- 370 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bu Nasıl Bir Sevgililer Günü
Nasıl düşünmeyeyim, nasıl düşünmeyeyim. Geldi kapıya dayandı neredeyse bir sevgililer günü daha. Bir aydır, yok yok altı aydır onu düşünüyorum şu on dört şubat gelse de; ki kendileri az buçuk ’’Sevgililer Günü’’ oluyorlar, ben de sevgilime bir şeyler alsam. Karım da bu duruma hayatta kızmaz ha, neden derseniz; bizatihi karım aynı zamanda sevgilimdir de ondan, bilmem anlatabildim mi?
Yahu arkadaşlar bu meret, yani sevgililer günü yeni icat oldu sanırsam, yoktu bizim gençliğimizde böyle özel günler fazla. Biz bir anneler gününü, bir de babalar gününü, bir de Kabotaj Bayramını bilirdik gerisi hikâye ve hatta seri halinde fotoroman bile diyebilirsiniz...
Bakayım dedim şöyle bir iki gün öncesinden vitrinlere, bir de fuar var başkentte. Allah razı olsun adamlardan ne güzel düşünüyorlar da sevgilileri fuar yapıyorlar, her bir şeyleri ayağınıza kadar getiriyorlar. Herkes bütçesine göre sevgilisini düşünsün artık. İsteyen saç tokası alsın ya da bir demet çiçek, isteyende milyarlık saat alsın.
Ne yapsam da fazla masrafa girmeden yırtsam bu sevgililer gününden, bir hinlik düşünmeli, bir uyanıklık yapmalı, en az maddi hasar ile kapatmalı bu Aziz Valentin denen arkadaşın bu özel gününü demeye kalmadı pat bir anda çocukluk arkadaşım İsmail çıkmaz mı karşıma. Epeydir de görüşmemiştik kerata ile. Ayaküstü iki üç dakika hoş beşten sonra ’’Seni sıkıntılı gördüm birader’’ dedi. Döndüm İsmail’e ’’Nasıl sıkıntılı olmayayım kardeşim yine geldi çattı on dört şubat, elde yok avuçta yok, bizimkisi de hediye bekler haklı olarak, senede bir kere kutlanan bir gün, kara kara düşünüyorum, Karadeniz’de gemileri batmış adamdan daha beter durumdayım senin anlayacağın.’’
İsmail şöyle bıyık altından hafifçe gülümseyip lafı tekrar aldı. ’’Birader sana bir akıl vereyim ama bunu da başkasına anlatma. Bu yaptığım numarayı benim hanım yiyor, ama seninki yer mi yemez mi onu da bilemem.’’ Şaşırıp duraksadım bir an. ’’Hele anlat anlat İsmail belki benimki de yer belli mi olur.’’ İsmail başını hafifçe kaşıdıktan sonra, bir iki de öhö öhö yaptı ’’ Bak birader ben hanıma geçen sene sevgililer gününün hükumet tarafından kanun hükmünde kararname ile 29 Şubata alındığını söyledim, arkadaşımın matbaasında da bir tane uyduruk gazete bastırdım sanki sevgililer günü yirmi dokuz şubata alınmış gibi, onu da aldım evde hanıma gösterdim, o da yedi bu numaramı’’ şaşırmıştım bir anda ’’Eeee ne olmuş yirmi dokuz şubata alındıysa hediyeden kurtuluş yok ki birader.’’ İsmail kıs kıs gülerek tekrar döndü bana ’’Yahu anlamadın mı şubat dört yılda bir yirmi dokuz çekiyor dostum, ben de dolayısı ile hanıma dört yılda bir hediye alacağım bundan sonra dört yılda bir.’’ Aklım o anda dank etti döndüm İsmail’e ’’Vallahi pes doğrusu İsmail senden korkulur senden korkulur.’’