- 304 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Manaca Sahiplik 4
Köleci sahiplik imanını oluşturan ya da köleci iman içinde yansıyan bir öğreti örneğini de burada vermekte yarar görmekteyim.
"Babam yardım yapacağı günlerde, kendisinin yardım yapacağı şeyi bana verir; dilenciye vermemi söylerdi. Ben de o yardım nesnesini (emtiasını) alır, dilenciye verirdim.
Bir gün babama:
Yardımları neden kendisinin yapmayıp, yardımları bana verdirerek sadaka (yardım) yaptığını sordum.
O da (babam) bana;
-Senin şimdiden yardım etme duygusu edinmen için ve yardım eden huylu davranışları kazanman için bunu böyle yapıyorum; dedi".
Bu kültür, bu çıkarsama ve bu tutum kuşkusuz ki, iyi ve yeğlenecek bir ilham alıştır. Ve çok değerli bir öğretidir. Altın değerindedir. Kimin için altın değerinde? Her halde yarın yine aç kalıpta yine dilenecek olanlar için değildi. İçinde olunan köleci sürecin, bunun dışında sürer olması zaten olanaksızdır!
Ancak kendi dilencilerinin ve sadaka verenlerinin yaratıcısı olan köleci sistem içinde kaldığınız sürece bu böyledir. Takdir olunan mülke göre yapılaşmayı değil de; emeğin karşılıklı değer öğretisini esas alan, inşa yapılaşmasına göre her emeğin özel mülk edinmesini asal alsaydı; işin rengi hiç te böylesi bir ahlaki tutumla seyretmezdi.
Ön ittifaklar olgunlaşması ittifakı grup mülkiyetini, kişi emekleri üzerine dağılımla özel mülkiyet olur biçimde göç ettirememişti. Daha doğrusu ittifaklar bu göç ettirme erginliğine ulaşmaya, zaman da bulamıştılar.
Sentezin gücüyle ön ittifaklar içinde çok hızlı akan zaman çoklaşması içinde köleci sistem ön ittifaklar içindeki çelişki veren zenginlik kaynaklarına dikkat kesilmişlerdi. Bu totem dönem öncesindeki bencil oluşa duyulan özlemdi.
O dönemde (totem dönem öncesi) kişisi bencillik istese de mala mülke sahip olamazdı. Köleci döneme gelene dek, köprü altında çok su akmıştı. Şimdiki bencil oluşun elinde silah olarak kullanabileceği mal mülk gibi çok muazzam önemde bir güç vardı.
Köleci dönemde oluşan temel düzey bencillik güdülü süreç, geçen zamanla hayli akıllanmıştı. Totem dönem ve ittifakı dönemleri kazanımıyla müktesebatları, damgasını taşıyordu bu bencil oluş. Bu nedenle, hiçbir zaman da sosyal kültürlü mana dönemi öncesindeki o türlü bir bencillik olmayacaktı.
Bencillik ittifakı zenginliklere kendi kişisi sahiplenmesi içinde zenginliğin, kendisine katacağı muktedir olucusunu görmüştü. Bu nedenle köleci egemenlik süreci iyi kotarılmış bir olupbittiye getirecekti. Tüm enerjisini buna sarf edecekti.
Örnek konumuza dönersek ve yine siz köleci sistemi bu olupbitti içinde değişmez bilip, köleci sistemi dileneniyle, dilendireniyle, dilencisiyle; tasadduk edicisiyle, sürüp gider olan bir nizam (düzen) olarak görürseniz; bu anlayışın kendi bağıntıları içinde sorun kendisini niceleyen bir kronikleşme olurdu.
Dilenme ve dilenciye yardım; köleci sistemde baş gelinmesi gereken bir sorun iken söz gelimi; "sağ elin verdiğini sol el görmesin" deyişi ile ikinci bir kronik sorun patlak vermiş demektir. Salt yardım etmekle iyi ahlak edinen biriyle, şimdi bambaşka bir dramatik oluşun ikinci bir boyutunu oluşursunuz.
Köleci sistemden doğan dilencilik; dilencilikten doğan dilencinin duygusu olan ezilme, ezikliği yaşama yansımasıyla süreç bambaşka oluşlara gitmekle başlangıç koşullarından iyice kopar. Başlangıç koşulu gerekmelerden kopan süreç, anlaşılmaz olmakla heyula olur. Gideceği yer de yoktur gelir üzerinize oturur.
Üzerinize oturanın ağırlığını duyup onu çözüm oluşla ele alırsınız. Bir şeye alıştınız mı, alışmanın da iyice afyonlaması olan başka bir alışmayla erdem üstüne erdemi; ahlak üstüne ahlakı; yani suyunun suyunu ortaya çıkarırsınız. Bu konuda birbiriyle yarışmada (aklı kullanmamada) açıkçası işin suyunu çıkarırsınız.
Bu düşüncenin geçmişi olan geri beslenin yasası neydi? İttifakı dönemin, köleci sistem içine aktarılanları içinde özel mal mülk sahipliğinin anlayışı ve bilinci yoktu. Mal sahipliği olmazıyla aktarım olan sürece göre köle sahibi olan efendinin; hem köleyi hem şimdiki kendi mal mülk sahibi olmasını bir türlü açıklayamamasıydı.
Sömüren-sömürülen; ezen-ezilen; güçlüler-güçsüzler; ikilemi içindeki mana anlamalı sahiplikle efendiler servetlerini El-Baal ‘den ya da bin bir söylemi oluşun en bilinen adlarından bir olan MAMON’un (mammam’ın), serveti kendilerine takdir ettiğini mana edip söylediler.
Bunlar hep geri bağlanım yasası olan geçmişten gelen inşacı devinmeler üzerindeki mana anlayışını köleci enfeksiyonla adım adım enfekte etmekti. Enfekte oluşu görmüyorsunuz. Ama enfeksiyonla baş başaydınız. Kafalar inşa olur kalıp anlamasıyla aynen duruyordu. Ama kalıp üzerinde şekillenen mana, yani görüntüyü veren anlam (şapka gibi olurla) değişiyordu.
Bu öyle bir biçim değişmedi ki bir daha o kalıplar üzerinde (o hayal perdesinde) bir daha o erken dönemli yapısalcı görüntüyü yansıtamayacaktınız. Çünkü kendisinden öncesinin inşa kalıplarını bire bir kullanan köleci tevhit anlayışı; özel mal mülk edinme karşısında ittifakı dönemdeki ortaklığı asla kabul etmiyordu. Bunu şirk sayıyordu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.