- 562 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLÜM HİÇ BU KADAR KORKUTUCU OLMAMIŞTI...
Kıyamet çalgıcısı o korunaklı dünyalar iken ipliği çoktan pazara çıkmış, tık nefes bir sağduyu beklenti dâhilinde olmasa da olduğuna dair geliştirdiğimiz bir inanç.
İnanç… Sorguladığımız mı sorgulandığımız mı? Yoksa kıymete binen insan siluetleri mi görünmez olduğuna dair gelişen bir inanç mertebesinde ve yalın bir tezahür ile anlam bulmaya çalışıp da anlaşılmamanın getirdiği o mahcubiyet kadar kırılgan bir öngörüde saklı?
Dilekler…
Arzular…
Ötelenmiş vicdan ve vicdan mağduru ve ne çok kırık hece, tümlenmeyi bekleyen ve her nasılsa batılın gölgesinde güme giden…
Ne mi oldu? Anlatsam da anlaşılmayacağımı biliyorum ama yine de… Anlatmamı gerektirecek olan bir kaygı mı yoksa anlaşılmama ihtimalinin kesinlik kazandığı öylesine bir cümle sağanağı mı?
Sorularla başladım güne: Dünden kalanlar yetmezmiş gibi yarına çıkma ihtimalimizin olup olmayacağına bile kanaat getirememişken… Ne mi olmuş?
Neler olmuş da ben top tüfek seslerini duymaktan aciz sokulmuş bir köşeye, köşegen aklımın esaretinde sadece dua ediyorum. Hem haricinde yapabileceğim bir şey var mı, demeye kalmadan gök gürlüyor ve ıslanıyorum, hem de ölümüne. Ölmeliyim, ölmeliyiz ama ya, ölmek istemiyorsak?
Ölümlerden ölüm beğen, dememe kalmıyor ki sayaç hızlı bir ivme ile rakamlara denk düşüyor ölü sayısı.
Ölü mü, dedim? Ne çok soru ama cevabı asla eşleşmeyecek zihnimdekilerle.
Ölmeliyim, ölmelisin… Hayır, hayır, devamını duymak istemiyorum. Hem niye ölecekmişiz durduk yerde?
Ölsem de gam yemem, gibi saçma bir tezahüratı yüreğin ve avaz avaz haykıran o iç sesim: Artık, yeter. Evet, yeter, son bulsun.
Saat gecenin on ikisi: Gözlerim kan çanağı.
Saat bire ilerliyor: Kan gövdeyi götürmüş de haberim yok.
Kan içinde yeryüzü.
Kan içinde gök kubbe.
Kanıyor Türkiye’m ve biz kanıyoruz hem de durduk yere.
Kanatıyorum yüreğimi zaten kanamaya yer arıyor organlarım ama en çok da ruhum.
Kirlendik mi yoksa?
Kifayetsizim, hem de nasıl…
Bir cenin tedirginliğinde yer gök.
Hala kanıyorum yalanlara. Kanıyorum nasıl da kanıyoruz ve kanatıyoruz.
Ufacık bir çocuk komada.
Ama hala haberim yok olan bitenden. Canımdan can gitti gidecek ve avuçlarımda kan yaşı. Oysaki daha demin duru idi gözlerimden akan.
Saat geriye işliyor çok geriye hem de: İşte dün, hatta bir gün evvel hatta sene 1923.
Ya şimdi yıllardan hangisi?
Doğduğum yıl mı yoksa doğurduğum ödünç zamanlar mı?
Cumhuriyetin doğumu ve Türkiye’nin miladı.
Esrikli bir aklın düş kıyımı halüsinasyonu mu yoksa ekrandan odaya hem de gözümüz tam önüne yansıyan. Oysaki…
Evveli yok, inanın ki çünkü evren de yoktu öncesinde.
Ne mi olmuş? Neler olmuyor ki güzel yurdumda hem de akla gelmeyen.
Flaş, flaş, flaş…
Ben acımla büyüyorum, acımla yanıyorum pare pare çünkü az evvel çok kötü şeyler olmuştu hanemde ve az daha evet, az daha…
Benden mutsuzu var mı, diye düşünmeme ramak kala, gözlerimi alamıyorum dev ekrandan. Sayaç işliyor… Tik tak tik tak…
Ölenler kim ya da neden mi, diye sorma hakkımız bile yokken, Türkiye ağlıyor hem de az evvel bireysel kaygılarımı unutmuş yapışıyorum İlahi Adalete hem de büyük inançla.
Yeter, yeter, diye bağırmak istiyorum yoksa bağırıyor muyum kızılca kıyamet koparken?
Çok kötü şeyler olmuş da haberim yok zira az evvel yüreğimden bir parça kopmuştu en sevdiğimin başında feryat figan ağlarken.
Bireysel kaygılarımız, kişisel üzüntülerimiz ve hayatla bizim arasına nifak sokan kim ya da kimler ise…
Tam şükrediyorum ki en değerlimin başucunda görüyorum ki şükür duyacağım keşke başka şeyler de olsa.
Kötü geçen bir gün ancak bu kadar felaketle sona ererdi, dememe kalmıyor ki ışıldıyor gözleri annemin. Nasılsın, dememe fırsat kalmıyor ki biliyorum ki asla kanamamalı yürekler ve ateş düşmemeli ocaklara yine de… Yine de, diliyorum ve diliyoruz tek yürek bir yandan; bu son olsun, diye.
Usulca okşuyorum annemin saçlarını ve saklıyorum gözyaşlarımı.
Ya sizler saklayabilecek misiniz gözyaşlarınızı ve yerine gelecek mi giden masum canlar?
Ölüm hiç bu kadar korkutucu olmamıştı. Ve rahmet diliyorum gidenlerin ardından ve sabır diliyorum Yaratan’dan ve dualar dilimde kanayan yüreğimi sarıp sarmalıyorum yeter ki annem görmesin gözyaşlarımı.
Ölüm hiç bu kadar korkutucu olmamıştı.
Gülüm Çamlısoy
18.02.2016…/SAAT: 21:30
YORUMLAR
Çok değerli dostum Gülüm Hanım;
Bizler duyarsızca yaşayanlar, bana gelmez, bana değmeyen bin yaşasın diyenlersek yok öyle bir Dünya artık acılar çok ötelerde değil, burnumuzun dibinde yanı başımızda, kimimizin kardeşi, kimimizin babasi kimimizin kocası her gün yok oluyor, ya da sakat kalıyor. Umutlar tükenmesin inşallah. aydınlık günlerin gelmesi dileği ile.
Duyarlı ve değerli yazınız için teşekkür ediyorum. hislerimize tercuman oldunuz.
Saygılarımla.
Gülüm Çamlısoy
çok teşekkür ederim eşlik ettiğiniz için.
sevgi ve selamlarımla...
Aydınlık günlerin özlemi ile kavuşmak dileğiyle berrak günlere...
günaydın demeliyim yinede (ölümlere üzgünüm) Gülüm hanım size ve başlayan güne. teslim etmeliyim. yazınız çok başarılı, kadın duyarlığıyla yazılmış şiir tadında bir yazı.
niçin ölümler var, barışı niçin sağlayamıyoruz? sorularını kendimize sormamız gerek. halk olarak kahramanlarımızı astık, öldürdük öldürüyoruz. gidip Nato'ya dayadık sırtımızı. ABD'nin önce süt tozlarına tenezzül ettik. eğitimi sıfırladık. evet Milli Eğitim işini dershanelere bıraktık. Okuyan,düşünen ,sorgulayan nesiller yerine testlere doğru yanıt veren kuşaklar yetiştirdik. yabancı marka vasıtalarla doldurduk ülkeyi. üreten değil tüketici olduk. kısaca yağmur ektik şimdi de fırtına biçiyoruz. ayakta durmalıyız. okuyup-okutmalıyız. saygımla...
Gülüm Çamlısoy
bu da bizlerin gerçeği çok çok yorsa da ve kabullenmek zor olsa da...
okumak, düşünmek bir yana atıl bir insan yığını sadece anlamsızlıklara maruz kalıp hakkaniyetin yitirildiği ve değerlerin kaybolduğu.
sevmeyi unuttuk, düşünmek bir yana bakan körler olduk.
yitirdik varlığımızı, adımız insan ama insanca yaşamayı ve saygıyı da yitirdik.
ve evet, dediğiniz gibi yağmur ektik fırtına biçiyoruz.
hala da bir ümit var, olmalı da ve ayakta durmalıyız bu bize yaşama gücü verirken ve aydınlık beklentisi ile.
elbet aydınlık günler gelecektir: dileyelim, umut edelim yeter ki.
çok çok teşekkür ederim hocam.
var olunuz.
saygılarımla dost kalem...