KAHVENİN KIRK YILLIK HATIRI

Günaydın sevgili dostlar. Şu anda seksen altı yaşında olan ihtiyar delikanlı amcamla sabah kahvemizi keyifle yudumlamaktayız. Amcam türk aile hayatında kahvenin yerini öyle bir güzel anlattı ki sizlerle paylaşmadan edemedim.
Eskiden bir kıza görücü gidildiğinde yapılan ilk iş misafirler kahve ikramı olurmuş. Gelin adayı kız gelen misafirlere bizzat kahveyi kendisi pişirirmiş. Ama ne pişirme. Kahvenin pişirilmesi hem kendi ailesine, hem de görücülere önemli mesajlar iletirmiş.
Kızın eğer oğlanda gönlü varsa yaptığı şey şuymuş. Fincanları sıcak suyla bir güzel ısıtırmış kahveyi dökmeden önce. Eğer yoksa gönlü soğuk fincanlara doldururmuş kahveyi. Misafir kahve fincanının çok sıcak olması halinde kızın gönlünün oğullarında olduğunu anlarmış. Bu olay karşısında daha da rahat davranırlarmış ve o andan itibaren kızı gelinleri olarak kabullenirlermiş. Aynı zamanda kızın sunduğu kahve kendi ailesine de mesajıymış. Mesajı olumlu algılayan kız ailesi gelenlere kısa bir süre sonra tekrar görüşmeyi vaad edermiş. Eğer fincanlar soğuksa misafirler umutsuzlanır,, kızın ailesi de çeşitli bahaneler üretirmiş.
Ayrıca kız misafirler kahvelerini bitirene kadar kahve tepsisi elinde ve ayakta bekliyorsa bu da olumlu mesaj olarak gidermiş hem görücülerine hem de kendi ailesine, Kahveyi dağıtıp ayrılıyorsa kız;bu da, "boşuna umutlanmayın isemiyorum" anlamına gelirmiş.

Bir de eve gelen misafirlere kahve ikram edilirmiş atalarımız zamanında. Eğer misafir kahveden önce su içerse bu aç olduğunun işaretiymiş. Şayet suyu kahveden sonra içerse" boşuna zahmet etmeyin, karnım tok" mesajını iletirmiş hane halkına.
İşte böyle değerli dostlar. Türk kültüründe; çoğumuzun bilmediği, yaşayamadığı bu ve benzeri davranış biçimleri oluşmuştur asırlar boyunca. İnsanların birbirlerini kırmaması, sevgi ve saygının eksilmemesi adına geliştirilen nice davranışlar ulusumuzun asaletinin nişaneleri olmuştur,

Davut Tunçbilek/ Elmadağ