DÜN VE BUGÜN
Ömer ÜNAL (DÜN VE BUGÜN)
Ulu caminin müezzini o davudi sesiyle sabah ezanını okumaya başlamadan önce uyandı yatağının içinde doğruldu bir süre bekledi kolundaki saate baktı vakit gelmişti… Ezanı dinledikten sonra odadan dışarı çıktı…
Ulu camiye ikiyüz metre mesafedeki Çınar otelinin beş nolu odasında kalıyorlardı. Namaz için abdest aldılar arkadaşları ile birlikte merdivenlerden inerken aşağıda bir anormallik olduğu belli idi sesler geliyordu otel sahibi Ali amca bu tür olayları sevmeyen babacan bir insandı.sabahın verdiği o mahmurlukla otelin müdüriyet bölümüne geldiler. evet otelin alt bölümü insanlarla dolmuş uykulu gözlerle merdivenden inenleri izliyorlardı… arada birde müdüriyetten gelen radyo sesine kulak kesiliyorlardı…arkadaşları ile göz göze geldi. neler oluyor der gibi işaret yaptı. dış kapıya geldiklerinde yan koltukta oturan kırk elli yaşlarındaki tüccar olduğu her halinden belli olan biri ‘’Delikanlılar dışarı çıkmayın ‘’dedi ! Dondu kaldılar… neden demeye fırsat vermeden adam ‘’sanırım ihtilal olmuş’’ ‘’her taraf asker kaynıyor.’’ Şaşkın gözlerle bir birlerini süzdüler. geri dönmek ve çıkmak arasın da gidip geldiler.
Her geçen gün Türkiye’nin kaos içine sürüklendiği ve en ücra köşesinde bile silahların susmadığı her ilin ,ilçenin, köyün ve mahallelerin parsel parsel bölündüğü genç fidanların birer birer kara toprağa düştüğü karanlık bir Türkiye manzarasının hakim olduğu bir dönemde Ankara da okuluna alınmamış sınıf arkadaşları ile birlikte Bursa ya nakil aldırmışlardı.
’’Turgut ne yapalım arkadaşlar camiye gitmemizi de engellemezler herhalde’’ dedi Turgut’un bu sözü onlara büyük bir cesaret vermişti… sokakta kimseler yoktu ama yüreklerinde bir korku bir telaş vardı hiç konuşmadılar… Batı kapısından camiye girdiler toplu halde ön safta yer aldılar…Eller duaya açıldığında içinden geçenleri Allah’a yakardı ‘’Allah’ım vatanıma milletime zeval verme bu cennet vatanımızı huzura kavuştur bizleri okulumuzu bitirmemiz de yardımcı ol…Amin’’ diyerek duasını bitirdi bir süre oturup kaldılar...O ulu mabedin pencerelerinden sızan gün ışıkları ile şadırvanından gelen su sesi yirmi kubbede ayrı bir müzik ahengi ile yankılanırken ağır adımlarla sabah namazını eda etmenin huzuru ile camiden çıktılar…
Otelde kalan bütün arkadaşları ile yan odada toplandılar nasıl hareket etmeleri konusunda karara vardılar bugün okula gidilmeyecekti…İlk fırsatta memleketi araması gerekiyordu ailesinin onu merak edeceğini biliyordu…Otel sahibinin oğlu Mehmet küçük tüp üzerinde yaptığı çaya davet etmiş kahvaltı yapıyorlardı bir taraftan da haber dinleniyordu ‘’ 1970’li yılların sonlarında terör olaylarının artmasıyla, Türkiye’nin bir kan gölüne dönmesini neden gösteren Silahlı Kuvvetler emir komuta zinciri içinde 12 Eylül 1980 günü yönetime el koymuştur’’ deniliyordu. Konsey başkanı Kenan Evren’in Konuşması her bir saatte tekrar tekrar veriliyordu…
Bir an gözü telefona ilişti rica etti ve telefonun ucunda annesi vardı hal hatır soruldu ‘’oğlum dedi baban seni çok merak ediyor.’’Bugün dedi annesi sustu ‘’Ne oldu anne’’ dedi heyecanlandı birden…’’Baban dedi karakol yakın belki eve baskın olabilir kitapları yok edelim dedi ve tandırda hepsini yaktı ‘’dedi ne yapacağını ne konuşacağını bilemedi yutkundu ‘’ama kitaplarım’’ dedi ve sustu…
Arkadaşlarına döndüğünde bütün siyasi parti liderleri alınmış ama Alparslan Türkeş’e ulaşılamadığını öğrendi.. ‘’Arkadaşlar dedi bu hayra alamet değil eğer Albay teslim olmuyorsa bunda bir bityeniği var.Bu ihtilal milliyetçilere karşı yapılmış olabilir mi?’’ arkadaşlarından biri ‘’zannetmiyorum Başbuğ akıllı adamdır sanırım zaman kazanmak istemiştir.’’
Okuma alışkanlığını mahalle arkadaşları ile kitap takası yaparak kazanmıştı...dernekte kültür bölümünde yer alması ve Ankara’dan derneğe kitap getirme işi onun olması her tür kitabı okumasına vesile olmuş kitap satışı olması için herkesten önce o kitap almıştı şimdi onları düşünüyordu ‘’acaba aynı kitapları bulabilirmiyim’’…
’’İhtilal olalı tam otuz beş yıl geçmiş’’ dedi…’’Yetmişli yıllarda şehitlerimiz vardı ! şimdi değişen bir şey yok yine acı yine acı’’…Biz dedi acılar çeksekte düşman içeriden ve dışarıdan saldırsa da unutmasınlar ki dedi…’’Türkiye Cumhuriyeti,milleti ve devleti ile bölünmez bir bütündür.’’Ebediyen böyle kalacaktır.Üniter yapımız etrafında bir tartışma ya da’’Türk devleti,Türk milleti,Türk vatan’’prensibinden taviz verilmesi asla söz konusu değildir! Yetmişli yıllarda da böyleydi şimdi de böyledir. cümle alem bile… Balkonuna çıktı bayrağı astıktan sonra gözleri doldu Nusret Atmaca ve Bekir Şimşek Ruhunuz şad mekanınız cennet olsun… Ö.ÜNAL
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.