çıkışta görüşelim
“Çıkışta görüşelim”
Okula gidiyorum okulda huzur yok, dersler kimi zaman ideolojik konuşmalar, baskılar, kimi zamanda karşıt grupların bir birine saldırıları nedeniyle amacına ulaşamıyordu. Olaylar nedeniyle yapılamayan dersler telafi eğitimi biçiminde tamamlanmaya çalışıyordu. İktidarların değişmesiyle birlikte okul idarecileri de değişiyordu. Türkiye’nin birçok yerinden sürekli çatışma ve ölüm haberleri geliyordu. Böyle bir ortamda öğrenci olmak zor öğretmen olmakta dahada zor. Benim zorluklarım gerçekten çok, çok dahada çok zor. Derdimi paylaşacağım bana destek olacak bir ailem yanımda yok. Maddi sıkıntı var. Birde bu çatışmalar ölümler olunca imkânsız gibi bir şey. Belki abartılı gelebilir ama gerçekten ben mucize yaşıyorum. Demek ki yiyecek ekmeğim içecek suyum varmış. O günleri atlatıp öğretmen ola bildim. Vekil öğretmenlik benim için büyük bir şans olmuştu. Y.Ş Allah razı olsun: bana bu yolu açtı bende o yoldan yürüdüm. Anca bu çalışmalar çok kısa süreli oluyordu. Çalışırken elime üç beş kuruş geçmişti ama yeme, barınma ve diğer ihtiyaçlara göz önüne alındığında kısa sürede biti veriyordu. Öğretmenler izine çıksın yâda rapor alsınlar diye nerde ise dua edecektim. Paranın suyunu çekmişti. Yine gözümü karartıp Milli eğitimin yolunu tuttum. Mümkün olduğunca kimseye görünmeden dayımın kapısının önüne kadar vardım. Kapıyı çalıp içeri girmeye cesaretim yoktu. Kapıcı geleceğinden haberi varmaydı diye sordu. Yok dedim. O zaman ben haber vereyim dedi. Bende yok rahatsız etmeyeyim çıktığında görüşürüz dedim. Bekleme bölümünde yaklaşık iki saat kadar bekledim. Gelip geçenler görmesin diye odada bulunan gazete ile yüzümü kapatıyordum. Dayım bir ziyaretçisini uğurlamak için dışarı çıkınca göz göze geldik. Hafif bir tebessüm etti ve misafiri yolladıktan sonra içeri girerken çıkışta görüşelim dedi. Ben başımı sallayarak onayladım. Yaklaşık bir saat kadar daha bekledikten sonra mesai bitmiş herkes evinin yolunu tutmuştu. Dayım bana bakarak hoş geldin dedikten sonra, kara yollarında çalışmak istermişsin dedi. Ben hiç düşünmeden nerde olsa çalışırım yeteri iş olsun dedim. Cebinden küçük bir kâğıt çıkararak bana uzattı. Yarın gir kara yollarına uğra kâğıtta yazan adamı bul o sana yardımcı olur dedi.Ben teşekkür ettim evine doğru yol alırken bende Bursa’nın bilinmezlerine yarınki görüşmenin heyecanı yürüdüm.
Ekrem Madenli
Çıkışta Görüşelim
12 Şubat 2016 Cuma 01:31:40
Okula doğru yürürken içimdeki huzursuzluk büyüyordu. Okulda, dersler çoğu zaman ideolojik tartışmalar, baskılar ve karşıt grupların birbiriyle girdiği kavgalar yüzünden amacına ulaşamıyordu. Bir yandan da ülkede olan bitenleri düşünüyordum: Her gün farklı şehirlerden çatışma ve ölüm haberleri geliyordu. Böyle bir ortamda öğrenci olmak zaten zor, ama öğretmen olmanın daha da zor olduğunu biliyordum. Ve belki de asıl zorluk, yaşadığım hayatın zorluklarıydı; maddi sıkıntılar, belirsizlikler, ailemin desteğinden yoksun olmak… Bu koşullar altında geleceğe dair umutlarımı kaybetmemek neredeyse imkansız gibi görünüyordu.
Ama yine de mucizelere inanarak, hayatta kalmayı başardım. Yiyecek ekmeğim, içecek suyum varmış. Birçok insanın yaşadığı zorlukları göz önünde bulundurursam, belki de ben gerçekten bir mucize yaşıyordum. O dönemde, her şeyin geçici olduğunu ve bir şekilde üstesinden geleceğimi düşünmek bile bana güç veriyordu. Bir şekilde, o günleri geride bırakıp öğretmen olmayı başardım. Vekil öğretmenlik, hayatımda şanslı bir dönüm noktasıydı. Y.Ş’nin desteğiyle bu yolda yürümeye başladım.
Yeme, barınma ve diğer ihtiyaçlar; kazandıklarımla denk gelmiyordu. Bazen paranın bittiği noktada, ne yapacağımı bile bilmiyordum. İşte tam o anlarda, öğretmenlerin izin alacağı veya rapor alacağı zamanı dört gözle bekliyordum. O zamanlar, para gerçekten bir derdi çözmekten çok daha fazlasıydı.
Bir gün, çözümsüz kalan sorulara cevap arayarak, gözümü karartıp Milli Eğitim’in yolunu tuttum. Bir şekilde kimseye görünmeden, gizlice dayımın kapısına kadar geldim. Kapıyı çalmaya cesaretim yoktu. Kapıcı, “Gelecekten haberi var mı?” diye sordu. “Hayır,” dedim, “Benden haberi yok.” “O zaman ben haber vereyim,” dedi. “Hayır, rahatsız etmeyeyim. Çıktığında görüşürüz,” diye cevap verdim.
Bekleme odasında iki saat kadar kaldım. İnsanlar gelip geçiyordu ve ben kimseye görünmemek için yüzümü gazete ile kapatıyordum. O esnada dayım bir ziyaretçisini uğurlamak için dışarı çıkarken, göz göze geldik. Gözlerinde tanıdık bir tebessüm vardı. Misafirini uğurladıktan sonra, içeri girerken, “Çıkışta görüşelim,” dedi.
Hafifçe başımı sallayarak onay verdim. Bir süre daha bekledim ve nihayet mesai bitiminde herkes evine gitmişti. Dayım, “Hoş geldin,” dedi. “Kara Yolları’nda çalışmak ister misin?” diye sordu. Bir an bile düşünmeden, “Nerede olursa olsun çalışırım, yeter ki iş olsun,” dedim.
Dayım, cebinden bir kâğıt çıkararak bana uzattı. “Yarın Kara Yolları’na uğra, kâğıtta yazan adamı bul. O sana yardımcı olur,” dedi. O an içimde bir umut ışığı yanmaya başladı. Yavaşça teşekkür ettim ve evime doğru yol alırken, Bursa’nın bilinmeyen sokaklarında yarının heyecanı içinde yürüdüm.
O an, hayatın ne kadar kırılgan olduğunu, ama bir şekilde adımlarını atmaya devam ettiğini düşündüm. Kimi zaman, insanın hayatındaki dönüşüm bir anlık kararla başlar. O an, belki de bir yolculuğun başlangıcıydı.
Ekrem MADENLİ