fırtınaydım rüzgar oldum
Ertesi gün karayollarının kapısında mesainin balamasını beklerken buldum kendimi.
Bu fırsatı kaçırmak istemiyordum.
Kısa bir süre sonra çalışanlar birer birer binaya gelmeye başladılar.
Kara yolları binası bizim okula oldukça yakın bir yerde bulunuyordu.
O zamanlar Devlet su işleri, Kara yolları önemli kurumlardı.
Geniş arazi üzerine kurulmuş gösterişli binaları vardı.
Görüşeceğim kişiyi tanımadığım için onun gelip gelmediğini bilemiyordum.
Danışmaya giderek cebimdeki kâğıdı çıkarıp görevliye gösterdim.
Kâğıda baktıktan sonra henüz daha gelmedi,birazdan gelir dedi.
Teşekkür edip dışarı çıktım. Bahçede biraz dolaştım.
Aradan bir yarım saat geçmişti,
tekrardan danışmaya vardığımda görevli ben daha sormadan yan tarafta bulunan kapıyı
işaret ederek sağdaki 3.oda dedi.
Hemen gösterilen yöne doğru hareket edip kapıdan geçtim odanın kapısı açıktı.
İçerde orta yaşlarda bir bey oturuyordu. Kapıyı tıklatarak içeri girdim.
Sanki daha önce tanışıyormuşuz gibi hoş geldin Y. Beyin bahsettiği kişi olmalısın dedi.
Ben evet dedim. Koltuğu işaret ederek otur bakalım biraz dedi.
Çok kısacık bir sohbet ettikten sonra.
Araç birazdan gelir beraber çıkarız ben sana işle ilgili bilgileri yolda veririm dedi.
Samimi sevecen biri gibi görünüyordu. Kendini kısaca tanıttı. Mühendismiş.
Bursa Orhaneli ve Emet yolunun yapımını yürütüyormuş.
Şantiye binası Harmancık’ta olduğundan hafta içi Harmancık’ta kalıp Cumartesi Pazar günleri Bursa’ya gele biliyorlarmış.
Şantiye personeli şantiyede yiyip içiyor ve orda kalıyorlarmış.
Çalışma ile ilgili birçok bilgileri verdikten sonra;
işi biraz kişisel konulara dünya görüşüne getirdi.
Çeşitli konularda örnekler veriyor yorumlar yapıyordu.
Sanırım dayım ona benimle ilgili özel bilgilerde vermiş ki lafı döndürüp dolaştırıp
sorumluluk ve gençlikte bazı hataların yapıla bileceği ama önemli olanın insanın
sorumluluğunu bilmesi gerektiğini, bu sorumluluğun aile kurunca da-hada arttığını
ifade ettikten sonra “şimdi gençsin fazla bir sorumluluğun yok ama yarın evlendiğin
zaman sırtına semer vurulmuş eşek gibi olacaksın dedi. Yüzüne doğru dönüp sen ne
demek istiyorsun demeye fırsat vermeden bana şimdi kızdığını biliyorum dedi.
Bak eşek sıpası özgürlük ister çokta inatçıdır. Ana babasının yanında çifte savurup gezer. Ancak büyüyüp sırtına semer vurulunca sahibinin ona sağladığı barınma, bir tutam ot ve bir yuva için sırtına vurulan semere de taşıdığı yükede itiraz etmez. Hatta yükün düşmemesi için özel çaba gösterir. Bilir ki sırtından yük düşerse akşam saman yerine sopa yiyecek. Bizde öyle bende senin yaşlarında esip gürlüyor nerde ise her gün devlet kurup devlet yıkıyorduk. Beğenmediğimiz ne varsa onları yok etmekle tehdit ediyorduk. En iyi görüşün kendi görüşümüz olduğunda ısrar ediyor aksini savunanlarla kavga ediyorduk. Fırtınaydım bir süre sonra rüzgâra döndüm şimdi ise seher yeli gibi ılgıt ılgıt esiyorum. Bir süre sonra o bile esmeyecek. Neden biliyor musun evlenmeden fırtına, evlenince rüzgâr, çocuğum olunca liman oldum. Şimdi bana kızsan da, zamanla sende aynı olacaksın. Bu benim sana abi nasihatim olsun dedi. Gerçi ben hiçbir zaman bir fırtına olmamıştım. Annemden hayatım boyunca işittiğim sözler asla benim fırtına olmama izin vermedi. Ancak bir poyraz oldum onunda ömrü kısa oldu. Çünkü okul bittikten sonra hemen evlendim omuzuma çok ağır sorumluluk bini verdi.
Harmancık’ta iki buçuk ay kadar (Yaz tatili)çalıştım.
ekrem madenli
12/02/2016
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.