülke, bizler öyle güzel bir siyasetçi,şair siyasetçi görme şansımız olmayacak.
karamsar değilim,realite bu.
ümit siz gençlerde, genç fikir taşıyanlarda.
selam ve sevgi bizden.
Derin bakan derinden hisseden insanlara ne çok ihtiyacımız var. Sizde bunu görmek beni çok mutlu etti Sayın İBRAHİM YILMAZ. Ne güzel özetlemişsiniz o efsane İNSANI. Siyaset tarihine tarafsız ve gören bir gözle baktığınızda bir eşinin daha olmadığını görebilirsiniz. Başta saygısız seviyesiz konuşmalarıyla aklımda yer eden Demirel gibi bir çal çeneye ki “boyu kadar konuşsun” sözünü hiç unutmam sabırla hoşgörüyle yaklaşan. Eşi yarım kilo kıymayla bir hafta idare eden. Sade giyimiyle kendisine “kapıcı karısı gibi” yakıştırması yapılan ve daha gizli saklı kalmış nice çok önemli eylemlerin projelerin uygulamaların baş mimarı olan ancak Amerika çıkışlı olmayan gerçek bir yurtsever ve üstün insanı özlem ve derin saygıyla yad ediyoruz hep birlikte
Selam ve sevgilerimle.
Beğeni ve sevgi ile okudum .kaleminize sağılık Pc.Virüs kapmış zorla yazdım :) .. çok özür ..sevgilerim ile
DEVRİM DENİZERİ
Benden de gönül dolusu sevgiler..
sizi, adınızı ve yazınızı en içten duygularımla selamlıyor ve kutluyorum. memleketimde kibar,centilmen, insanlık mayasıyla mayalanmış yüzlerin mumla arandığı bir karanlık dönemde benim de her yönüyle beğendiğim,hele şiirsel konuşmalarına da tanık olma şansına tanık olduğum bir değeri anlatmışsınız. sayın sözcüğünü O sokmuştu siyaset dünyasına.
yıllar önce Çanakkale şehitliğinin ormanı yandı. Demirel "şehitlerimizin yorganı yandı" demişti.
bir kampanya açıldı yangın yerlerini ağaçlandırmak için. yıllar sonra öğrendik Ecevit çiftinin o kampanya da çok büyük bir meblağ ödediğini.
O, güzel şiirleri, kibar konuşmalarıyla hep anılacak. teşekkürler ilginize Devrim Denizer hanımefendi. saygılarımla.
DEVRİM DENİZERİ
Selam ve sevgilerimle.
Asil ve düzgün devlet adamları her zaman saygı ve sevgi ile anılır.Bir zamanlar devletin başbakanlığını yapan sayın Ecevit değerli bir devlet adamımızdı.Kimse onun arkasından devletin parasını yedi demedi.Namusu ve şerefi ile bir devire imzasını attı.
Çok paranızın olması önemli değil neyi nerede nasıl kazandığınız ve ne kadar kul hakkı eğer varsa ihlal ettiğiniz önemli elbette...Devlet adamlığı kadar sade bir vatandaşında böyle olması hem etik açıdan hem de insani açıdan olmazsa olmazımız olmalıdır diye düşünüyorum.Velev ki müslümanım diyen ve bunu hayatının merkezine yerleştiren herkes için ise daha bir elzemdir.
ne mutlu bu tür hayat yaşayan herkese...
Yazı güzeldi kaleminiz dert görmesin.İnsan özeniyor bir gün arkamızdan bizim de acaba iyiliklerimizi yazan yazar arkadaşlar olur mu diye...Her insan bu duyarlılığı kalbinde taşısa sanırım çok az insan bu dünyada üzülür eğer gerçek insani özellikleri taşıyorsa...Üzüntüsü de ya ayrılıktan ya da ölümden olsa gerek...Kaleminiz dert görmesin diyorum..ve kutluyorum.Selam ve dua ile...
DEVRİM DENİZERİ
Kendiniz gibi değerli olan yorumunuza içten Teşekkürlerimi iletiyorum.
Selam sevgi ve esenlik dileklerimle..