- 326 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KANIKSAMA
Arnavut kaldırımlı taş sokakta ilerliyordu, elinde sıcak çikolatası kulağında müzk ağır aksak; derken yanından iki genç kız geçti biraz sonra onlara dikkatlice bakarak hayıflandı eski gençlik günlerini hatırlayarak jhonson:" ESKİDEN BİZDE BÖYLEYDİK" dedi. Hayatının çok büyük bir bölümünü nice dışındaki şehirlerde çocoklara fransızca’nın inceliklerini öğretmeye çalışarak geçirmişti. Ve nihayet ememeklilik günleri gelip çatmıştı. Fakülte’den mezun olduğunda hiç bu günleri göreceği aklına gelmemişti.
Bu arada kapı adeta soluk soluğa , kırılırcasına çalınmaya başladı. gelen Kayta idi, kalbindeki yara izlerini kapatamadan uykuya dalmıştı, ren nehri kenarında çektirdiği fotoğraflara bakarken. Sonra usulca kalkıp kapıyı açtı. Katya yorgun ve heyacanlı heyacanlı anlatmaya başladı başından geçenleri dün. Gerçekten bir yandan komik biryandan da “tanrım! nasıl yani?” dedirtecek cinslerdendi anlattıkları. Katya anlattıkça anlatıyordu tüm heyecanıyla sabah nasıl geç uyandığını, nasıl alelacele işe gittiğini, yolda topuğunun kırılmasıyla taksiye binmek zorunda kalışını vs. vs. vs. adeta o anlara ait anılarını tekrar yaşıyordu anlattıkça.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.