- 583 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KUTSAL TOPRAKLAR
KUTSAL TOPRAKLAR
Aşağıdaki yazıyı 17 Ocak 2005 Pazartesi günü (Kurban Bayramından iki gün önce Sultanbeyli’de) yazmıştım...
1990 Senesinde HACC İbadeti için niyetlenmiştim ve hazırlıklarımı tamamlamıştım, ancak karayoluyla Hacc Yolculuğu İPTAL edildiğinden ben de o sene gidemedim, daha sonra da bir türlü bu İbadet Seyahatini gerçekleştiremedim. Allah’a çok şükürler olsun ki bu sene 30 Ocak-7 Şubat arası 8 günlük bir UMRE Ziyareti yapma imkânı buldum...
Kutsal Topraklarda gördüğüm manzaralar 12 sene evvel görmeden yazdığım gerçeklerden çok daha vahim olarak çıktı karşıma; SUUD Krallığı BEYTULLAH’ı bir "süpermarket" olarak görmektedir! Daha çok PARA KAZANMAYA yönelik olarak "Ka’beyi çukura gömme pahasına" ZENGİN insanların 5-7 yıldızlı konforlarına hizmet etmeye devam etmektedir. Ceddimiz Osmanlının MUHAFAZA anlamı taşıyan ECYÂD KALESİ’ni yıkarak yerine ZEMZEM TOWERS adında bir ŞEYTAN KULESİ inşaa etmişler; bu kulenin tepesine "ALLAH" yazmışlar, Lafzatullah’ın üzerine de gece belirginleşen bir hınzır silüeti aşketmişlerdir!!! İLK VAHYİN GELDİĞİ mekân HİRA MAĞARASI’nın yolu olmamasını ve zorluklarla çıkılıyor olmasını doğru ve isabetli buldum ve hatta HİRA MAĞARASINA kesinlikle yol ve teleferik gibi kolay ulaşım imkânı ebediyyen yapılmamalıdır ki Oraya çıkan her Müslüman Hz. Peygamber Aleyhisselâmın çektiği zahmeti birazcık anlasın! Lâkin HİRA’ya tırmanırken ve tepe noktasındaki ÇÖP DAĞLARI hangi dinin icabıdır??? Şehirde temizlikten eser yoktur, 100 dolar maaşla çalıştırıldığı söylenen tamamı yabancı ülkelerden gelmiş temizlik işçileri iş yapıyor gözükerek açıkça sadaka dilenmektedirler! Cidde-Mekke arası otoyol çok ilkel ve bakımsız, çevresi ise terkedilmiş bölge görünümünde. Cidde Havaalanında pasaport işleriyle uğraşan personel son derece kaba-saygısız-beceriksiz ve antipatik kişilerden seçilmiş gibi! Mekke ve Medine’de seyyar satıcılar neredeyse Harem-i Şerife kadar sergi açacaklar! Yiyecek-içecek satan lokanta misali yerlere tahammül etmek her midenin kârı değildir!!! Düşündüm ki Rabbim, Oralarda Haremeyn-i Şerifeyn’den başka yerlere dikkat çekilmesin diye bu iki ODAK NOKTASININ dışındaki yerleri kerih gösteriyor olmalı!!!
ÇÖZÜM??? İşte 12 sene evvel yazdığım yazı ve ilave edeceğim bir şey yok; acilen Türkiye kaynaklı bir hareketle bu problem çözülmelidir diyeceğim, amma, bizde de PROBLEM az değil!!! Bu işler ancak ve ancak koltuk, makam ve dünya hırsı olmayan ALLAH RIZASI İÇİN İŞ YAPACAK ÂDİL YÖNETİCİLERLE ÇÖZÜLEBİLİR; İNŞAALLAH MEVLÂM NASİP EDER! Peygamber Efendimizin "Neye layıksanız öyle idare edilirsiniz!" formülünü baş tacı ederek cümlenize selam ve saygılar sunarım. Murat KAHRAMAN 15 Şubat 2016-Çamlıca
***********************************************************************************************
KUTSAL TOPRAKLAR VE HACC İBADETİ
Hacc, İslâm Dininin beş temelinden biridir. Yani HACC farz bir ibadettir. Durum böyle olunca da hacc ibadetinin yapıldığı topraklar “kutsal topraklar” olarak adlandırılmaktadır.
Her yıl dünyanın dört bir yanından milyonlarca Müslüman kutsal hacc farizasını ifa etmek üzere “kutsal topraklar”a gelmektedirler. Hacc farizası sadece “kutsal topraklar”da yapılabildiğine göre, “kutsal topraklar” tüm dünya Müslümanlarının ortak malıdır. Cihan Devleti Osmanlı akıl almaz desiseler ve şeytani planlarla tarih sahnesinden silindiği günden beridir ki “kutsal topraklar” mahzun ve mağdur bulunmaktadır; başta kıblemiz Ka’benin bulunduğu şehir Mekke ve kainatın efendisinin makamı olan Medine olmak üzere “kutsal topraklar” şen değil bugün. Zaman zaman meydana gelen izdihamların sonucu yüzbinlerce hacının can verdiği facialar olmaktadır. Bu faciaların elbette bir sorumlusu vardır; başta “kutsal topraklar”ımızı işgal etmiş olan SUUD HANEDANI olmak üzere yeryüzündeki tüm Müslümanlar bu felaketlerden mes’ul bulunmaktadır. Suud Hanedanı bugün Beytullah’ın tepesini mesken tutarak saygısızlığın daniskasını işlemektedir. Suud Hanedanının “kutsal topraklar”a sahip olma hakkının olmadığını düşünüyorum. Zira SUUD Krallığı tüm dünya Müslümanlarının eşit hakları olan bir mekanı her şeyiyle sahiplenmekte ve Müslümanların Hacc ibadetini layıkıyla yerine getirmelerine mani olmaktadır. Suud Krallığı “kutsal topraklar”da bulunan Osmanlı eserlerini bir bir yok etmektedir. Suud Krallığı “kutsal topraklar”ın güvenliğini, imar ve iskanını çağın ihtiyaçlarına cevap verecek seviyede sağlayamamaktadır. Suud Krallığı hacc farizasını ifa için “kutsal topraklar”a gelen Müslümanları ‘gelir kaynağı’ olarak görmektedir. Suud Krallığı “kutsal topraklar”ı kendi malı sanmaktadır…
Dünya Müslümanları derhal etkin ve yetkin bir teşkilat kurup “kutsal topraklar”ı Suud Krallığının esaretinden kurtarmalıdır. Mekke ve Medine şehirleri Yüce Kitabımızda beyan edildiği gibi “emin” şehirler haline getirilmelidir. “Kutsal topraklar”ın idaresi tüm dünya Müslümanlarının ortak iradesini yansıtan bir heyet tarafından yapılmalıdır. Bu mütevelli heyeti “kutsal topraklar”ın her türlü imar ve iskanını yeniden ele almalı ve Müslümanların dünya alemindeki itibarının timsali haline getirmelidir. Suud Kralının Ka’benin tepesinde bulunan mel’un sarayı derhal yıkılmalı ve Kraliyet ailesi tüm dünya Müslümanlarından özür dilemelidir. Harem bölgesi ve “kutsal topraklar”ın idaresini üstlenen mütevelli heyeti, tüm dünya Müslümanlarının ortak reyiyle seçilmeli ve sahasında uzman ilim adamlarından teşekkül etmelidir. Bu heyet her şeyden önce HACC İBADETİ’nin ve UMRE ziyaretlerinin sıhhatini ve selametini temin
etmelidir. Bunun için Ka’benin ve Ravza-i Mutahharanın etrafındaki çarpık yapılar yıkılarak temizlenmeli, Haremin etrafı geniş bir sahaya kavuşturulmalıdır. Harem bölgesi ile ilgili çok ayrıntılı ve etkili delalet hizmetleri verilmelidir. Bu delalet hizmeti gerek Hacc sırasında gerekse Hacca gelecek olan Müslümanların kendi memleketlerinden çıkmadan önce onlara ulaştırılmalıdır.
Kısacası “kutsal topraklar” ve Hacc ibadetinin Suud Krallığı ile her türlü bağlantısı kesilmelidir. Zaten İSLÂM ÜMMETİNİ temsil yetkisi olmayan Suud Krallığının dünya Müslümanlarını dünyaya daha fazla rezil ve rüsva etmesine müsaade edilmemelidir. İslâm’ın temellerinden biri olan HACC ibadetinin Kur’anın emrine uygun biçimde ifasından tüm Müslümanlar sorumludur. Hacc ibadetinin ifa edildiği “kutsal topraklar” tüm Müslümanların ortak malıdır. “Kutsal topraklar”ın idaresi de tüm dünya Müslümanlarına aittir. İbadetin huzuru ibadetgâhın güvenine bağlıdır. Murat Kahraman - 17.01.2005 - Sultanbeyli
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.