- 328 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Mağara Süreçleri 1
Atalarımızın mağarada, kovuklarda sığınma olarak yaşadıkları dönemlerin tümünü mağara adamlığı (mağara dönemi insanlığı) olan yaşama olarak söylemek, bizlerdeki yanılgıyı oluşur.
Bunu böyle bilmek; Erik Van Daniken paradoksu (çelişkisi) içinde olmaktan öte gitmez. Neydi bu paradoks; “atalarımız yüz binlerce yıl hiçbir şey bilmeden mağarada yaşadı. Sonra 5000 yıl kadar önce birden ateşi buldular, mağaralara duvarlarına, kayalara, resim çizdiler; mağarada çıkıp yerleşik hayata geçtiler vs.” Yani hemcinsimiz birden akıllandılar demenin itirazını yapıyordu.
Beş bin değilse de 12 bin yıl kadar önce böylesi süreç çoktan başlamıştı. Bunun böyle oluşundaki izahı yapamayan Daniken, bu süreci uzayda gelenlerin, atalarımıza suni bir ilhak yapmalarıyla bu durumun ancak böyle birden bire olabileceğini söyler.
Ya da uzaylıların hemcinslerimiz üzerinde, hemcinslerin genetik kodlarıyla oynamalarıyla ancak akıllı oluşun böyle birden bire olabileceğini, okurlarının akıllarına mucize ediyordu. Bu çok makuldü. Ama hiç te gerçek ve doğru değildi.
Mağara yaşamlı dönem, avcı toplayıcı sürecin eşliğinde sürüdü güdenle ve totem yaşamlı dönemle de geçmiştir. Hayat, bu yaşamlar içinde sosyal ve biyolojik evrimini sürdürüyordu. Homo erktus, Homo sapiyens, homo nindartel gibi insan türleri çeşitli sosyo biyolojik, ruhsal, kültürler içinde türe dek gruplar olarak dönem içinde çeşitli yetenek, akıl ve ruhsal zekâ düzeylerini temsilen var olmuşlardı.
Sürü dönem, sürü içinde sağlamayı; sosyal oluşa çeviren kısa paslaşmalı paylaşımlar da ortaya koyan kültürlerdi. Totem manalı dönem ise paylaşmayı şans eseri ara sıra kısa paslaşmayla değil paylaşımı tümden ortaya koydu. Ve belli kuralları grup içinde işler yaptı.
Yani, paylaşmanın gücünün farkında oluşuyla paylaşan ortaklaşmasını grubun temel ve ana karakteri oluşuyla devamlı kurallı çevrim yapmakla aklı ve akıllanmasını adım adım ortaya koymuştu.
Paylaştırmayı fark ediş ve düzenli bir küçük yapı içinde bunu sürekli tekrarlanan çevrim halinde kılmak ta ikinci bir akıllanmaydı. Bunu böyle kılmak için sürü yapıyı, küçültmek şarttı. Bunlar öbeği, sürü dönemde ayıran akılca oluşun, akılca davranışın ana belirmeleridirler. Totemi tabu içinde oluş süreci tümden bir akıllılıktır.
Zaten tahmini üç yüz bin yıldan beri taşı kullanıyordular. Bu türden kesikli sürekli kullanım içinde oluşların biriken, akıl olucu kullanımlarının içindeydiler.
Hemcinslerimizin, doğuranı sahiplikle; doğuranı takip etmesi; bir araya gelmenin büyük olmasındaki sürü olmanın kazanımıyla, sürüyü takip etmesi ve sürüden kazanımları düzenli çevrimleriyle yeniden ve yeniden çevrim edilmeleriyle tutum etmesinin eğimleriyle, grubu takip etme tutumları vardı.
Hemcinslerimiz, olup bitenlerle donandıkları sosyal değerli geri bağlanım yasalarını önemsiyorlar, kutsuyorlar ve bunları akılca oluşuyordular. Ama bu aşamadaki bir inşa içinde bir insanlık bilinci ve bir insanlık vicdanından henüz eser yoktur.
Totem grupların, bir başka totem grupları kendi yalıtmaları içine almamakla, başka grupla temas etmemekle onları kendilerinden dışladılar. İlk düzenli inşanın zorunlu şartı buydu. Bu zorunlukla totemi yapılar, diğer totem yapıları dışladı. Bu keşif akıllılık değil miydi?
Totem yapılar akıllılığı, zıtlıklar üzerine temas etmeyen inşalardı. Bu zıtlık o aşama için doğruydu. Totem meslekleri ile ortaya konan gelişmeler de zıtlıkların aşılmasını ön (zorunlu) görüyordu. Bu akılcı aşamayla da ittifaklar totem gruplar zıtlaşmasını aşabilmek için, kendi melezine insan dediler.
Böylece ilk kez dışlayıcı bir totem grubun başka bir grubu, temas edilir; kendi gibi görür oluşuyla; her bir grubun “insanlığını” her bir ittifak içi gruplar anlayışı düzleminde kabul ettiler. Bu kabul ittifakın imanı içindeydi. Yine bu imanla totem grup kişileri ilk kez “insanlık vicdanını” geliştirir oldular.
Köpeğin totem inşa içine sokulması, o totem alanı bir önceki totem yapılı sürece göre düzensiz ve kaotik yapmakla grup; bu kaotikleri değiştirip dönüştürmekle yeniden başka düzey ve düzlem oluşla düzenlemiştiler.
Grubun kendi düzenleri az az avcılık toplayıcılık nesnelerinden artabilen birikimlerinden de köpeğe pay verdi. Köpek te bu paylaşma birlikteliği içinde av süreçlerinde gruba katkı vermeye başladı. Köpek bunula kalmadı gruba bekçilik yaptı, gruba yol, yön ve yer buluculukla dostluk görevini de yaptı.
Aslında totem grubun köpeği totem mesleği oluşla grup içinde tutması; totem grup çevresindeki düzensizlikleri minik minik te olsa düzenler olmasının adımlarıydı. Yani grubun kendisine bir saldırı tehdidi oluşla gruba göre, grubun çevre düzensizlikleri içinde olan köpek; evcil olmakla düzensiz olan çevrenin de az az düzenli hale gelmesiydi. Süreçler insanın yeryüzünü işgal edeceği süreçler olacaktı.
Totem grup stratejisi düzenli taşımalı sistemdi. Taşınırlar av ve toplanan yiyecek nesneleriydi. Yiyecek nesneleri, av edilip toplandıkları yerlerden grup alanı içine getiriliyordu. Burada grubun yaşlısı, sakatı, güçsüzü, yavrusu gelenle paylaşıma dâhil oluyordu. Totem gruba kutsal olan dokunulmazlık olan mana buydu. Bunlar aklı oluşma değildi de neydi?
Totem grup homojen bir yapı olmakla birlikte, kendi homojen oluşunun, kendi parçalı bölüklü kesikli sürekli süreçlerine bölünmesiydi. Grup merkezi ana odaklı düzenletici olmanın salınımını vermekle osilasyonun da merkeziydi.
Bu fark etmelerin ve yapılaşmaların sürü döneme göre ne büyük önemde akıl olduğunu anlamak için sürü dönemle, totem dönemi aynı görenleri; günümüzdeki bilmezliklerle kıyaslayabilirsiniz.
Günümüzde nişan töreninin sosyal organizasyon olduğu ile fırındaki organizasyonun toplumsal organizasyon olduğunun, ayrımını fark etmeyip te; ha sosyal organizasyon; ha toplumsal organizasyon diyenler karşısındaki hayretiniz; her iki ayrımı yapmanın çok çok büyük bir akıllılık oluşundandır. Ayrımına (akıl edilmesine) varmadığınız şeyin hayretini ortaya koyamazsınız.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.